29 Mayıs 2011 tarihine kadar hiçkimse Abhazya içerisinde iktidar "savaşının" artacağına dair tahminlerde bulunmuyordu. Meclis seçimlerinin 2012 yılında yapılacağı ilan edilmişti. Abhazya'da yasama organı önemli bir yer işgal ediyor. Ancak buna rağmen devlet başkanına bağlı olduğunun da unutulmaması gerekir. Devlet başkanlığı seçimlerinin ise 2014 yılının sonlarına doğru yapılacağı ön görülmekteydi.

Abhazya'nın ikinci devlet başkanı Sergey Bagapş'ın ölümünden sonra hem bölge siyasileri hem de Rusya açısından yeni sorular ortaya çıkmaya başladı. Hem Abhazya siyasileri hem de Kremlin sarayı bölgede yeni bir savaşın yaşanmaması için özel bir çaba sarfediyor.

Bagapş ikinci başkanlık döneminin en önemli zamanında hayata veda etti. Halefini de açıklayamadı. Hatta bu konu gündeme dahi taşınamadı. Sadece ikinci başkanlık döneminin tamamlanmasından sonra göreve devam etmeği düşünmediğini açıklamıştı. Sergey Bagapş'ın hayatı çok önemli gelişmeleri ihtiva ediyor. 2004 yılında arkasına Kremlin sarayının da desteğini alarak Abhazya devlet başkanının varisi konumuna yükselmek için seçim çalışmalarına başladı. Dönemin yöneticilerinin muhalefetine rağmen seçimleri kazanmasını bildi. Altı yıldan biraz fazla süren başkanlığı döneminde Bagapş, sadece Rusya ile stratejik iş birliği ilişkisi kurmadı. Aynı zamanda Abhazya'nın bağımsızlığının Kremlin sarayı tarafından tanınmasına da katkıda bulunmuş oldu.

Sergey Bagapş'ın kişiliği ve siyasi görüşü konusunda çeşitli düşünceler ortaya atılıyor. Ancak bunların farklılık arz etmesine rağmen bir uluslararası gerçeklik değişmeyecek. Gürcistan Sovyet Sosyalist cumhuriyeti içerisinde yer alan Abhazya onun çabaları sonucunda bağımsızlığına doğru önemli bir adım attı. Çabaları sadece bununla da sınırlı kalmadı. Bagapş iç politikada da önemli dengeler kurdu. Diğer bölge ülkelerinden farklı olarak Abhazya'da seçimlerle hükümet el değiştirebildi.

İkinci bir konu ise onun ölümünden sonra halefinin kim olacağı. Abhazya'da onun yerine geçebilecek ve herkes tarafından bilinen bir siyasi bulunuyor. Muhtemel varisler içerisinde ise hem artı hem de eksileri olan siyasiler bulunuyor. Bunun yanı sıra kamuoyu tarafından kabul edilebilecek niteliklerin de bulunması gerekiyor. Adaylar bu konuda önemli bir çalışma yapmalı. Abhazya başkanlık seçimlerinin yapılmasından sonra da bu çalışma devam etmeli.

Abhazya üçüncü başkanlığına en önemli adaylar içerisinde devlet başkan yardımcısı Aleksandr Ankvab'ın ismi öne çıkıyor. Seçimlere kadar başkanlık görevini de Ankvab yürütecek. Ankvab halk içerisinde yolsuzluğa karşı sert önlemler alması ile biliniyor. Soviet içişleri bakanlığı içerisinde en genç albay unvanını kazanmış emniyet çalışanı aynı zamanda. Gürcistan ile yaşanan çatışma sırasında Abhazya emniyet birimlerine başkanlık yaptı. Daha sonra ise Abhazya birinci devlet başkanı Vladislav Ardzinba'ya karşı muhaliflerin safında yer aldı. 2004 yılında yapılan başkanlık seçimlerine katılımı engellenen Ankvab Bagapş'ın adaylığını destekledi. Seçim sonrasında ise önce başbakanlık daha sonra ise devlet başkan yardımcılığı yaptı.

