Araplar bölünmüşlük içindeyken, Filistinlileri Türkiye ve İran savunuyor. Saygın tutumlarından dolayı bu iki ülkeye teşekkür ederiz.

Genel olarak Araplar ve özelde de Filistinliler, Gazze'ye yönelik Siyonist saldırı sırasında ve savaş suçlusu Şimon Peres'in Davos Dünya Ekonomik Forumu'na katıldığı sırada, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan dışında hiç kimseyi yanında görmedi. 

Birkaç gün önce ırkçılıkla mücadele söylemiyle yapılan Durban 2 konferansında da, Araplar ve Filistinlilerin yanında İran cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'dan başkası yoktu. Arap heyetlerinin durumu Davos'takinden daha kötüydü. Hatta konferansın başkanlığı başta Filistin Yönetimi dışişleri bakanı başkanlığındaki Filistin heyeti olmak üzere Arap heyetlerine özellikle teşekkür etti.

Zira Arap heyetleri, Durban 1 toplantısının kapanış bildirisinde Siyonizm'le ırkçılığı eşdeğer tutan ifadelerin çıkarılmasına onay vermişti. İkinci konferans da, Holokost'un yıldönümünde İsrail'le dayanışma çağrısı yapan bildiriyle sonuçlandı. İran cumhurbaşkanı dışında hiç kimse Gazze'deki okulların duvarlarında henüz kurumayan Filistinli çocukların kanlarına dair tek kelime konuşmadı.

Dahası, Arapların konferanstaki resmi tutumları ve muhalif kanatta oldukları varsayılan çevreler Ahmedinecad'ın cesur ve onurlu tavrını siyasi propaganda olarak değerlendirdi. Bu çevreler Hizbullah'ın Siyonist düşmana karşı elde ettiği zaferi de askeri propaganda olarak görmüş, ancak bu zafer emperyalist Amerikan imparatorluğunun çöküşünün geri sayımını başlamıştı. 

Herkesin üzerimizde emelleri var

Saygın tutumlarından dolayı Türkiye ve İran'a teşekkür ediyoruz. Fakat Arapların, Avrupa ve Amerika'nın eski ve yeni emperyalist emellerinden Siyonist düşmanın niyetlerine ve keza Türkiye'yle İran'ın emellerine kadar bölgesel ve uluslararası bütün emellere nokta koyacak tarihi projelerini oluşturmaları gerekiyor.

Maalesef Araplar Abbasilerin yıkılması sonrasındaki gibi bölünmüşlük içinde. Türk, Kürt ve İranlı Müslümanlar Arapların yerine yabancı işgale karşı koyuyor ve aynı zamanda Arapların kendi topraklarındaki egemenlik hakkını müsadere ediyorlar. (Ürdün gazetesi Arap El Yevm, 23 Nisan 2009)

Kaynak: Radikal