İsrail, son zamanlarda kötü reklama mâruz. 2008-2009’da, Gazze Şeridi’ne vahşi bir askeri saldırı düzenledi ve 400’den fazla Filistinli çocuğu öldürdü. Mayıs 2010’da, beceriksiz İsrail komandoları yardım filosu Mavi Marmara’daki barışçıl dokuz eylemciyi katletti. İsrail askerlerinin, gemideki dizüstü bilgisayarlar gibi şahsi eşyaları çalıp sattıklarının ortaya çıkması, İsrail için durumu daha da kötüleştirdi. Eski bir İsrail askeri Eden Abergil, gözleri bağlı ve umutsuz Filistinli mahkumların önünde poz verdiği fotoğraflarını geçen hafta facebook’ta yayınladı. Bazı fotoğraflarda,, mahkumlarla cinsel çağrışımları olacak şekilde alay ediyor. Fotoğraflar, “IDF-Hayatımın en güzel zamanları” başlığını verdiği bir albümdendi.

Abergil’in fotoğrafları, Gazze ve Mavi Marmara’daki vahşilik kadar iğrenç bulunmayabilirse de Abergil, bu davranışlarını şiddet dışı ve küçümseme amacı taşımayan fiiller olarak tanımladı; Gazze-Mavi Marmara-Abergil vakası birbirleriyle yakından bağlantılıdır. Evvela, Abergil’in fotoğraflarının şiddet dışı olduğu fikrini defetmeliyiz. Ebu Garip felâketinde olduğu gibi, güçsüz, kümelenmiş ve hapsedilmiş vücutlara cinsel ve cebri aşağılama söz konusudur ve mâkul herhangi bir ilkeye göre esaslı bir şiddet formudur. Muhtemelen hapiste olan veya hiç kimsenin Mandarin Oriental’le karıştırmayacağı hapishane yolundaki elleri ve gözleri bağlı Filistinlilere fiziki şiddet de uygulanmaktadır.

Daha önemlisi, bu son vakalar İsrail’in asırlık cürüm ve rezillik listesini uzatmakta ve bizâtihi Siyonist teşebbüsün azgınlığını ortaya koymaktadır. İsrail’in son üç aptalca hareketi hakkında kaydetmekte yarar var, İsrail’in suçları ve rezillikleri her geçen gün daha çok sayıda insanın dikkatini çekiyor. Böyle yaparak, Siyonizm’in kökenini yani etnik merkezciliğin kanuni olduğu İsrail fikrini daha fazla sayıda insan sorguluyor.
Bu metni, bu tür sorgulamalar yapan veya yapmaya hazırlanan insanlar için yazıyorum. İsrail eleştirinizi, İsrail’in muhakeme kusurlarıyla veya algılanan aşırılıklarıyla sınırlandırmamanızı tavsiye edeceğim; Siyonizm ideolojisi ve uygulamalarına meydan okumak daha verimli olacaktır. Dikbaşlı Yahudi devletinin yönelebileceği asil bir köken veya güzel bir fikir yoktur; böylesi özlemler, aldatıcı bir efsâne üreticiliği veya romantik nostaljidir. Siyonsitler her daim şu niyeti taşımışlardır: Filistin’i etnik temizlikten geçirmek. Yürüttükleri ve ürkütücü bir verimlilikle izlemeyi sürdürdükleri bir stratejidir bu.

Benzer şekilde, Siyonizm her daim ilahi iradenin verdiği salâhiyet fikrine ve Güney Afrika, Cezayir ve Kuzey Amerika’da yürütülen önceki yerleşim projelerini haklı kılmış medeniyetsel üstünlük fikrine dayalı kolonyalist bir hareket olmuştur. Siyonizm, dışlayıcı bakışı ve etnik merkezci vatandaşlık modeli sayesinde kendi başına bir şiddet müteahhitidir. İsrail’in bugün mâruz kaldığı kötü halkla ilişkiler, İsrail’in davranışlarının kötüleşmesinin değil artık değişmiş medya dinamiklerinin bir yansımasıdır.

2008-2009 Gazze saldırısı, Mavi Marmara’ya düzenlenen saldırı ve Abergil’in Facebook’taki fotoğrafları, kural dışı veya olağanüstü değildir. Liberal savunucuları, Siyonizm’in bir özgürlük hareketi olduğunu ne kadar gayretle iddia ederlerse etsinler, Filistinli Müslümanları ve Hıristiyanları insan-altı varlıklar olarak gören Siyonist ideolojinin değişmeyen sonuçları vardır. Siyonizm’in, belirli bazı haklara insanlardan yalnızca bir grubun erişme hakkı olması, diğer grubun bu haklardan dışlanması gibi talihsiz bir sonucu vardır. Bu önermenin savunulacak hiçbir tarafı yoktur.

O halde Amerikalıların (ırk ve dini ne olursa olsun diğer ulusların) Siyonizm’e karşı çıkması için dört neden mevcuttur:

Birincisi, Siyonizm edepsiz-adâpsız ve ahlaksızdır: Çünkü Siyonistler, toprağa ve kanuni haklara erişim hakkı iddia eder, yerli halkın erişim hakkını bertaraf eder, zalim ve arkaik bir aidiyet fikriyle hareket ederler. İsrail’in vatandaşlık kıstası, dini kimlik üzerine kuruludur. Sürücü belgenizin üzerinde din hanesi olduğunu ve devletin sizin kimliğinizi kendisiyle teşhis etmek istediği dinin kanunen marjinal olması yüzünden otoyollara, tarlalara, eğitime, mesleklere ve yurt dışı seyahate sınırlı erişiminiz olduğunu hayal edin. İşte bu, Filistin halkının günlük gerçeğidir.

