Yılladır AB üyeliği peşinde koşan Türkiye, aslen bir Asya ülkesi olmasına rağmen kendisine Avrupalı bir kimlik kazandırmaya çalışıyordu. Fakat Avrupalılar, kültürü ve diniyle bir Doğu ülkesini andıran bu konuğun üyelik talebinden pek memnun değil.

Özellikle Almanya ve Avusturya'nın yanı sıra, kendisini AB'nin 'üvey babası' olarak gören Fransa bu üyeliğe en çok karşı çıkan ülkeler arasında.

Türkiye'de İslamcıların güçlenmesi ve PKK'nın terör faaliyetleri, laiklerin Atatürk cumhuriyetinin dağılacağına dair ciddi endişeler duymasına yol açmıştı. Fakat ülkenin iki güçlü yapısı (resmi güç olarak bilinen ordu ve resmi olmayan, fakat her zaman etkili rol oynayan dini otoriterler) birbirleriyle konuşacak ortak dili bularak büyük bir değişim sağladı. Bu öyle bir değişim ki, eskiden olmazsa olmazlar arasında görülen AB üyeliği artık 'olursa iyi olur'a noktasına geldi.

Ayrıca başörtüsü üzerinden siyaset yapan dincilerin yerine ülkenin öncelikli sorunlarına yoğunlaşan bir merkez sağ da oluşmuş durumda. Bu merkez sağ, Türkiye'nin dış politikasında eskiden beri kayıtsız kalınan Ortadoğu sorunlarına çözüm arayışında aktif rol oynamayı ve böylece İslam dünyasıyla Batı arasındaki köprü konumuna gelmeyi hedefliyor.

Nitekim bazı yorumcular da bu yeni tutumu 'yeni Osmanlıcılık' benzetmesiyle tanımlıyor. Bu yeni teori doğrultusunda Türkiye artık komşularıyla sorun yaşayan ülke konumundan çıkarak komşularıyla diyalog kuran ve olumlu ilişkiler sürdüren bir ülke haline gelmeyi hedefliyor. Nitekim iki Arap komşusu Irak ve Suriye arasındaki gerginlik meselesinde arabulucu olarak başarılı bir politika yürüttü.

Tabii ki arabuluculuk görevi bu konuyla da sınırlı kalmadı. Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, İsraillilerle diplomatik ilişkilerinin iyi seviyede olmasına rağmen İsrail'in 22 günlük Gazze savaşı sırasında Arapların hiçbir zaman yapamadığını Davos'ta yaptı ve cesaretli çıkışıyla İslam dünyasının saygısını kazandı. Bu arada bu konuşmak için erken de olsa da, Türkler diğer bir cesur politikayla İran'la ABD arasında arabuluculuk görevine soyunmak istiyor. Tüm bunlar, Türkiye'nin artık 'Batı'ya rağmen Batılı' duruşundan vazgeçerek, Ortadoğu ülkeleri nezdinde itibarlı bir konuma ulaşmayı hedeflediğini gösteriyor. (İran gazetesi Jevan, 10 Ekim 2009)

Kaynak: Ajanslar