Uluslararası Af Örgütü gibi örgütler için büyük bir hayal kırıklığı olarak Bahreyn'de F1 yarışı yapıldı ve Bernie Ecclestone (Formula 1 başkanı ve CEO'su EA) için 26 milyon dolar tahsis edildi. Grand Prix turizminden gelen muazzam paralar ve Bahreyn hükümeti için reklam olması da cabası. Bazı haber kuruluşları Grand Prix'nin geçen senekinden daha olaysız geçtiğini bildirse de hükümetin şüpheli demokrasi yanlısı destekçileri gözaltına aldığı ve ITV haber ekibini kovduğuna dair iddialar ortaya atıldı. Aslında geçen hafta ben Manama'dayken de polis tarafından birkaç ayrı vesileyle durdurulup hangi gazete için çalıştığım sorulduğunda, gergin haletiruhiye halen zahirdi. Gururum okşansa da sadece bir turist olduğuma dair onları ikna etmek üzere çok uğraştım. Bu Bahreyn hükümetinin standart bir davranışıdır ama muhalefet için medyanın daha fazla dikkatini çekmek üzere halen bir fırsattır.
Bundan dolayı, Grand Prix iptal edilse ya da bazı karışıklık haberleriyle devam etse daha iyi olurdu. Elbette iptal, tüm hafta yarışın devamını görmek için bekleyen F1 hayranlarının dikkatini çekerdi; bunların ne kadarının aktif insan hakları savunucusu olduğu belli değildir ama beklentinin seviyesi göz önüne alındığında muhtemelen pek yüksek değil. Bununla beraber, F1'in devam etmiş olması gerçeği, sıkıntılarını dünyaya duyurmaları için demokrasi yanlısı destekçilere ilginç bir fırsat verdi. Gazetelerin çoğunun geçen hafta yarıştan 'tartışmalı Grand Prix' olarak bahsetmesi, devrimciler için kasıtsızca yapılmış propagandadır. İlginçtir, F1'in iptal edilmesi için yapılan çağrılara ters tepki veren Sayın Ecclestone, gerçekte protestoda bulunması için muhalefete "platform" verdiği gerekçesiyle hükümeti eleştirdi. Ayrıca o, muhabirlere elemeler sonrasında muhalefet lideriyle görüşeceğini söyledi ama ne maksatla görüşeceğini açıklamadı.
Peki devrimciler daha fazla dikkat çekmek ya da yabancı destek elde etmek için bu yarışı nasıl kullanabildiler? Yarışın yapılmasını ya da lojistiğini engelleyecek büyük çaplı bir protesto, net bir şekilde manşetleri kaplar ve Bahreyn güvenlik kuvvetlerini rahatsız ederdi. F1 yarışlarının başlamasından önce böyle bir durum, geniş çaplı güvenlik gücü, uzun süredir devam eden baskılar ve önleyici gözaltına almalar göz önüne alındığında pek muhtemel görünmüyordu ama görülüyor ki protestocular da bunu idrak ettiler ve göstericiler yarıştan bir gece önce ve yarış sabahı yürüdüler. Manama'da lastik yakmalar da biraz dikkat çekti ama taktikler çok mutedildi ya da durumlarının haberlerde yer almasını sağlayacak türde dikkat çekmek için zamanlama kötü seçilmişti.
Açık bir şekilde Bahreyn hükümeti ve F1 organizatörlerinin de demokrasi yanlısı kampanyaya son derece zararlı kendi basın stratejileri vardı. Bu, F1 efsanesi Jackie Stewart'ın ağırlığını Bahreyn hükümetinden yana koymasını da içerdi. Onun, hükümet karşıtı çatışmaların "Glasgow Rangers ve Glasgow Celtics'ten [çatışmalar] farksız" olduğu ifadesi, durumun değerlendirilmesinde şahsi kanaatime göre aşırı derecede safçaydı (ya da kasıtlı olarak yıkıcıydı). Jackie'nin F1 yarışlarına mekan olarak Bahreyn'in tanıtımında rolünün olduğunu görmesine rağmen Bahreyn rejimini desteklediği hiç de şaşırtıcı değildir.
Bahreyn'deki protestolarda şiddet ve mülklerin tahribi meselesi de üzerinde durulması gereken ilginç bir husustur. Lastik yaktıkları ve polisle çatıştıkları için demokrasi yanlısı protestocuları "terörist" olarak yaftalamak, bir muhalefet destekçisi olarak bana hayli sansasyonel göründü. Ama gariptir bu, (en azından İngiliz) F1 seyircilerini muhalefetin çabalarına karşı çevirmede işe yaramış görünüyor. İş arkadaşlarımla çok hararetli ve yorucu bir sohbet, polisin lüzumsuz ve aşırı şiddet kullandığını anlamakla birlikte onların "bencil" ve "sorumsuz" muhalefetin sevilen bir uluslararası yarışı berbat etmek istemesinden dolayı kızgın olduklarını gösterdi. Bahreyn hükümetinin muhalefetin savlarını F1 seyircilerinden uzaklaştırma teşebbüsünün, bu özel durumda başarılı olduğu görüldü.
Muhalefetin, hikayelerini global ya da Batılı alanlara ulaştırmak için yaptığı kampanyanın genel etkinliği, en azından uzun dönem için, oldukça başarısız olmuş görünüyor. Turnuva taşındığı ve Suriye'deki durum da son haftalarda hızla geliştiği için, artık haber kuruluşları Bahreyn'deki meselelerle ilgili olarak geniş çaplı haberler yayımlamıyor. Öyle görülüyor ki, bu durumu gerçekten etkili bir şekilde küreselleştirmenin tek yolu, ya müstakbel F1 yarışını iptal veya başka ülkeye kaydıracak derecede ağır bir şekilde engellemek (2011'deki gibi) ya da muhalefet hareketini çok daha şiddetli direniş vasıtalarına döndürmektir. İkincisi medyada yoğun ilgi görebilir ama bu, insan hayatına mal olmaya değer mi?
Kaynak: TheRiskyShift.com
Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas