Ele verirler talkını, kendileri yutar salkımı... Avrupa Komisyonu'nun önceki gün açıkladığı "ilerleme Raporu"nu tam da bu şekilde izah etmek gerekir... Evet, Avrupa; Türkiye'ye "talkın" verirken, kendi yuttukları "salkım"dan hiç söz etmiyor!..
Olay, malûm:
Avrupa Komisyonu önceki gün, Türkiye dahil aday ülkelerin yıllık ilerleme raporu ve strateji belgesini yayımlarken, belgeleri kaleme alan Komisyon'un genişleme sorumlusu Olli Rehn raporda da önerdiği gibi TCK'nın Türklüğe hakaretle ilgili 301. maddesi reforme edilmedikçe, müzakerelerin kapanmayacağını, yani üyelik olmayacağını vurgulamış...
Basın toplantısını yapan Rehn, "Türkiye zor bir dönemi başarıyla geride bıraktı. Siyasi krizde demokrasi galip geldi. Bu yeni ivme, başta ifade ve din özgürlüğü olmak üzere temel hakları iyileştirecek reformları yeniden başlatmak için kullanılmalı. Şimdi bunun vakti" demiş!..
TÜRKİYE'NİN EKSİKLİKLERİ!
İlerleme Raporu ve Strateji Belgesi'nde, "Türkiye'nin eksikleri" de, şu şekilde sıralanmış:
¥ Gazeteci, aydın ve şiddet taraftarı olmayan insan hakları eylemcilerine açılan davalar 2007'de arttı. Bu da otosansüre yol açtı. 301 ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan maddeler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yasasıyla uyumlu hale getirilmeli.
¥ Tüm cemaatlerin, sınırlamalar olmaksızın hayatlarını sürdürmesi için AİHM'yle uyumlu yasal çerçeve oluşturulmalı. Müslüman olmayan cemaatler ve Alevilerin yaşadığı zorluklarda ilerleme kaydedilmedi. Lozan Anlaşması'nın azınlık bakış açısı, etnik köken, dil ve dinine dayanarak bazı vatandaşlara, kimliklerini korumaları için özel haklar sunmayı engellememeli. Ayrımcılık, hoşgörüsüzlük ve ilgili şiddet eylemleri önlenmeli.
¥ Türkiye'de azınlık haklarına dair durum değişmedi. Uygulamaların Avrupa standartlarına uygun hale getirilmesi konusunda hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Vakıflar Yasası kabul edilmedi.
¥ Türkiye Kürt nüfusunun tam anlamıyla hak ve özgürlük sahibi olması için gerekli şartları yaratmalı.
Gördüğünüz gibi; Türkiye'de "Müslümanlar" hariç hemen her "etnik ve dini kökenli insan" için "çözüm" istiyor Avrupa!..
Ama, "başörtüsü yasağı"nı görmüyor!..
Ama, "katsayı adaletsizliği"ni görmüyor!..
Ama, Antalya'da olduğu gibi; "annelerin özürlü çocuklarıyla birlikte gözaltına alınıp, polis otobüsüne bindirilmesini" görmüyor!..
Varsa-yoksa "301. madde"nin kaldırılması veya değiştirilmesi!..
Yoksa, "Avrupa Birliği"ni unut!..
301'İ KAÇ KİŞİ BİLİYOR?
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, bence "son derece isabetli bir teşhis"le; 301'le ilgili değişim taleplerine şöyle karşılık veriyordu:
"301. maddeyi Türkiye gündemine getiren biçok kişinin, 301'in hangi düzenlemeyi içerdiğini bile bilmediği kanaatindeyim!"
Doğru... Birçok kişi; "301 kaldırılsın modası"na uygun konuşuyor ama orada hangi düzenlemelerin olduğunu bilmiyor!..
