Binyamin Netanyahu’nun başbakanlığa gelmesiyle İsrail’le ABD arasında bir kriz patlak vereceğine dair tahminler nihayet doğrulandı. ABD Başkanı Barack Obama, İsrail’in Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın ziyareti sırasında Doğu Kudüs’te 1600 yeni konut yapılacağını açıklamasıyla Washington’a yaşatılan aşağılanmayı kınamaktan geri durmadı. Obama, Netanyahu’nun kısmi özrünü kabul edip ‘olan oldu’ demek yerine keskin bir uyarı yayımladı; şimdi de Netanyahu’dan, ikili ilişkilere ve barış sürecine ‘bağlılığını’ gösterecek ‘somut adımlar’ talep ediyor.
Washington Netanyahu’ya iletildiği söylenen ültimatomun muhtevasını ve içerdiği koşulları açıklamadı. Ancak bu koşullar başbakanın sertlik yanlısı sağcı partilerle koalisyonuna zarar verebilir, kendi partisinden de eleştirileri tetikleyebilir. Başbakan karar anına gelip dayandı: İdeolojik inançları ve sağ ile yaptığı siyasi işbirliğiyle, Amerikan desteğine duyduğu ihtiyaç arasında bir tercih yapması gerekiyor.
Bu zor bir ikilem. Kongre ve Yahudi-Amerikan toplumundaki dostlarının Washington’ın ‘Yahudi halkının kutsal başkentine’ minnet borcu adına kendisini destekleyeceği umuduyla ABD yönetimiyle çatışma noktasına gelirse, İsrail’in İran’a karşı Amerikalılarla yürüttüğü güvenlik işbirliğini tehlikeye atabilir. Netanyahu İsrail’in hava kuvvetleri için yakıtın, yedek parçaların ve füzelere karşı uyarı sinyallerinin Amerika’dan geldiğini biliyor. İsrail’in, İran’ın tehdidine karşı koyacak başka müttefiki olmadığını da biliyor.
ABD şu ana dek Netanyahu üzerinde ağır baskı kurmaktan kaçındı, zira koalisyonunun çökmesine ve krize yol açmaktan korkuyordu. ABD’deki üst düzey yetkililer Batı Şeria’daki yerleşim inşaatlarının dondurulması için öne sürülen şartları ağırlaştırmanın İsrail toplumunda derin bir bölünmeye, İsrail ordusunda da isyana yol açabileceğine inanıyor. Kasımda Netanyahu hükümeti inşaatların geçici olarak durdurulmasını kabul etti, fakat ancak Doğu Kudüs’teki gelişmenin sürmesi şartıyla. Başbakan krizi yine kazasız belasız atlatabileceğini, Biden’dan İçişleri Bakanlığı’nın planını ‘talihsiz bir zamanda’ açıklamasından dolayı özür dilemesinin yeterli olacağını sandı. Ancak başbakan konutların inşa edilmeyeceği ya da hükümetinin Doğu Kudüs’ü geliştirme politikasını değiştireceği sözü vermedi.
Netahyahu’nun Obama yönetimindeki hasımları, İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ve yardımcısı Danny Ayalon’un diplomatik lügatından bir sayfa koparıp, ona ulusal onur üzerine bir ders vermek için şahane bir fırsat doğduğunu gördü. Biden hakarete uğradı ve ABD karşılığını veriyor. ABD Netanyahu’ya yönelik azarını bir dizi kanaldan iletti. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton telefonda iyice bir haşladı, Biden da telefon etti, İsrail’in Washington elçisi Dışişleri bakan yardımcısının makamına çağrıldı, Ortadoğu Dörtlüsü kınadı ve belki de en önemlisi, Clinton’ın CNN’de dile getirdiği bir brifing kapalı kapılar ardındaki azarları herkesin önünde tam bir fırçalama seviyesine taşıdı.
Bu azarlar, Türkiye’nin Kudüs elçisine İsrail Dışişleri Bakanlığı’nca reva görülen ‘alçak koltuk diplomasisi’ni andırıyordu. Medyaya Clinton’la Netanyahu arasındaki görüşmenin, ‘her zamanki gibi 10 dakika yerine’ 43 dakika sürdüğü ve başbakanın ağzından birkaç kelimeden fazlasının çıkmadığı bilgisi verildi. Bir Dışişleri sözcüsü görüşmeyi, akla dost ve müttefik bir ülke lideriyle yapılan istişareyi değil, öğrencisini cezalandıran bir öğretmeni getiren ifadelerle tarif etti. Öz, üsluptan daha az vahim değildi. Clinton ABD’nin ‘aşağılandığından’ ve ‘ilişkilerin zarar gördüğünden’ dem vurdu.
ABD’nin açıklamaları cuma akşamı, yani İsrail’in resmi karşılık veremeyeceği, böylece Beyaz Saray’ın medyanın baş köşelerini alabildiği Şabat’ta kamuoyuna sunuldu. Netanyahu ve yardımcılarının içgüdüsel tepkisiyse Washington’ı diplomatik bir tuzak kurmakla suçlayıABD’deki destekçilerine bel bağlamak oldu.
Bu hafta Netanyahu’nun önünde zor bir karar duruyor. Planladığı gibi, Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi’nin (AIPAC) konferansında konuşmak üzere Washington’ı ziyaret etmeyi seçebilir, ki bu İsrail yanlısı saygın lobi örgütünü zor durumda bırakacak ve Obama’yla çatışma seyrine sokacaktır. Kıdemli Amerikan yetkilileri, Washington’ın şartlarından en azından bazılarını kabul etmedikçe, muhtemelen Netanyahu’yla görüşmeyecektir. Fakat ziyareti iptal etmesi de başbakanın ilişkilerde kriz yaşandığını itiraf etmesi olarak yorumlanacaktır. (14 Mart 2010)
Kaynak: Radikal