Kuzey Afrika'da başlayıp Ortadoğu'ya doğru ilerleyen sokak öfkesini Türk basınında ilk değerlendirenlerden biri olarak (Tunus'ta "Geliyorum" diyen "Devrim"i 5 Ocak'ta bu köşede duyurmuştum) elbette Mısır ve ötesini irdelemenin tam zamanı.
Ancak dün söz verdim; Avrupa Konseyi çalışmalarını izlemek için gittiğim Fransa'dan bir yazılık daha izlenimlerimi aktaracağım. Buyurun...
Fransızlar'ı her gidişimde daha da karamsar buluyorum. Üç ay önce yüzlerinden düşen bin parçaydı, bu kez onbin parça gördüm neredeyse. Nedeni: Büyüme hızının iyice yerlerde sürünmesi (Bu yıl yüzde 1-1.5 arası bekleniyor) sonucu yeni istihdam yaratılamaması, kamu borcunun büyüklüğü altında ezilen devletin kemerleri iyice sıkması, yükün bir bölümünü daha halka aktarmak için emeklilik yaşını bir kez daha yukarı çekmeye hazırlanması. (Not: 67'ye çıkarılması öngörülüyor.)
Fransızlar'ı her gidişimde AB'den daha da soğumuş buluyorum. Strasbourg'da ve Paris'te kiminle konuştuysam (Havaalanlarında, Avrupa Konseyi kulislerinde, otel lobilerinde, kafelerde...) hepsi de ağızbirliği etmiş gibi AB'den yaka silktiklerini söyledi açık açık. Nedeni: Kendi mali sorunları yetmezmiş gibi, üye ülkelerdeki kriz alevlerine su püskürtmekten, yani kaynak aktarmaktan bezmeleri. İrlanda, Portekiz, biraz İspanya, yakında Belçika, ardından İtalya... DEVAMI>>