ANAYASA değiştirmek siyasilerin, siyasi kurulların işidir! Hukukçu bilim adamları ancak 'teknisyen' görevi yaparlar. Sonunda halka sunulur.
1982 Anayasası'na ben ret oyu vermiştim. Yüzde 87 ise evet demişti. Bu çok yüksek oran elbette Anayasa'ya meşruiyet kazandırır ama bugün 1982 Anayasası "Halkın yüzde 87'si onayladı" diye savunulamaz.
Çünkü 1982 Anayasası'nın reddedilmesi, sonucu belirsiz bir sürece savrulmak demekti! Askeri rejim aynen devam mı edecekti?! Başka bir "beş kişi" mi gelecekti?! Eski anayasa "ıskat ve ilga" edildiğine göre, anayasal boşluk mu olacaktı? İşte bu korkutucu belirsizliklerdir ki, 1982 Anayasası'na yüzde 87 evet kazandırdı.
Bugün yapılacak bir anayasa değişikliği reddedilirse ne olur? Bellidir: 1982 Anayasası devam eder, hiçbir belirsizlik, istikrarsızlık olmaz. Onun için, yeni anayasa için yapılacak referandum, Türkiye'nin ilk demokratik ve özgür referandumu olacaktır.
AKP'nin anayasası?
Anayasayı referanduma sunacak şekilde değiştirmek için 330 milletvekili yeter, AKP'nin sayısı 340'tır! Taslağını Meclis'ten geçirip halka sunabilir; halkın da evet diyeceğine eminim! Ama bu yeter mi?!
Tek başına bu güce sahip AKP'nin diğer partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmesi, diyalog araması, uzlaşma sağlamaya çalışması elbette iyi...
Özgürlükçü ve milli iradeci bir anayasaya "genetik" olarak karşı olanları ikna etmek kolay da değildir, şart da değildir. Yeni anayasa taslağında, öğretim üyelerinin "serbestçe her türlü bilimsel araştırma, yayın, açıklama ve öğretim faaliyetinde bulunabileceğini" düzenleyen maddeye bazı üniversiteler ve profesörler karşı çıkıyorsa, sorun o üniversitelerin ve o profesörlerin hür ve bilimsel düşünceye kapılarını kilitlemiş zihniyet dünyalarındadır.
Radikalleri kışkırtmamak yeter, ikna etmek imkânsızdır.
AKP'nin herkesi ikna etmesi gerekmez ama, en geniş diyalogları kurarak bile olsa, "AKP taslağı" olarak işlem görecek bir metni anayasalaştırmak doğru mu?!
Sorun buradadır. AKP'nin parti olarak yürüttüğü bir süreçte oluşacak bir anayasa, referandumla kabul edildiğinde bile birleştirici olmaz, meşruiyet tartışmalarından kurtulamaz.
Meclis'in anayasası
Onun için AKP'nin taslağı, "taslaklardan biri" olmalıdır. İnisiyatifi Meclis Başkanı almalı, onun oluşturacağı partiler arası farklı taslakları da alarak, sivil toplumla da görüşerek nihai taslağı hazırlamalıdır.
"AKP'nin taslağı" değil, "Meclis'in taslağı" olmalıdır.
Anayasa Mahkemesi, bir partiye, AKP'ye görüş sunamaz ama Meclis Başkanı'na "Taslak şöyle olmalı" diye görüş sunabilir; bunu yapmışlardı zaten.
Birçok kurum ve çevre için partiye değil Meclis Başkanı'na görüş sunmak daha kolaydır; katılım daha geniş olur.
Sayın Köksal Toptan bu inisiyatifi üstlenmelidir.
Ben gelişen Türkiye'ye 'liberal' bir anayasanın gerekli olduğuna inanıyorum. Ama anayasanın içeriği yetmez, nihai taslağın hazırlanmasında da 'liberal' bir yol izlenmelidir: Katılımcı, siyasi gruplar arasında 'tarafsız' bir süreç... Bu da Meclis Başkanı'nın inisiyatifiyle olur.
Öyle bir süreçle hazırlanacak taslak, milletvekillerinin imzasıyla Meclis'e sunulur, Meclis'te nihai şeklini alır ve oradan halka sunulur.
[email protected]
Kaynak: Milliyet