Direnişin ABD'ye boyun eğdiğini savunanlar yanılıyor. 'Petrol yasası'nı henüz onaylamayan ve mezhebe göre de bölünmeyen Irak yenilmedi.

Siyonist düşman başta ABD olmak üzere Batı desteğiyle 1967'de Arap ülkelerine saldırdığında ve Arap ordularını işgal altındaki Arap topraklarından püskürttüğünde, bazı düşmanlar ve onları destekleyen teslimiyetçi Araplar, Arapların yenildiğini, Mısır lideri Nasır'ın İsrail'le mücadelede başarısız olduğunu ve ulusalcı projesinin bittiğini ifade etmişti. Fakat ümmetin şerefli üyeleri ve kahraman Mısır halkı yenilgiyi reddetti, teslimiyete karşı çıktı. Okyanustan Körfez'e kadar Arap halkları ümmetin yenilmediğini ve bu savaşın etkilerinin çabucak ortadan kalkacağını ifade etmek için sokağa döküldü; Arap milletinin lideri Nasır'dan düşmana karşı savaşı komuta etmeyi sürdürmesini istedi. Çünkü bu halklar savaşın bir çatışmalar dizisi olduğunu ve tek bir çatışmayı kaybetmenin yenilgi anlamı taşımadığını biliyordu.

ABD yenilgiyi itiraf etti bile...

Nasır halkın çağrısına kulak verdi ve düşmanla yeni bir savaşa başladı. Mısır ordusunun, meşhur Hartum zirvesi kararları ve halkın iradesiyle yeniden inşası için bir plan yapıldı. Hartum zirvesi düşmanla barış veya müzakere yapılmayacağını teyit etti. Nasır halk desteği ve kahraman ordusuyla 1973'te askeri zafer elde etti; ancak Enver Sedat ve etrafındakiler meşum Camp David anlaşmasını imzalayarak bu zaferi siyasi bir yenilgiye çevirdi. İşte gerçek düşüş bu.Bugün Irak işgalinin dördüncü yıl dönümünde, Bağdat'ın düştüğünü ve ABD'nin zafer kazandığını ifade eden sesler duyuyoruz. Bu sözler, 1967 savaşı sonrası 'Yenildik ve teslim olmalıyız' diyenleri hatırlatıyor. Oysa kardeş Irak'ın işgalinin başından bu yana gördüğümüz gerçek, kahraman direnişin yenilgiyi reddetmesidir. Ayrıca direniş teslimiyet bayraklarını çekmeye karşı çıktı, toprağı ve ırzı savunmak, özgürlük, bağımsızlık ve saygınlık yolunda kanını sunmak için silah kaldırdı.

Bağdat henüz düşmedi. Aksine, yenilgiyi ve teslimiyeti reddediyor. Bu gerçeği başkalarından önce ABD kabul ediyor. Savaş suçlusu Bush, savaşın halk desteğini kaybettiğini ifade ediyor. ABD güçlerinin komutanı da bunu itiraf ediyor ve işgalin üzerinden geçen dört yılın hayal kırıcı olduğunu söylüyor. Bu açıklamalar Irak'ın düşmediğini ve direndiğini teyit ediyor. Asıl düşen, Beyaz Saray'dır.

Fakat, Bağdat'ın düştüğü, Irak'ın yenildiği ve Irak halkının teslim olduğu iddiası, işgalin uşakları 'petrol yasası'nı imzaladığında gerçekleşecek. Bu yasa Irak petrolünün yüzde 80'ini Amerikan şirketlerine ipoteklerken, Irak halkına düşen pay sadece yüzde 20 oranında. İşgalin uşakları Irak'ı bölüp mezhepçi ve etnik oluşumlara dönüştürmekte başarılı olduğunda Bağdat düşecek. İşgal ve onun hain uşakları, Irak'ın Arap kimliğini sildiklerinde Bağdat düşecek.
Irak, Arap ulusal güvenliğini tehdit eden ve Bush yönetiminin büyük veya yeni Ortadoğu planının hayata geçirilmesine destek veren bir Amerikan üssüne dönüştüğünde düşecek.

Bu Arap ülkesinin devletçiklere, etnik ve mezhepsel oluşumlara bölünmesi sonrası, Siyonizm bu planın baş aktörü olacak.

İşgalin ve uşaklarının bu hedefleri henüz gerçekleşmedi ve dolayısıyla Bağdat daha düşmedi.