İkincisi, Siyonizm ırkçıdır: Tüm Siyonistlerin ırkçı olduğunu söylemekle bir ve aynı şey değildir bu. Siyonist ve Siyonizm kategorileri arasında bir ayrım güdeceğim. Bununla birlikte, Siyonizm’in pratiği, ulusal toplumun imkanlarından kimlerin tam olarak faydalanabileceği hakkında ırkçı muhakemelere dayanır. Pek çok Siyonist, kendilerini sırf özgürlüğü ve Yahudi halkının güvenliğini destekleyenler olarak görürler. Kendilerini Siyonist olarak tanımlayan insanlara, destekledikleri ideolojiye yakından bakmalarını tavsiye edeceğim. Böylesi bir özgürlük ve güvenlik, ki her ikisi de efsânedir, Bantustanlara ve mülteci kamplarına hapsedilmiş bir halk pahası olmaktadır.

Üçüncüsü, Siyonizm, Amerika’nın jeopolitik çıkarlarına aykırı hareket etmektedir: Pek çok Amerikalı, İsrail eski başbakanı Ehud Olmert’in, George W. Bush bir konuşma yaparken onu kürsünden indirmekle övündüğünü veya daha yakın zamanlarda, şimdiki İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu’nun “Amerika kolayca hareket ettirilebileceğimiz bir şey” dediğini duymuştur. İsrail, Amerika’dan aldığı doğrudan yardım ve uysal başlılıklarından dolayı Mısır ve Ürdün’e verilen rüşvet paralarla Amerika’ya milyarlarca dolara mâl olmaktadır. İsrail, Amerika’nın Arap ve İslam dünyasına yönelik dış politikası hakkındaki üzüntünün de başlıca nedenidir. Bu hususa biraz tereddütle ele alıyorum çünkü ABD’nin tüm vatandaşlarının, Amerika’nın jeopolitik çıkarlarını kutlamak yerine onlara parolayı sormaları gerektiğine inanıyorum. Amerika’nın kökeninden ve yerleşimci kolonist bir ulus olarak mevcudiyetini sürdürüyor olmasından dolayı Siyonizm’in kurtuluş ve kefâret anlatısının Amerikalılar arasında yankılandığına da işaret etmek istiyorum. En nihayet, bizzat Amerika’nın sömürgeden kurtulması lazımdır ve devasa miktarlardaki paralar, İsrail’in yüzsüzce örnek teşkil ettiği emperyal projelerden çekilip vergi mükelleflerinin refahına harcanmalıdır.

Dördüncüsü, Siyonizm demokrasiyle bağdaşmaz: Sonuç itibariyle İsrail, gayri-demokratiktir ve dini kimliği vatandaşlık kıstası olarak kullandığı müddetçe de böyle kalacaktır. ABD’de İslam’ın demokrasiyle bağdaşmadığı sözlerini çok sık duyuyoruz ki tarihi olarak asılsızdır ve ABD’nin Arap dünyasının büyük bir kesimini yöneten diktatör ve plütokratlara verdiği askeri ve mâli yardımları atlamaktadır. Yeni-Muhafazakârlar ve merkezdeki yorumcular, İsrail’i İslam’ın aksine demokratik bir kazanım olarak anarlar fakat gerçekte İsrail, Batı Şeria ve Gazze’de en barbar zulmü icra etmekte ve İsrail’in Arap vatandaşlarına karşı ayrımcılık uygulamaktadır.

Yeni teknolojinin doğurduğu alternatif medya, İsrail’in onlarca yıldır aralıksız bir şekilde uygulamakta olduğu şiddete daha fazla sayıda insanın şahit olmasına imkan vermiştir. Bu bilgileri ve görüntüleri edinenler, İsrail’in aşırıya kaçtığına inanırken, bunun daha basit bir izahı vardır: İsrail, dışlayıcı ve tabiatı gereği şiddet yanlısı bir ideolojinin icaplarına göre hareket etmektedir.

Eden Abergil gibi terhis olmuş bir askerin küçük palavraları, Siyonist kolonizasyonun hissizliğini mükemmel bir şekilde sembolize etmek için kâfidir. Mavi Marmara’daki IDF cinayetleri hakkında İsrail hükümetinin söylediği yalanlara, cep telefonlarıyla çekilmiş dehşet verici görüntüler olmayacağı için on yıl önce göz yumulurdu. Gazze Şeridi’nin üzerinde patlayan ve yayılan beyaz fosfor görüntülerinin dolaşıma çıkmasını bugünlerde hiç kimse durduramaz; İsrailliler, fırlatmaya hazır füzelerin üzerine çocukların mesaj yazmasını görüntüleyecek kadar aptaldılar zaten.

Amerikalılar, akla yatkın ve ahlâken sağlam bir hüküm vermek için gerekli tüm delillere sahipler artık: Siyonizm, zulüm ve vahşilik üretmekte, bu zulmün ve vahşiliğin parasal kaynağını Amerikalılar kendi vergileriyle karşılamakta ve ya sessiz kalarak ya da rıza göstererek bunları meşrulaştırmaktadırlar. Sonuç olarak, Amerikalıların İsrail’e verdikleri desteğin düzeyini yeniden değerlendirmeleri gerektiğini savunmuyorum. Amerikalıların, Siyonizm’e büsbütün karşı çıkmaları gerektiğini savunuyorum. Belki bu yolla, ulusumuzun emperyal günahlarının kefâretini ödeyeceğimiz uzun ve zorlu yolculuğa çıkabiliriz.


Kaynak: Foreign Policy Journal

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın