Bagledeş’teki seçimler, adeta Orwell’ci bir drama halini aldı. Hükümetin şiddet dolu bir destan yazdığı, Seçim Kurulu’nun 300 bölgeden yalnızca 147’sini seçim bölgesi olarak düzenlediği, 5 Şubat’taki genel seçimler de bu dramanın bir parçasıydı. 153 seçim bölgesinde, herhangi bir muhalif aday olmadığı gerekçesiyle, oylama yapılmasına gerek duyulmadı. Muhalifler, Bangladeş Ulusal Partisi (BNP) ve onun müttefiki Cemaat-i İslami, hükümetteki partizan Awami Legue Partisi yönetiminde gerçekleşecek seçimlerin ne adil ne de özgür bir ortamda yapılabileceğini gerekçe göstererek seçimleri boykot etti. Seçimler, öncelikle muhalif aktivistlerin ve medyadaki “çatlak seslerin” susturulmasını amaçlayan keyfi ve yanlı yasalar ve çok büyük insan hakları ihlalleri altında gerçekleşti.           

Ulusal seçimlerin ardından, iki aydan kısa bir süre sonra, BNP önderliğindeki ittifak alt-bölgelerdeki [bucak] seçimlerde yarışa girdi ve BNP-Cemaat-i İslami desteğini arkasına alan başkan adayları bu seçimlerde önemli bir başarı gösterdiler. Alt-bölge seçimlerinden çıkan sonuçlar, birçok diğer şeyle birlikte, ülkede İslamcı partiye olan ilgi ve desteğin yeniden yükselişe geçtiğini gösterdi. Seçim sonuçları, aynı zamanda Cemaat-i İslami Partisi’nin, Bangladeş vatandaşları tarafından nefret edilen ve kimsenin desteklemeyeceği bir parti olduğuna dair mevcut, abartılı algıyı da sarstı. Şu ana kadar, 295 alt-bölgenin 5’te 3’ünde seçimler gerçekleştirildi. BNP tarafından alt-bölge başkanlığı için desteklenen 224 adaydan 123’ü seçimi kazandı. Awami League tarafında, belirlenen 295 seçim bölgesinde gösterilen 117 aday seçildi. Bangladeş Cemaat-i İslami Partisi’nin gösterdiği 78 adaydan ise 29’u seçimi kazandı. İhtilaflı ulusal seçimlerde hükümet partisinin en büyük müttefiki konumundaki Jatiya Partisi ise, alt-bölgelerin yalnızca birinde seçimi kazanabildi. Başkan yardımcılığı seçimlerinde de senaryo çok farklı değildi. Seçim yarışına giren partiler arasında, toplamda 582 başkan yardımcısının 221’i BNP’den, 118’i Awami League’den, 103’ü Cemaat-i İslami Partisi’nden seçildi.  

Seçim sonuçları gösteriyor ki, Cemaat-i İslami’nin güçlenmesi Awami League yönetiminin “bir lütfu” değil, insanların özgür iradesinin sonucudur. 20 Şubat’ta başkentte gerçekleştirilen bir medya programında, ülkenin öne çıkan solcu siyasetçilerinden ve haberleşme bakanı Hasanul Haque Inu, Cemaat-i İslami’nin bu denli yüksek bir oy oranına ulaşmasının kendisi için bir hayal kırıklığı ve korkutucu bir durum olduğunu ifade etti. Öte yandan, 17 Mart’taki bir programda mevcut başbakanın oğlu Sajeeb Wazed Joy, kanunen seçimlere girmesinin yasaklanmış olduğunu düşündüğü bir partinin bu kadar yüksek oy almasının kendileri için utanç kaynağı olduğunu ve şaşkınlık yarattığını söyledi. Açıkça görünüyor ki, anlamsız politika ve eylemlerine destek bulamayan Awami League, mevcut yönetime ciddi şekilde karşı olan halkın eğilimini anlama konusunda başarısız oldu.

Mevcut yönetimden gelen tüm faşist yorumlara rağmen, öne çıkan insan hakları ve yasal müdafaa mecraları, bu yorumları seçim sürecindeki hükümettin bir bölümünde yaşanan kaos ortamına bağlayarak görmezden geldi. SUJON (Halk için İyi Yönetim) genel sekreteri Dr. Badiul Alam Majumdar, seçimlerle ilgili görüşlerini PROBE haftalık dergisine ifade ederken, “İlk aşamanın dışında, alt-bölge seçimlerinde çok fazla ihlal ve kaos yaşandı. Güvenilebilir bir seçim ortamı yoktu. Seçim Kurulu bu anlamda başarısız oldu. Eğer seçimler özgür ve adil bir ortamda yapılsaydı, sonuçlar farklı olurdu.” dedi.