Bunun için de onun Bagapş'ın çalışmalarına devam etmesi zor olmayacak. Bununla beraber onun sert kişiliği uzmanlar tarafından eleştiriliyor. Analistler onun hoşgörülü olmadığını ve karşı görüşleri dinlemediğini ifade ediyor. Ancak her şeye rağmen Ankvab hem Suhumi hem de Moskova'daki çıkar çevreleri ile doğru ilişkiler kurdu ve bu ilişkiler Bagapş'ın yönetiminin devam etmesine önemli katkıda bulundu. Burada gündeme taşınan en önemli soru şu: "Ankvab Abhazya oyunu içerisinde yer alan gruplarla ilişkilerine başarılı bir şekilde devam edebilir mi?"

Başkan adayları içerisinde Sergey Şamba da ismi geçenler arasında. Ankvab'tan farklı olarak Şamba sert kişiliği ile değil "diplomat" kimliği ile biliniyor. Uzun yıllar Abhazya dışişleri bakanlığı görevini yerine getirdi ve önemli görüşmeler yaptı. BM, AGİT ve Avrupa Komisyonu gibi kurumlarla görüşmeler yaptı. Bugün Abhazya'da ondan daha fazla diplomat kimliği öne çıkan siyasi bir lider bulunmuyor. Son yıllar içerisinde başbakan koltuğuna sahip olmak için önemli ölçüde "alt yapı" çalışmalarını tamamlamış durumda. Ankvab geçici olarak devlet başkanlığı koltuğunda bulunmakta, Şamba ise uluslararası arenadaki ünü ile ona rakip olmaya çalışıyor. Bu durumun göz ardı edilmemesi gerek. Güney Osetya'dan farklı olarak Abhaz aydınları ve yöneticileri Abhazya'nın bağımsızlığından yana tavır sergiliyorlar. Onların önceliği Abhazya'nın bağımsızlığının daha fazla ülkeler tarafından tanınması.

Muhalafetin de göz ardı edilmesi doğru olmazdı. Onların içerisinde Raul Hacımbu'nun ismi öne çıkıyor. O 2004 yılında devlet başkanı koltuğuna oturmaya çok yaklaştı. Ancak birinci devlet başkanının varisi olmasına rağmen iktidar "nimetinden" doğru bir şekilde yararlanamadı. Bugün Hacimbu gelenekçi siyasi hamlelerde bulunmakla biliniyor. Eskiden Kremlin sarayının desteğini kazanmış muhalif lider şu anda Rus şirketlerine sağlanan öncelikler konusunda iktidarı sert bir dille eleştiriyor. Ayrıca iktidarın doksanlı yıllarda başlatılan milli bağımsızlık harekâtının prensiplerini unuttuğunu öne sürüyor. Diğer bir muhalif lider Abhazya Ekonomik Geliştirme Partisinin başkanı Buslan Butba da benzer argumanlarla siyasi muhalefetine devam ediyor. Her ne kadar Hacimba kadar kamuoyu desteğine sahip olmasa da onun da önemli bir taraftar kitlesi var. Butba devlet tarafından kontrol edilmeyen mali ve medya desteğine sahip. Bu ikilinin ortak hareket etmesi durumunda önemli başarı elde edilebilir.

Devlet başkanlığına muhtemel adaylar içerisinde farklı özelliklere sahip olan siyasi liderlerin bulunmasına rağmen onların ortak özellikleri de öne çıkıyor. Adayların tamamı Abhazya'nın bağımsızlığını savunuyor. Bu konuda önümüzdeki dönem içerisinde farklı jeopolitik projelerin ortaya atılması beklenmiyor. Abhazya tarihinde Gürcistan ile birleşme konusu gündemden kalkmış durumda. Rusya ile ortak hareket etme konusunda da çeşitli görüşler bulunmuyor. Ancak Abhazya'nın Rusya ile ilişkileri konusunda toplum içerisinde farklı görüşler yer alıyor. Rusya'nın yanı sıra AB ve Türkiye ile de ilişkilerin geliştirilmesi isteniyor. Ayrıca Rus şirketlerinin bölge yatırımı ve iş adamları tarafından özelleştirme içerisinde yer alınması da sakıncalı bulunuyor. Toplum içerisindeki mevcut düşünceler göz ardı edilemez.

Moskova yöneticilerinin 2004 yılının tecrübesini de göz önünde tutması gerekiyor. Adayları kendisine yakın ve uzak olarak ayırmaması gerekiyor.

 

Dünya Bülteni için çeviren: İbrahim Ali