Libya’da milli birlik hükümeti kurulması, ülkede yeni Milli Uzlaşı Hükümeti (MUH) tarafından teklif edilen 32 üyeli kabinenin pazartesi günü reddedilmesiyle darbe aldı.
Kabine, Libya’nın merkezi Tobruk’ta bulunan ve uluslararası toplum tarafından tanınan parlamentosu Temsilciler Meclisi (TM) tarafından reddedildi. Kabine MUH’a başkanlık eden 9 üyeli başkanlık konseyi tarafından geçen hafta belirlenmişti.
Yeni hükümetin, 2014 ortalarından beri Libya’yı kontrol için mücadele eden iki yönetimin yerini alması bekleniyor: Ülkenin kuzeydoğusunda Tobruk’ta uluslararası toplum tarafından tanınan hükümet ve Trablus’ta bulunan gayriresmi Milli Kurtuluş Hükümeti.
TM, kabinenin 17 üyeye düşürülmesini istedi ve doğudaki hükümete bağlı milis gruplarından oluşan Libya Milli Ordusu’nun (LMO) başkanı Halife Haftar’ın görevden alınması teklifini reddetti.
MUH’un oluşturulması, BM desteğinde bir senedir devam eden bir süreç sonunda rakip yönetimlerin temsilcileri ve diğer siyasi güçler arasında varılan uzlaşmayla gerçekleşti. Yeni hükümeti kuracak kişilerle ilgili bir liste oluşturması için başkanlık konseyine bir ay mühlet verilmişti. Konsey, süre dolduktan ancak iki gün sonra bu vazifeyi tamamlayabildi.
Her birinin kendi parlamentosu ve adına savaşan milisleri olan paralel hükümetlere son verilmesi, Libya’nın gelecekteki istikrar ve kalkınması için çok önemlidir.
İki yönetim arasındaki çatışmalar, petrolün koordineli bir şekilde pazarlanmasını önledi. Bunun da Muammer Kaddafi’nin 2011’de devrilmesinden önce günlük 1,6 milyon varil olan petrol üretiminin günlük 400 bin varile düşmesinde önemli rolü oldu.
17 Aralık’taki anlaşma, Birleşmiş Milletler, Amerika Birleşik Devletleri ve bazı büyük Avrupa ülkelerinden gelen yoğun uluslararası baskılarla imzalandı. Bunlar ısrarla milli birlik hükümeti kurulması için çağrı yapıyordu. Libya’ya dışarıdan gelen ilgi, tamamen fedakârane duygulardan kaynaklanmıyor. 2011’de Kaddafi karşıtı isyanı destekleyen ülkeler, ülkeyi bir nebze işler hale getirmek için biraz sorumluluk hissediyor olabilirler ama bunların asıl endişesi, IŞİD tarafından Avrupa’ya yöneltilen tehdittir.
IŞİD, Libya’da birleşik bir hükümet olmaması ve farklı milis grupları arasındaki çatışmalardan faydalanarak ülkenin Akdeniz sahillerinde önemli toprak parçalarını ele geçirdi. Grup, Kaddafi’nin eski memleketi olan petrol şehri Sirte’yle Libya’nın “petrol hilali” boyunca diğer şehirlerde üs kurdu. IŞİD, son zamanlarda ülkenin petrol altyapısına çok sayıda başarılı saldırı gerçekleştirdi.
Libya ne kadar birleşik bir yönetimden uzak olsa ve milis grupları IŞİD’e karşı birleşmek yerine birbirleriyle çatışmaya ne kadar devam ederse IŞİD de o kadar başarılı olacaktır. Avrupa eşiklerinde IŞİD tarafından kontrol edilen topraklar, Akdeniz’de kurulan insan kaçakçılığı rotalarını kullanarak Avrupa ülkelerine saldırı gerçekleştirmek için örgüte ideal bir üs sağlıyor.
Öyle görünüyor ki, ABD ve bazı Avrupa ülkeleri, Irak ve Suriye’de olduğu gibi IŞİD’e karşı Libya’ya müdahale edecek.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika programından Mattia Toaldo, "IŞİD’in son saldırıları göz önüne alındığında Libya’ya dışarıdan bir müdahale her zamankinden daha muhtemel hale geliyor” dedi. “İtalya, Fransa, İngiltere ve ABD müdahale için iştahlı görünüyor.”
Avrupa Konseyi’nden bu ay yapılan açıklamaya göre, Avrupa Birliği “şiddet içeren aşırılıkla mücadelesinde Libya’ya destek vermeye hazırdır.” Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen de geçen hafta verdiği mülakatta, Almanya’nın bu konuda “üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmekten kaçmayacağını” ifade etti.
Fransız uçaklarının Libya üzerinde keşif uçuşları yaptığına dair çok sayıda haber yayımlandı. Cezayir’de devlete ait El Haber gazetesine göre de ABD, Fransa ve İngiltere, Libya’da IŞİD hedeflerine hava saldırıları yapmaya hazırlandıklarına dair Cezayir hükümetine bilgi verdi. Batılı yetkililer resmi açıklamalarında henüz bu hususta bir taahhütte bulunmadılar.
Bu arada, eski ABD Suriye büyükelçisi Robert Ford, ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Komitesi oturumu sırasında, “Libya’da yeni bir hükümet kurulmasına ve onun ülke topraklarını kontrol etmesine yardım etmek önemlidir. Bunu yapmaya hazırlanmamız gerekiyor” dedi.