Seçim sonuçları dikkatlice analiz edildiği takdirde, BNP-Cemaat adaylarının başarısının, devlet mekanizması tarafından seçimlerde gerçekleştirilen ihlallerle ve yaratılan kaos ortamıyla da dolaylı ilişkisi olduğu görülecektir. Awami League, “şaşırtıcı bir şekilde”, seçimlerle ilgili açık ihlaller ve oy hileleri yapıldığına dair açık deliller bulunan tüm bölgelerde neredeyse tüm koltukları kazandı. Makul bir ortamda gerçekleşen seçimlerin ilk aşamasında ise BNP-Cemaat ittifakı 58 koltuk kazanarak, 34 koltuk kazanan Awami League karşısında ezici bir üstünlük kurdu. Bu açık üstünlük, üçüncü bölge seçimlerinde tersine döndü ve Awami League 37 koltuk elde ederken, BNP-Cemaat ittifakı 34 koltukta kaldı. Alt-bölge seçimlerinin dahil olduğu üçüncü bölge seçimlerinin önemli usulsüzlüklere, ihlallere, sahte oylara ve seçim merkezlerinin zorla işgallerine konu olduğunu da belirtmek gerekir. Seçim ihlallerinin neden olduğu kaos ortamında, biri polis tarafından vurulmak suretiyle, üç kişi hayatını kaybetti. Dahası, 29 sivil toplum örgütünden oluşan Seçim Çalışma Grubu, üçüncü bölgede yapılan alt-bölge seçimlerin “adil ve özgür” olmadığını bildirdi. Grubun incelemeleri, 54 alt-bölgede 258 açık ihlal olduğunu ve en az 77 seçim denetmeninin 22 alt-bölgede seçim merkezlerinden uzaklaştırıldığını ortaya koydu. Grup, gözlemcilerinden 90’ının oy sayım sürecini izlemelerinin engellendiğini bildirdi. Yukarıdaki verilere dayanarak, dördüncü ve beşinci bölge seçimlerinde yaşanan kaygı önceden tahmin edilebilir.

Analizcilerin birçoğu, seçimlerden önce Cemaat-i İslami’nin tabanda organize olama becerisinin kısıtlı olduğunu, partinin tabandan destek görmediğini iddia ederek, partinin ibret niteliğindeki başarısını hafife aldılar. Cemaat-i İslami, seçimleri kazandığı bölgelerde Awami League Partisi karşısında aldığı büyük oy oranıyla ve kaybettiği bölgelerdeki küçük oy farklarıyla da başarısını ortaya koydu. Cemaat-i İslami’nin alt-bölge seçimlerinde desteklediği 10 kadın başkan yardımcısı adayın da seçilmesi, partinin kadın düşmanı ve kadınların oy kullanmasına karşı olduğu mitini de ortadan kaldırdı. Adamdighi alt-bölgesinde başkan yardımcısı seçilen kadın aday Warhana Ahmed Mala, ikinci kez seçiliyor oluşunu değerlendirirken, “İnsanlar Cemaat’in kadın düşmanı ve gerici olduğunu düşünüyorlar. Bu, doğru değil. Benim seçildiğim alt-bölgede seçmenlerin %37’si azınlık konumundaki Hindu cemaatine mensuplar. Ben, bu bölgede de büyük bir oy oranıyla seçildim. Tüm oy verenlere minnettarım.” dedi. İslamcı kimliğiyle ülkenin öne çıkan isimlerinden Allama Delwar Hossain Sayedee’nin oğluMasud Bin Sayedee’nin de –mevcut yönetim tarafından savaş suçlusu olmakla yargılanmıştı- Zianagar’da büyük bir oy oranıyla başkan seçildiğini belirtmek gerekir.

Tüm bu gelişmeler, tabandaki ve medyadaki Awami League destekçilerinin Cemaat-i İslami’nin siyasal bir parti olarak tamamen yasaklanmasını talep ettiği süreçte yaşandı. Aynı süreçte, 1 Agustos 2013’te Bangladeş Yüksek Mahkeme’si, Cemaat-i İslami’nin Allah’ın mutlak egemenliğini kabul ederek, Bangladeş halkının mutlak egemenliği ve gücünü savunan 1972 laik Bangladeş anayasasını ihlal ettiği gerekçe göstererek partinin siyasal tescilini iptal etme yönünde tartışmalı bir karar aldı. 14 Mart 2014’te mevcut bakanlardan Mozammel Huq’ın, hükümet Haziran ayına kadar Cemmat-i İstami’nin kapatılması için gerekli adımları atacaktır, ifadesinin hemen ardından partinin kapatılma konusu yeniden gündeme geldi.

Bununla birlikte, alt-bölge seçimlerinde Cemaat’in gösterdiği başarı, yönetimin bu tutumunu gözden geçirilmesi gerektiğini ve ülkede şu anda kendisine karşı muhalefetin önemli bir nedeni olan sağ kanadı tarihi yanlışlarla algılayan konumunu sorgulaması gerektiğini ortaya koydu. Şu anda sorulması gereken en elzem soru ise, bu denli büyük halk desteğine sahip ve seçimlerde bu denli yüksek oy almış bir partinin hala kapatılması istenirken, nasıl demokrasi iddiasında bulunulabileceğidir. Bu tam anlamıyla bir iki yüzlülüktür. Bangladeş’te ortaya çıkan mevcut durum, diğer ülkelerin “demokrasi yanlısı” tutumlarını görmek için de bir turnusol görevi görecek. Ülkedeki insanların çoğunluğu, popülerliğini yitirmiş laik zihniyetli Awami League’e karşı İslami partiyi desteklediği için, Bangladeş’te de Arap Baharı’nın ardından Mısır’da ortaya durum mu yaşanacak?    

Awami League Partisi’nin, kendisine olan desteğin ne denli hızlı azaldığını ve bu süreçte Cemaat-i İslami’nin başı çektiği muhalefet partilerinin ülkenin geleceğinde ne denli önemli rol oynayacaklarını fark etmek zorunda kalacağı günler çok uzakta değil- ki Cemaat-i İslami’ye yönelik artan destek, yönetimdeki Awami League Partisi’ni hâlihazırda paniğe düşürmüş durumda.    

Kaynak: Word Bulletin

Dünya Bülteni için çeviren: Sedcan Altundal