"Batı çöküyor" edebiyatı yeni değil. İşin tuhafı batı çöküyor edebiyatı yapanların mühim bir kısmı Batının çöken yanını görmekten aciz. Batı çöküyor sözü bir medeniyet terapisine dönüştü ezilenler için.

Batı nerdeyse yüz yıldır büyük adamlar, kurucu babalar yetiştiremiyor; insanlığa yeni şeyler söylemekte zorlanıyor. Batı medeniyetinin soluğu hayli tıkız ve yavan... Düşüncede, sanatta yeni bir şeyler söylemekten çok eskiyi tekrarlamakla meşgul.

Spengler, gücünün zirvede olduğu dönemde Batının çöküşünden bahsetmişti. Batının çöktüğünden bahsedenler yine Batıdan alıyor haberlerini. Yani çökmekte olduğu tezini ortaya atan batılılar; ahlaki, felsefi, entelektüel ve değer anlamında Batı eleştirisi yapanlar yine Batılı paradigma içinde çıkış arıyor. Tıpkı postmodernliğin, postmodern eleştirinin modernlik içinde bir parantez olması gibi. Postmodern eleştiriden yola çıkarak Batı eleştirisi yapmak ancak Batının kendini yeniden üretme çabasına katkı verir. Batıya farklı bir paradigmatik açıdan, farklı bir medeniyetin değerleriyle yaklaşabilirseniz bu eleştirinin, çöküp çökmediği tezinin bir anlamı olabilir.

Bugünlerde Batının çöküşü korosuna yeni sesler katıldı. Üstelik Türkiye'nin yükselişi ile Batının çöküşü arasında kulağa hayli hoş gelen bir şarkı eşliğinde. Batı çökmek üzere ise Türkiye yükseliyor demektir gibi dolaylı da olsa bir mantıksal zorunluluk ilişkisinin kurulması yeni bir durum.

Daha genel anlamda Çin'in Batı karşısında ele geçirdiği ekonomik mevziiye bakarak bu durumu Batının alternatifi oluşuyor şeklinde yorumlamak naiflik içeren bir "yükseliş ve düşüş" öyküsü... Ekonomik veriler, gelişmişlik, üretim gibi göstergelere bakıldığında Çin'in önlenemez bir yükseliş çizgisini yakaladığına ikna olabiliriz. Amerika hala en büyük ekonomik güç olmasına rağmen, büyüme hızının bu şekilde devam etmesi durumunda Çin'in kısa bir süre sonra dünyanın en büyük ekonomisi, dolayısıyla en büyük gücü olacağını Amerikan merkezli kuruluşlardan öğreniyoruz.

Soğuk savaş biter bitmez "tarihin sonu"nu ilan eden ve Amerika'nın rakipsiz tek güç olduğu tek kutuplu dünyada "yenidünya düzeni"nden bahseden Amerikalı entelijansiya ve stratejisyenler gelecek on beş-yirmi yıl içinde ABD'nin tek başına küresel aktör olduğu dönemin sona ereceğini yazıyordu. Buna göre Amerika çok kutuplu dünyada bölgesel güçlerle gücünü paylaşmaya hazır olmalıydı. Ama aynı zamanda kapitalizm nihai zaferini kazanmış ve tarihin sonu gelmişti!

 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