Ancak, aynı M.Ali Şahin'in;
"Daha önce konuyla ilgili bizzat Başbakan'ın katıldığı çalışma yapılmıştı. 301'le ilgili beş-altı öneri var. Bunlardan herhangi birinin, 301'in değişikliğinde kullanılacağını düşünüyorum. Hükümet tasarısı olarak önümüzdeki günlerde parlamentoya göndeririz. Ama henüz içeriğine karar vermiş değiliz."
Şeklindeki açıklamalarını da anlamış değilim...
Öyle ya;
Bir yanda "301'in muhtevasından habersiz" kişiler, öte yanda "onların taleplerine uygun düzenleme yapma" çabaları!..
Bu ne perhiz, bu ne turşu?..
İşte, ben bunu anlayamıyorum!..
KANALTÜRK'TE AB DESTEKLİ PROGRAM!
Tıpkı, "301 kalksın korosu" gibi, "AB'ye hayır"cıları da anlayamadığım gibi!..
Şimdi size;
"Türkiye'nin en ulusalcı kanalı hangisi?" veya "Türkiye'nin en AB karşıtı TV kanalı hangisi?" diye sorsam, herhalde hep bir ağızdan "Tuncay'ım Özkan'ımın Kanaltürk'ü" dersiniz!..
Doğrudur... Tuncay'ım Özkan'ımın Kanaltürk'ü "en ulusalcı" ve "en AB karşıtı" kanaldır!..
Peki,
"Bu program Avrupa Birliği'nin desteğiyle hazırlanmaktadır" diye tanıtım yapılarak ekrana getirilen tek program, AB'ye şiddetle karşı çıkan "Ulusal cephe"nin en güçlü kalesi Kanaltürk'te yayımlanıyor desem inanır mısınız?
İnanması zor ama, öyle!..
Efendim;
Son 2-3 aydır "Biz kaç kişiyiz?" diye kampanya açan ve "Ulusalcı"ların sayısını belirlemeye çalışan Kanaltürk'te, 16 Eylül'den bu yana ve her hafta "AB'nin bayrağı" dalgalanıyor, iyi mi?!?
Hem de; bu bayrak, "Mine G. Kırıkkanat'ın sunduğu program"da dalgalanıyor!..
Hani;
"Don paça soyunmuş adamlar geviş getirerek yatarken, siyah çarşaflı ya da türbanlı, istisnasız hepsi tesettürlü kadınlar mangal yellemekte, çay demlemekte ve ayaklarında ve salıncakta bebe sallamaktadırlar. Her 10 metrekarede, bu manzara tekrarlanmakta, kara halkımız kıçını döndüğü deniz kenarında mutlaka et pişirip yemektedir" diyen Mine G.Kırıkkanat vardı ya, işte onun programında!..
Durumun yorumunu size bırakmadan önce bir "bilgi" daha aktarayım.
"Tuncay'ım Özkan'ım"ın ulusalcı kanalı Kanaltürk, "AB desteğiyle hazırlanan 52 program" için, toplam "74 Bin Euro" alacakmış!..
Sizin anlayacağınız;
"AB karşıtlığı" bile para ile satın alınıp "AB destekçiliği"ne dönüşebiliyor bu ülkede!..
Hem de;
"En bi ulusalcı"lar ve "En bi AB karşıtları" satın alınarak!..
Varın, gerisini siz düşünün!..
Şahsen ben şöyle düşünüyorum:
"AB karşıtları" bu kadar paraya satın alınıyorsa acaba "AB yandaşları"na ödenen para ne kadardır?!?..
Görüyorsunuz a dostlar;
Kimi "AB karşıtı görünüp, AB destekli program yaparak" köşeyi dönüyor, kimi de "AB yandaşlığı" yaparak!.. Herkes bir yolunu bulmuş, geçinip gidiyor işte!..
VAKİT'İN SUÇU(!) İSRAİL'İ ELEŞTİRMEK!
Peki, "bizim suçumuz"(!) ne?..
Türkiye'ye "301'i değiştir" diyen Avrupa'ya, "önce sen değiştir" diye kafa tutmak mıdır bizim suçumuz!..
