Arap halkları direniş ve ayaklanmanın bir kez daha bizimle birlikte olduğunu ve tarihin peşısıra hareket ettiğine işaret ediyor. Bunu, uygun olduğu üzere, içerdiği tüm şanslar ve bahtsızlıklarla yapıyorlar. En azından, etkilerini Afrika boyunca ve Kenan diyarının [Filistin] kadim topraklarındaki dramanın tiksindirici ebedileşmesinde görebileceğimiz, geri dönüşü olmayan bir işaret gönderdiler.

Bu ayaklanmanın olmasını en az beklediğimiz yerlerden birinde, çetenin bir reisi (resmi olarak, devletin) ayaklanmayı eziyor, varsaydığı halkından gerekli gördüğü herkesi tasfiye etmeye hazır.

Bu sırada diğer devletler kendi isyancılarına çok şiddetli bir şekilde saldırıyor, bazen güçlü bir Arap komşunun yardımıyla. Bingazi asileri yardım talep ediyor; bu basit birşey değil, hem pratik hem siyasi, açık riskler taşıyor. Siyasi sorumluluk bu gibi durumları ölçüp tartmak ve idare etmek demektir. Şimdi, yan riskleri ve (az ya da çok) gizli çıkarlara dair şüpheleri uyandırmanın, müdahele etmeme ilkesini ve ‘Batı’nın ağır suçunu (merak ediyorum, bu Batı Libya’nın kendisini kapsıyor mu, ya da Suudi Arabistan’ı veya Suriye’yi, Çin ve Rusya neden olmasın?) paldır küldür talep etmenin vakti mi? Solun güzel ruhları ve sağın sofistike işletmecileri için, Avrupa’da veya Arap ülkelerinde olsun, iç geçirmek ve itiraz etmek kolay: Hangi dünyada olduğumuzu bilelim.

Artık basitçe Batı küstahlığının, özgüveninin ve emperyalizmin dünyasında değiliz. Oh! Bu kendi yaptığını temizleyen eski zavallı ‘Batı’ değil mi: Batı basitçe başka bir dünyayı vücuda getiren füzyon içinde erime sürecinde, gündoğumu ve günbatımı olmayan, her yerde aynı vakitte hem gece hem gündüz olan bir dünya, birlikte yaşama eyleminin yeniden icad edilmesinin gerekli olduğu, ve herşeyden önce yaşama eyleminin kendisinin yeniden icad edilmesini gerektiren bir dünya.

Ve evet, halkın namert katilinin altını oymak için yapılan saldırılara dikkatlice bakmak gerekir, tabii ki ona, halka değil, saldırmak gereklidir. Bundan böyle bir elimizle, diğer elimizle –en iyi ve en kötü [haliyle]- küreselleşmiş dünyanın [monde mondialisé] tüm bağlantıları vasıtasıyla özünden ve meşruiyetinden ettiğimiz egemenliği çağıramayız.

Bu kuklayı (diğer bir çok kuklayla birlikte) iktidara getiren ve iktidarda kalmasını sağlayan petrol, finans ve silah oyununun sonradan yeniden başlamaması, mevzubahis halka ve biz dahil tüm öteki halklara bağlı. Bu halkların sorumluluğu, evet: ve tabii ki de bu sorumluluğun muhatabı biziz, Avrupa ve Amerika halkları.

Bu hassas bir görev. Burada mesele neyi nasıl yaşamak istediğimiz, akışık olmadığımız bir keskinlikle birlikte. Arap halkları bize bunu işaret ediyor.

Dünya Bülteni için çeviren: Selim Karlıtekin