Energy Aspects kurumunda jeopolitik analist Richard Mallinson, Al Jazeera’ya, “Libya ordusunu kurmak uzun vadede faydalı olabilir ama bu, kısa vadede sonuç vermeyecektir. Bu yüzden biz, hedefli hava saldırıları ya da Mısır’ın hava saldırıları gerçekleştirmesinin önünün açılmasına doğru kayma görebiliriz” dedi.
Yine de dış güçler son aylarda, Libya konusunda ancak birleşik bir Libya hükümetinin daveti olursa harekete geçeceklerini bildirdiler. Bu sebeple, birleşmiş bir yönetim tesis etmek büyük aciliyet arz eden bir mesele haline geldi.
Usulen, böyle bir müdahalenin olabilmesi için halen atılması gereken birkaç adım var.
İlk olarak, Tobruk’taki Temsilciler Meclisi’nin Milli Uzlaşı Hükümeti’ni onaylamaya ikna edilmesi gerekiyor. Sonra da MUH’un, ülke başkenti Trablus’a yerleşmesi icap ediyor. Son adım da MUH’tan dış müdahale için talep gelmesi olacak.
Ama Batı için problem, bu adımların hepsinin de şüpheli olmasıdır. TM, 10 gün içinde üzerinde değişiklik yapılmış bir öneriyi değerlendireceğini bildirdi. Ama TM’nin kararından vazgeçip geçmeyeceği belli değildir. Onun, halen 17 Aralık barış anlaşması ya da başkanlık konseyine destek ifade etmesi gerekiyor.
Bu arada Tobruk hükümetinin görevi bırakacağına dair de herhangi bir emare bulunmuyor. Geçen hafta doğudaki hükümetin önemli isimlerinin bulunduğu Tobruk yakınlarındaki Bayda’da belediye meclisi yetkilileri, temel hizmetleri yerine getirmekte başarısız olduğu gerekçesiyle patlak veren halk protestoları sebebiyle yönetime kasabayı terk etme emri verdiler.
Halen Tunus’ta bir otelde faaliyet gösteren MUH, Trablus’ta da daha büyük bir meydan okumayla karşı karşıya. Milli Kurtuluş Hükümeti’ne bağlı parlamento Genel Milli Kongre (GMK), tüm yasama yetkisini TM’ye devretmek zorunda kalacağı anlamına gelen anlaşmadan çok endişelidir. Hatta bazı üyeler, anlaşmanın çöpe atılmasını önerdiler.
MUH için daha rahatsız edici olan şey ise, GMK lideri Halife El Ghwell’in, GMK’ye bağlı milis koalisyonu Libya Şafağı tarafından kontrol edilen topraklarda dolaşmak üzere başkanlık konseyi tarafından atanan 18 kişilik geçici güvenlik ekibinin tutuklanmasını isteyen açıklaması oldu.
Libya vatandaşı ve Refik Hariri Orta Doğu Merkezi çalışanı Muhammed Eljarh, Al Jazeera’ya yaptığı açıklamada, “Birlik hükümetinin Tunus’ta faaliyet göstermesi bir meşruiyet meselesidir. Çoğu kişi bunu sürgündeki hükümet olarak adlandırıyor” dedi.
MUH anlaşmazlıkların üstesinden gelip TM tarafından tanınmayı bir şekilde başarsa ve başkente taşınması için Trablus’tan olur alsa bile, Batı müdahalesi için davette bulunabilmesi hiç de kesin değildir.
Libya’nın BM büyükelçisi İbrahim Debbaşi, geçen ay “Şu an için kimse dış müdahale talep etmeyi düşünmüyor" demişti. “Biz IŞİD’le kendimiz savaşmak istiyoruz.”
MUH başbakan yardımcısı Ahmed Matık da İngiltere’nin Libya askerlerini eğitmek üzere ülkeye bin asker gönderme planlarına cevap olarak, “Şu an için böyle bir şeyi kabul edebileceğimizi sanmıyorum. Libyalılar kendi topraklarını kendileri korumak isterler” dedi.
MUH, belli açılardan, ne yaparsa yapsın kazançlı çıkamayacağı bir durumdadır. Toaldo, “MUH’un müdahaleye ‘evet’ diyeceğinden emin değilim. Öyle yapsa bile bunun için Libya halkının desteğine sahip değildir ve bu onu zor duruma düşürür” diye konuştu.
MUH, müdahale etmesi için Batı’yı davet etmezse, onlar Libya hükümetinden izin almadan müdahale edebilirler. BM, IŞİD’in Paris’teki saldırısını takiben kasım ayında, oy birliğiyle hükümetleri IŞİD’e karşı savaşta “gerekli tüm önlemleri almaya” çağıran bir karar aldı.
IŞİD’in geçen sene Tunus ve Sousse’de Batılıları hedef alan saldırılarının Libya’nın Sabratha bölgesindeki kampta eğitim gören savaşçılar tarafından gerçekleştirildiği göz önüne alındığında -ve IŞİD’in Libya’daki saldırılarında son zamanlarda artış görülmesi ışığında- belli bazı ülkeler, Libya’nın desteği olmadan müdahale etmeleri için yeterli gerekçelerinin olduğuna karar verebilir.
Toaldo, “IŞİD’in bu tür saldırıları devam ettikçe Batı da müdahale için hükümetten davet gelmesini beklemeye daha az meyilli olacaktır” dedi ve bunun, MUH’un meşruiyetini daha da zayıflatacağını ifade etti. “Libya hükümetinin resmi onayı olmadan yapılacak sınırlı bir müdahale bile Libyalıların MUH’a olan ilgisini sarsacaktır.”
Kaynak Al Jazeera
Dünya Bülteni için çeviren:: Arif Kaya