Efendim, malumlarınız olduğu üzre;
"Vakit'in Almanya Bürosu" 2 yıl önce kapatıldı... Ve ayrıca; "Almanya'da dağıtılıp satılması"da yasaklandı...
Sırf, "İsrail'i ve siyonizmi eleştirdiğimiz" için!..
Sırf, "İsrail'in Filistin'e karşı uyguladığı devlet terörü"nü eleştirdiğimiz için!.. Sırf, Almanya'nın uyguladığı "uyum" politikalarının "asimilasyon"a dönüştüğünü yazdığımız için!.. Sırf "Batılı yaşam biçimi"ne karşı çıktığımız için!..
Evet, sırf bu sebeplerle "Vakit'in Almanya Bürosu" kapatıldı... Hem de, bir "terör üssü"nü basar gibi bir baskınla!..
Hem de, "mahkeme kararı" olmadan!..
Hâlâ da yok!..
Vakit'in Almanya'da yayını 2 yıldır yasak!.. Ama hakkımızda ne bir "mahkumiyet" var, ne de "kapatılmamızı" açıklayan bir gerekçe!..
Alman Hükümeti "keyfi bir karar" aldı ve hâlâ da uygulanıyor!..
Tıpkı, Fransa'nın da;
"Ermeni soykırımı yok" diyeni yakalayıp içeri tıktığı gibi!..
Gel de, Almanya'da "Yahudi soykırımı yok!" de!.. Adamı anında atarlar içeri!.. Tabiî, gazetesi varsa, onu da "gerekçesiz" kapatırlar!..
Demek istediğim şu:
Türkiye'ye "301'i kaldır" diyerek, bir anlamda "Türklüğe, TBMM'ye, Hükümet'e ve askere küfretmeyi serbest bırak" diye bastıran Avrupa, "kendi 301'ini" niye değiştirmiyor acaba?..
"İsrail'i eleştirmek" niye yasak?..
"Yahudi soykırımı yok" demek, niye suç?..
"Ermeni soykırımı yok" diyeni niye hapsediyorlar?..
Benim, "ele verirler talkını, kendileri yutar salkımı" derken, demek istediğim işte bu!..
Ama, kime anlatacaksın?..
"AB yandaşları"nın da, "AB karşıtları"nın da "Batı'dan nemalandığı" bir Türkiye'de, kime, ne anlatacaksın?!?
"Tek dişi kalmış canavar"a karşı, "tek erkek ses" olarak direniyoruz işte!..
Hem de ,"başımız dimdik" olarak!..
Sınır içi operasyon!
"Ulusalcı" bir gazete başlık atmış...
"Rice süre istedi verdin!.. Bush'la görüştün ve istediğimizi aldık dedin!.. O halde, daha ne duruyorsun?.. Haydi, sınır ötesine gidip teröristleri vursana!"
Bu ifadelerin hedefinde elbette Tayyip Erdoğan var!..
Şu garip tecelliye bakın ki;
Bu haberin gazeye manşet yapıldığı gün, "Tunceli'de bir şehit daha" verdik!..
Tayyip Bey'i "sınır ötesi operasyon"a çağıran gazete, "sınır içindeki" bu saldırı için ne der acaba?..
Öyle ya; Tunceli dediğin yer, "Sınırdan 400 kilometre içeride" bir vilayetimiz!.. Bu teröristler; eylem için 400 kilometre gelip, 400 kilometre de gitmezler herhalde!..
Demek oluyor ki; onlar Kuzey Irak'ta değil, içeride!..
Şimdi ne yapsın Tayyip Erdoğan?..
Meclis'ten ,"Sınır içi operasyon" için de mi bir "tezkere" çıkartsın?..
Hem sonra; "sınır ötesi"ni Tayyip Erdoğan temizledi diyelim, peki "sınır içi"ni kim temizleyecek?!?..
Kaynak: Vakit