İnsan hakları savunucuları olarak, Azerbaycan’daki gittikçe kötüye giden durumumuzu sizlere anlatmak zorundayız.

İki yıl önce, tüm Avrupa’daki insan hakları toplulukları, Azerbaycan’ın git gide artan hoşgörüsüzlüğü nedeniyle, Eurovision Şarkı Yarışması’nın ülkemizde düzenlendiği için endişe içindeydiler. Şimdi ise o korkuları doğrulanmış oldu. Daha geçtiğimiz yıl, çok sayıda insan hakları savunucusunun uydurma suçlamalarla tutuklanmasına tanık olduk.

Avrupa’nın ülkemize karşı son dönemlerdeki yaklaşımının nasıl olduğu hile ilgili endişelerimizi bir hayal edin. Avrupa Konseyi bu Cumartesi ve Pazar, Bakü’de, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin nasıl yürürlüğe geçirileceği konusunda bir konferans düzenliyor. Söylenenlere bakılırsa katılımcıların arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başkanı Dean Spielmann da var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bizim Avrupa’da olmamızı sağlayan ve bunu savunan tek kurum.  

Eğer durum bu kadar trajik olmasaydı, oldukça komik olabilirdi.

Konferans’ın yerinin burası olmasının sadece tek bir sebebi var: alfabetik sıraya göre, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin başkanını belirlemek için sıra Azerbaycan’da. Fakat bu şartlarda bu karar zerre kadar anlamlı değil.

Burada şu anda, zaten az sayıda olan bağımsız sivil toplum örgütlerinin birçok başkanı cezaevlerinde. Bu kişilerin çoğu emniyeti suistimal etmek, vatana ihanet etmek ve vergi kaçırmak gibi “yasadışı teşebbüs”lerde bulunduklarına dair yalan suçlamalarla itham ediliyor.

Avrupalı misafirlerimiz, muhtemelen 58 yaşındaki insan hakları savunucusu ( ve Bakü’de Barış ve Demokrasi Enstitüsü’nün kurucu yöneticisi) Leyla Yunus’u göremeyecekler. Leyla Yunus 30 Temmuz’da, hainlik suçundan ve avukatlarının düzmece olduğunu söylediği çeşitli başka suçlardan tutuklanmıştı. Ya da kocası; 59 yaşındaki Arif Yunus, Leyla Yunus’tan altı gün sonra tutuklandı. Avukatlara göre, 23 Eylül’de Leyla Yunus tutulduğu Kurdexani gözaltı merkezinde bir gardiyan tarafından şiddet gördü.

Avrupalılar muhtemelen Intigam Aliyev’i de ziyaret etmeyeceklerdir. Aliyev 8 Ağustos’ta gözaltına alınmış ve tutuklanmış bir avukat ve insan hakları savunucusudur. Hem Leyla Yunus hem de Intigam Aliyev’in sağlık koşulları ile ilgili ciddi endişelerimiz var. Ve görülen o ki, ihtiyaçları olan tıbbi yardım sağlanmıyor.

 

Avrupalılar genç bir demokrasi yanlısı aktivist olan ve 2 Ağustos’ta tutuklanan Rasul Jafarov’la da tanışmayacaklar. Jafarov 2015’de Bakü’de yapılacak olan Avrupa Olimpiyat Oyunları’nı protesto etmek için ilk defa yapılması planlanan “Adalet için Spor” kampanyasında başlama vuruşunu gerçekleştirecekti. Bu etkinlik BP, P&G, Tissot ve benzeri uluslararası kuruluşlar tarafından desteklenmekteydi.

Aynı zamanda gazeteciler de sistematik olarak hedef alındı. Geçtiğimiz ay, araştırmacı gazeteci olan ve yolsuzlukla mücadele eden Khadija İsmayilova’ya karşı (bu makalenin yazarıyla bir ilişkisi yoktur) Fransa’nın Strazburg kentinde, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde yaptığı konuşmadan sonra, bir ceza davası açıldı.

Bir de Anar Mammadli var. Mammadli ise Avrupa Konseyi Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü’nü almıştı. Üzülerek söylemeliyim ki, daha geçtiğimiz ay seçim izleme ve diğer demokratik haklar için yaptığı çalışmalar nedeniyle bu ödülle şereflendirilen Mammadli arkadaşımız, hâlihazırda, Mayıs’ta bildirilen kararla, beş buçuk yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.

Neticede, Azerbaycan insan haklarının nasıl daha iyi yürütüleceği meselesini tartışmak için oldukça garip bir yer gibi görünüyor.

Avrupa Konseyi kararlarının yeni şartlarına göre, Azerbaycan’dan ciddi polis işkencelerini ve şiddetini, siyasi muhaliflerin tutuklanmalarını, gazetecilerin hapis cezası almalarını, seçimlere müdahale ve sivil toplum örgütlerini yasal hale getirmeyi reddetmeyi de içeren hak ihlallerini kapsayan uzun bir liste istenmelidir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilkelerini engellemek yerine, Azerbaycan yasayı siyasi şiddet adına kullanmaya devam ediyor. Ekonomileri petrol gelirlerini bağlı olan pek çok ülkede olduğu gibi, Azerbaycan’ın yozlaşmış “yönetici sınıf”ının, kaçınılmaz olarak kendi güçlerini kaybedecekleri yasaların yürütülmesiyle ilgili herhangi bir çabası yoktur.

Bize, Avrupa Konseyi’nin Azerbaycan’da insan hakları ile ilgili bir konferans düzenlemesi oldukça komik geliyor. Bu etkinlik, komik bir şekilde sadece devletin işine yaramaktadır; maalesef sadece medyayı iktidardaki hükümeti meşrulaştıracak reklamlar yapması adına kullanmak için. Ve aynı hükümet Avrupa Konseyi’nin korumak istediği hakları ayaklar altına almıştır.

Ve tüm bunlara rağmen, diplomatlar ve Avrupalı hukukçular hala buraya gelmeyi planlıyorlar.

Günay İsmailova, Gazeteci Özgürlüğü ve Güvenliği Enstitüsü’nde, Samir Kazımlı ise Seçim İzleme ve Demokratik Çalışmalar Merkezi’nde çalışmaktadır.

Dünya Bülteni için çeviren: Cansu Gürkan