1) Lider: AKP başarısız olsaydı fatura hiç tartışmasız Erdoğan’a kesilecekti, dolayısıyla aslan payı da onun olmalıdır. Peki Erdoğan’ın ayırt edici özellikleri neler? Bir kere çekirdekten, lise çağlarından beri politikanın içinde, kendi deyimiyle bir “maraton koşucusu”. Geldiği noktaya adım adım, bedeller ödeyerek geldi. Bu süreçte liderlik yeteneklerini öyle geliştirdi ki diğer siyasi hareketler onun karizmasına erişebilecek liderler bulmakta zorlanıyorlar. Erdoğan’ın önde gelen bir diğer vasfı da risk almayı bilmesidir. Örneğin aday listelerini belirlerken 150’yi aşkın milletvekilini çizerek AKP’nin genleriyle oynadı, ama kazandı.
2) İkinci adam: AKP’nin kampanyası tartışmasız Erdoğan üzerine inşa edilmişti ama joker Abdullah Gül’dü. Onun cumhurbaşkanı seçilmesinin engellenmesini AKP’liler olağanüstü iyi kullandılar. Ayrıca Gül pek alışmadığımız bir şey yaptı ve kritik mitinglere katıldı; ayrıca Erdoğan’ın gidemediği bazı il ve ilçelerde tek başına halka seslendi.
3) Kurmaylar: Rakipleri Erdoğan’ın yumuşak karnının danışmanları olduğunu düşünüp hep oradan saldırmaya çalışıyor. Ama etrafında güçlü ekipler oluşturan ve onlardan son derece verimli faydalanabilen bir lider olan Erdoğan, dışardan gelen eleştirilere pek kulak asmaz. Ancak bu onun hataları hoşgördüğü anlamına da gelmez. Bazı danışmanların bir görünüp bir kaybolması boşuna değildir. Öte yandan AKP Erdoğan’dan ibaret değildir. Her ne kadar son dönemde etkileri azalmış olsa da Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener gibi isimlerin her birinin özgül bir ağırlığı vardır. Ayrıca parti içinde belediye bürokrasisinden gelenler; Milli Görüş kökenliler; eski ANAP’lılar; siyasete AKP’de başlayanlar gibi öbekler de mevcut ve bunların içinden tepelere tırmananlar da var.
4) Adaylar: AKP’nin 340 kişilik yeni Meclis grubunun en az yarısının İslamcılıkla hiçbir ilişkilerinin olmadığını söyleyebiliriz. Bunların bir kısmı FP döneminde, bazıları AKP kuruluşunda, geri kalanlarsa 2002 ve 2007 seçimleri öncesinde harekete katıldılar. Erdoğan’ın yakın çevresinden birine “Tıpkı ikinci bir ANAP” dediğimde hemen itiraz etti: “ANAP’ta bu kadar solcu var mıydı?” Galiba haklı. Seçmenin, Erdoğan’ın yaptığı listeleri bir “vitrin düzenlemesi” olarak değil de “merkeze sahiden taşınma” nın kanıtı olarak gördüğünü de seçim sonuçlarından çıkarabiliriz.
5) Söylem: AKP seçim kampanyasında bu yeni düzenlemeye paralel bir şekilde “merkezin dili” ni kullanmaya özen gösterdi. “Durmak yok, yola devam” ve “Yeter karar milletindir” gibi ideolojik olmayan ama siyasi yönleri güçlü sloganlar AKP’nin merkeze taşınmasında katkıda bulundu.
6) Profesyonellik: Bu seçimde en profesyonel kampanyayı hiç tartışmasız AKP yürüttü. İktidar partisi eğer Ali Taran macerasından son anda vazgeçip, yıllardır tanıtım işlerini yürüten Erol Olçak’la devam etmeseydi acaba ne olurdu? Kuşkusuz çok daha fazla para harcar ve çok daha az oy alırdı.
YARIN: AKP’nin zaferinin ardındaki dış nedenler...
Kaynak: Vatan