Türk halkı, kendi ülkelerinin yanı sıra birçok ülkede de siyaset sahnesine bir süredir hâkim olan tartışmayı sonlandırdı: Türkler Başbakan Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve yeni siyasi yöntemin stratejik düşünürü Ahmet Davutoğlu’nun istediği anayasal değişikliklere yüksek sesli bir ‘evet’ dedi.
Erdoğan yaşananları ‘askeri darbeci zihniyetin uzaklaş-tırılması’ diye tanımladı. Bu ifade Türkiye’de insan hakları örgütlerinin çoğunluğunun tutumunda da karşılığını buluyor. Bu örgütler temel özgürlüklere iade-i itibar verilmesi için referanduma olumlu bakıyordu. Kenan Evren’in darbesi bu özgürlükleri kısıtlamış, 50’den fazla kişiyi idam etmiş ve binlercesini tutuklamıştı. Referandum diktatör Evren’in yargılanmasının yolunu açarken Başbakan anlamlı bir mesaj vererek 1960 Anayasası’nı savunmanın bedelini hayatıyla ödeyen eski Başbakan Adnan Menderes’in mezarına gitti.
Ülkedeki laik solcuların çoğunluğu da sonucu olumlu karşıladı. Bu nedenle, anayasa değişikliği bazılarının idida ettiği gibi laik ve İslamcı güçler arasında bir çekişme değildi.
Zira değişikliklerin özü, el konulan demokratik hakların ve insan haklarının geri getirilmesiyle ilgiliydi. Düzeltilmesi istenen maddelerin herhangi bir tarafın kimliğiyle hiçbir bağlantısı yoktu.
Değişiklikler Müslüman ve demokratik kimliğiyle Avrupa’da yerini arayan Türkiye’nin ‘demokratik yönte-mini’ korumayı amaçlarken, bu yöntem Arap bölgesindeki siyasal İslamcı güçlerin çoğunluğu arasında hâkim olan yöntemden uzak. Zira Erdoğan liderliğindeki AKP, hoşgörü, ötekini kabul, anayasaya ve demokratik oyunun kurallarına saygıya dayanan ve anlaşmaz-lıklarda askeri güce ve darbe zihniyetine değil, halka başvu-ran çağdaş laikliği tesis ediyor.
Gül ve Erdoğan,j Necmettin Erbakan’dan ayrılarak İslamcı kimlikli laik bir parti kurdu. Erdoğan, Türk darbecilerin Batı’yı AKP’nin İslamcı kimliği konusunda korkutmaya çalışanlara yanıt olarak, partisinin Avrupa’daki Hıristiyan Demokratlar’ın bir benzeri olduğunu belirtti. Bu zengin fikri deneyim Arap dünyasındaki siyasal İslamcı güçlerin kaybettiği ruhu geri getirebilir. (Ürdün gazetesi Düstur, 23 Eylül 2010)
Kaynak: Radikal