Arap medyası, bugünlerde sıkıntılı. Lübnan medyasıysa hasta. Birkaç gün önce ‘Arap devrimlerinin tutulması veya çarpıtılmasında meydanın rolünü’ ele almak için, Paris’te Arap ve Batılı medya uzmanlarını bir araya getiren buluşmanın özeti buydu. Arap medya araçlarında ve özellikle de uydu kanallarında dikkat çekilen husus, Arap bölgesindeki değişimleri takip eden, gerçek bir medya devrimini de oluşturma gereğidir.

Paris’te toplananlar, konuyu genişletmek istemedi. Zira buluşma, yakında Beyrut’ta bir dizi araştırma sunmak için yapılacak toplantıyı tertipleme amaçlı bir istişareydi. Sözgelimi El Cezire kanalı, hâlâ medya sahnesinin ilk sırasında, siyasi ve sosyal yasakları kırarak devrimlere zemin hazırlanmasına destek oldu. Tunus ve Mısır’da yapılan kamuoyu yoklamalarından görüldüğü üzere, Bin Ali ve Mübarek rejimlerine karşı ayaklananların çoğu, özgüvenlerine dayandı ve Katar kanalı da bu güvenin oluşmasına katkıda bulundu. Fakat kanaldaki medya metni üzerinde yapılan bir analiz, Libya, Yemen ve Suriye’deki rejimlerin daha fazla hedef alındığına işaret ediyor.

El Cezire’ye rakip geliyor
El Cezire, Paris’te ‘Arap medyasının gerçeği’ konulu araştırmanın bir parçasıydı. Devrimlerden sonra Arap izleyicisinin ne istediği konusundaki araştırmaya göre, analiz ve raporlarla birlikte sadece haberi sunacak, Arap ve İslam boyutlarını korumakla birlikte Arap gençlerine seslenecek ‘nesnel’ kanallar isteniyor. Zira Arap sokaklarının gerçek derinliği, solcu veya laik değil, ılımlı ve modern İslam’dır. Araştırmaya göre Arap gençlerinin oranı, nüfusun yüzde 60’ı ve 50 milyon genç iş ararken, işsizlik oranı da yükseliyor. Fakirlikse, bazı Arap ülkelerinde yüzde 60’a varıyor.
Siyasi uydu kanalları ve diğer medya organlarının sorunu, halkın yüzde 20’sine hitap etmeleri. Çünkü programlarında elit kesimin veya ileri yaş grubunun ilgilendiği konulara yoğunlaşıyorlar. Arap gençleri, sadece büyük olaylarda veya bazı programlar dahilinde bu kanalları izliyor. Bu durum, birçok diktatörün devrilmesi ve psikolojik engelin kırılması sonrası, Arap dünyasında artan özgürlük talepleri dikkate alındığında, gerçek bir medya devrimini gerekli kılıyor.
Araştırmacılar, Mısır ve Tunus gibi diktatörlükten kurtulan devletlerin bu ülkelerdeki yasakları konuşan kanalları izleme ihtiyacını kaybedeceği üzerinde duruyorlar ve El Cezire de dahil mevcut kanalların hâlâ maliyet ve özgürlük açısından fazlaca hareket alanına sahip olduğunu, ancak yakında Arap gençlerinin duygularına değil, aklına hitap etmesi öngörülen bir stratejiye ihtiyaç duyacaklarını vurguluyorlar. El Cezire kanalı, yakında kurulacak ve diğer kanalların yanlışlarından istifade edecek kanalların da çetin rekabetine maruz kalabilir.

Lübnan’ın medya sorunu

Lübnan’daysa medyanın durumu içler acısı. Nesnel ya da yarı nesnel olan tek bir medya aracı yok. Siyasi veya mezhepçi kamplaşma, halihazırdaki Arap ve uluslararası sorunların çözümünde sınırsız yüzeysellik var. Bunun yanı sıra haberleri ele alırken, mesleki temellere ve editoryal bir üsluba ihtiyaç var.
Genelde düşünceler haberlerde baskın çıkıyor. Bir araştırma, Lübnan medyasının mezhepçi naraları körükleyen ve savaşlara hazırlayan bir ‘medya milisi’ olma yolunda ilerlediğine işaret ediyor. Bu da Arap izleyicisini uzaklaştırıyor. (Lübnan gazetesi Sefir, 31 Mayıs 2011)

 

Kaynak: Radikal