AKP Türkiye’de ne yapıyor? Bu soru gerek partiyi ve eğilimlerini destekleyen, gerekse de partiden rahatsız olan veya onu kıskanan herkesin gündeminde. AKP’nin benzeri görülmemiş derecede cesurlaşan hızlı adımları birçok soru işareti taşıyor. Bu adımlar Türkiye Cumhuriyeti’nin hem iç şartları hem de İslam dünyası ve dünya ülkeleri arasındaki yeri açısından yararlı olabilir.
Türkiye NATO’da mızrak başı ve ittifakın ana kapısı olarak görülüyor. Fakat AKP’nin kaydettiği başarılar, bütün eski ve yeni bütün düşmanları endişelendirdiği için ülkeye zarar olarak geri dönebilir.
Zira yeni ve eski düşmanlar modern Türkiye’nin Atatürkçü çerçeve içinde kalması gerektiği sonucuna vardı. Atatürkçü çerçeveyse, Türkiye’nin kendi uzun tarihinden ve bir asır önce parçalanan dev imparatorluğundan ayrılmasını hedeflemişti.
AKP’nin 12 Eylül’de anayasa değişiklikleri konusunda halktan destek alması sürpriz değildi; bu destek, partinin yolunu hızla açacak yeni yürüyüşün kararlılığını da teyit etti. AKP’nin orduyu siyasetten uzaklaştıran ve laik cumhuriyete dayatılan daimi vesayet dönemini sonlandıran anayasa reformunda elde ettiği başarı, Türkiye içinde ve dışındaki birçok gücü bu eğilimlere karşı çalışmak için harekete geçirecektir. Zira onlara göre laik cumhuriyet dine karşı olanların, özgürlükleri sınırlayanların ve Türkiye’nin bu kötü vaziyette tutulmasında çıkarları olan dış güçlerin emirlerini yerine getirenlerin üstünlüğünün sürmesi anlamına geliyor.
AKP’nin son başarıları, Batı’nın çağrısını yaptığı demokratik değişmezlere ne kadar inandığını ve ne kadar dürüst olduğunu kanıtlayacak. Zira Türkiye’de General Kenan Evren’in 1980’de yaptığı kanlı darbeye sessiz kalan Batı şimdi, darbeyle yetinmeyip bir 10 yıl da cumhurbaşkanlığı yapan Evren’in yol açtığı utancı temizlemek için AKP tarafından gerçekleştirilen demokratik darbenin yanında duracak.
Arap dünyasını da ilgilendiriyor
AKP, sahip olduğu savunulan İslamcı programı hâlâ ilan etmedi ve gelecekte de ilan edecek gibi görünmüyor. Türkiye’de yaşanan şu: Ülkenin, Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye’ye benzemeyen yüzü ortaya çıkarılıyor. Bütün zincirlere karşı gerçek bir demokratik darbe yapılıyor. Türkiye bugüne dek bu zincirlerin rehiniydi; ordu cumhuriyeti, özgürlükleri hapsettiği, başarısız Atatürkçü deneyimin rahminden çıkmış Adnan Menderes, Necmettin Erbakan ve başka birçok liderin işleri yoluna koymak için benimsediği hedeflere el koyduğu büyük bir tutuklama kampına çevirmişti. Bu liderlerin umutları askerlerin ve laiklerin inadına toslamıştı. Bu kişilerin amacı cumhuriyetin ilerlemesini, gelişmesini ve asıl rolünü oynamasını engellemekti. Cumhuriyetin uzun tarihi ve herkesçe bilinen şanının arka planında ordunun bu rolü oynaması mümkün olabiliyordu.
Bugün yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu, bütün bir ümmetin gerçek doğuşu anlamına geliyor. Bu ümmet egemenliğin ve öncülüğün dinamiklerine sahip olmasına rağmen, bir asırdır ülkeleri doğru düzgün yöneten veya yurtdışında temsil eden yöneticilerden yoksun durumda. Bu hedefler, AKP’nin modernleşme çabalarıyla gerçekleşebilir.(Katar gazetesi Vatan, 25 Eylül 2010)
Kaynak: Radikal