Çin, geçen yıl korsanlara karşı uluslararası işbirliğine katıldığından bu yana yurtdışında askeri üsler kurup kurmama meselesi sıcak gündem maddesi oldu. İnternette pek çok tartışma başladı. Bazı donanma subayları, levazım ve ikmal üsleri kurulması gerektiğini savunurken Çin hükümeti, bu tür üslerden levazım ve ikmal desteğine ihtiyaç olmadığını ilan etti.


Yurtdışında askeri üs kurmak, çekince duymamız gereken bir fikir değil; tam aksine, hakkımızdır. Başka ülkelerin kurduğu üsler, denizaşırı haklarını ve çıkarlarını korumaya yarıyor. Üsler, uluslararası hukuk ve düzenlemeler çerçevesinde kurulduğu takdirde, meşrudur. Ancak üsler başka ülkelere zarar vermek için kurulursa, varlıkları gayri meşru olur ve diğer ülkelerin muhalefetiyle karşılaşılır.


Çin, askeri gücünü kafasında barış fikrini muhafaza ederek geliştirmektedir. Dolayısıyla, askeri gücü iç barışı korumak için artırabileceğimiz gibi dünya barışını nihâi gâye addederek de yurtdışına askeri kuvvet mevzilendirebiliriz. 1950'lerde yapılan Kore Savaşı, Çin'in sınırlarında ateş yakmıştı. Çin'in kuzeydeki komşusuna yapılan dış müdahaleye karşı gönüllü askerleri savaşa çağırmaktan başka seçeneği yoktu. Gönüllülerin pek çoğu savaş sonrasında iki ülke arasındaki barışı muhafaza etmek için Kuzey Kore'de yıllarca kaldılar. Askerler istikrarın sağlandığı Kore yarımadasından en sonunda çekildiler.


Çin Halk Cumhuriyeti'nin 1949'da kurulmasından sonra Çin, asker talepleri güvenlik çıkarlarımıza, bölgesel istikrara ve dünya barışına katkı sağladığı müddetçe, yabancı ülkelerin daveti üzerine yurtdışına asker gönderdi. Gelecekte denizaşırı askeri üsler inşa etmeyeceğimizi çünkü daha önce yurtdışına hiç asker göndermediğimizi söylemek işte bu yüzden temelsizdir.


Askeri üslerin önceki uygulamalar çerçevesinde değil de Çin'in çıkarları ve dünya barışı çerçevesinde kurulabileceğini anlamaya ihtiyacımız var. Askeri üs kurmak yeni bir gündem maddesi değilse de ana noktayı açıkça ifade edebiliriz. Yurtdışında askeri üs kurma hakkımızın olmadığına inanmak bir hatadır.


Çin'in askeri üs kurması için dört neden


Çin'in dış ticaret hacminin sürekli olarak artış kaydetmesi sebebiyle yurtdışındaki çıkarları koruma mesuliyeti vardır. Dört mesuliyet mevcut: Yurtdışındaki vatandaşların ve servetin korunması; ticari akışı teminat altına almak; ülkenin birliğine zarar veren dış müdahaleleri engellemek ve işgalleri önlemek. Bu görevin gâyesi, meşru çıkarlarımıza yönelen tehditleri caydırmaktır.


Bahsedilen çıkarları teminat altına almak maksadıyla, yurtdışındaki çıkarlarımızı korumak için gücümüzü artırmamız gerekmektedir. Siyasi, iktisâdi ve askeri kuvvetimizi ispatlamaya yetecek kadar kapsamlı bir güç olmalıdır. Askeri bakımdan ise ilgili ülkede yahut potansiyel düşmanlarımızın komşu bölgelerinde misilleme saldırısı yapabilecek durumda olmalıyız. Potansiyel düşmanların yurtdışındaki çıkarları üzerinde baskı kurabilecek çapta olmalıyız. Askeri gücün artışıyla birlikte, Çin'in askeri korumasına büyük bir talep patlaması yaşanacaktır.


Ülkemizin çıkarlarını korumada donanmaya büyük görevler düşmektedir. Ülkemizin merkezi çıkarlarına zarar verildiğinde, misilleme saldırısını düzenleyecek ve düşmanın deniz seyrü seferini engelleyecek olan yine donanmadır.


Kamuoyu, yurtdışı askeri üsleri konuşurken, Aden Körfezi ve Somali açıklarındaki gemilere eşlik eden donanmanın levazım ve ikmal üslerini kastediyor. Tartışma, halkın ülkenin çıkarlarını savunma şevkini göstermektedir. Ancak onların kaygıları, denizaşırı askeri üsler kurulmasının en önemli sebepleri arasında değil.


Terör tehdidiyle yüzyüze olduğumuz doğrudur ama Amerika'dan farklı olarak, can alıcı bir mesele değildir. Gerçek tehdit, korsanlardan değil deniz güzergâhlarımızın önünü kesen ülkelerden gelmektedir.


Tedhitler arasında Çin anakarasının dışındaki ayrılıkçılık da var. Mevcut durum, potansiyel hasımlarımızın uluslararası su yollarını daraltarak, zayıf noktalarını vurabilecek durumda olmamızı gerektirmektedir. Bu nedenden dolayı derin denizlerde dolaşacak bir donanmaya ve levazım-ikmal mâliyetini düşürmek için de askeri üslere ihtiyacımız var.


Denizaşırı askeri üslerin uygun bir isminin olup olmaması önemli değildir. Önemli olan, gemilerimizin barınmasına izin verecek ve donanma askerlerimize dinlenmeleri için tesis sağlayacak ev sahibi ülkelerle temasa geçilmesidir. Amacımız dünya barışını korumak olduğu müddetçe, uluslararası câmia denizaşırı askeri üs inşa hamlemizi yanlış anlayamayacaktır.


Askeri üs inşa ederken karşılaşacağımız uluslararası üç mesele var. Birincisi, üs askerleri ve ev sahibi ülke ilişkileri. Ev sahibi ülkenin çıkarlarına uygun olduğu müddetçe, askeri üs kurmak mümkündür. İkincisi, üs askerleri ve ev sahibi ülkenin komşuları arasındaki ilişkiler. Şayet üs askerleri bölgesel istikrarı muhafaza edebilirlerse, bölgedeki tüm ülkeler tarafından memnuniyetle karşılanacaktır. Üçüncüsü, dünyadaki büyük ülkeler arasındaki ilişkiler. Askeri üs tesisi, hâlihazırda denizaşırı üsleri bulunan büyük ülkeler için hassas bir konudur.


Bazı ülkelerin dünya barışını koruma niyetimiz hakkında kuşku duymaları kaçınılmazdır fakat bu kuşkuları, askeri üs stratejilerimizin önünde engel teşkil etmeyecektir. Şu an dünyadaki askeri üslerin büyük bir çoğunluğu Amerika, Fransa ve İngiltere'ye ait. Çin, İngiltere ve Fransa'nın askeri üslerinden nâdiren tedirginlik duymuştur. Dolayısıyla, bizim tesis edeceğimiz askeri üslerin diğer ülkeleri galeyana getireceğini düşünmemiz için hiçbir sebep yok.


Çin, dünya barışını korumak maksadıyla sağlam bir güce sahip olmak zorundadır. Diğer ülkelerden kaynaklanacak tehditleri göğüslemek için askeri üsler kurmamız gerekiyor. Askeri üsleri diğer ülkelere saldırmak için değil, dünya güvenliği ve barışı adına dünyanın geri kalanıyla işbirliği için tesis edeceğiz.


Kaynak: China.org


Yazar hakkında: China.org yazarı.


Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı