27 Aralık, Mehmet Akif Ersoy'un ölüm yıldönümü. İstiklal Marşımızın şairi1936'da bu dünyaya veda etmiş.
Bakın Taha Akyol, Akif'in vefatı ile ilgili ne yazıyor:
"Devlet bu vefatı işitmedi, görmedi; cenazesini millet kaldırdı."
Devam ediyor Taha Akyol:
"Büyük şair Abdülhak Hamid'e özel kanunla maaş bağlayan devlet, büyük şair Mehmet Âkif'e hak ettiği emekli maaşını bile bağlamamış, Âkif dostlarının bakımına muhtaç kalmıştı. Emekli maaşı bağlandığında artık ölüm döşeğindeydi.
Âkif, siyasete hiç karışmadığı halde bir 'muhalif' gibi peşine polis takılmış, sürekli siyasi hücumlara maruz kalmıştı.
"Arap, Arnavut" denilerek Türklükten tard edilmişti! "Gerici" denilerek aşağılanmıştı!
Bunu yapanlar, onun "İstiklal Marşı"nı yazabilmiş tek şair olduğunu akıllarına bile getirmiyordu."
Yürek kanatan işler değil mi?
Devletimizin kafası karışıyor zaman zaman demek ki...
İstiklal Marşı'nın şairine irtica takibatı yapabiliyor.
Ne garip, devlet olarak dışladığımıza millet sahip çıkıyor.
Bu da Türkiye'nin yıllardan beri ortadan kaldıramadığı açmazı.
Sandıktan çıkana "devlet adına" darbe yapılıyor, millet inanç alanında özgürlük sıkıntısı çekiyor.
Mehmet Akif, ölümünden sonra da en çok yaşayan, hala yaşayan insan diye tarif edilse yeri.
Onun Safahat'ı en çok okunan eserler arasında.
Onun şiirleri en çok ezberlenen şiirler arasında.
Ve onun şiirine yansıyan tahliller, değerlendirmeler, en çok atıf yapılan değerlendirmeler arasında...
Vefatının üstünden 71 yıl geçmiş. Şiirlerinin altındaki tarihe baktığınızda 80 – 90 -100 yıl fark görürsünüz.
Ama şiirlerini bugün yaşanan bir sancının çığlığı gibi okursunuz.
Alın işte, Türkiye, ırk eksenli bir sancı ile karşı karşıya...
Devletin bakışı on yıllar içinde yanlış geliyor, milletin bünyesinde sancılar oluşuyor.
Akif bu sancıyı, Osmanlı'nın son gönlerinde yüreğinin taa derinliklerinde yaşamış.
Kendisi Arnavud asıllı. Ama Arnavutluk'ta başlayan, Osmanlı'ya karşı isyana isyan ediyor.
Arnavud'u uyarıyor, Türk'ü uyarıyor, Arabı, Acem'i uyarıyor.
"Arnavutluk ne demek? var mı şeriatta yeri?
Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri.
Arabın Türk'e Laz'ın Çerkez'e yahud Kürd'e
Acemin Çinliye rüçhanı mı varmış! Nerde?
Müslümanlıkta anasır mı olurmuş? Ne gezer!
Fikr-i kavmiyyeti tel'in ediyor Peygamber.
En büyük düşmanıdır ruh-u Nebi tefrikanın
Adı batsın onu İslam'a sokan kaltabanın!"
Bugün yaşasa, Irak'ta Sünni'yi, Şii'yi, Kürdü, Arab'ı Türkmen'i uyaracak. Türkiye'de seni beni, devleti uyaracak. İslam coğrafyasını dolaşacak, tek tek her devleti uyaracak.
Akif bir Müslüman yürek.
Toplumun her sancısı onun yüreğinde ma'kes buluyor.
"Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım,
Elemim bir yüreğin karı değil paylaşalım."
Bugün de bu mısraları dillendirip, Türkiye'yi,, Filistin'i, Irak'ı, Afganistan'ı, Pakistan'ı, Cezayir'i ya da Mısır'ı konuşabiliyorsunuz.
"Gitme ey yolcu beraber oturup ağlaşalım!"
Belki, aradan 70-80 yıl sonra bile böyle bir mısrayı dillendirecek durumda olmamıza ağlamamız lazım.
Bakın şu da Akif'in mısraları arasında yer almış vaktiyle:
"Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kaşaneler gördüm.
Dolaştım mülkü İslam'ı bütün viraneler gördüm."
Bakın bugünkü manzaraya, Akif gibi yanmaz mısınız?
Türkiye ki, İslam dünyasının en gelişmiş ülkelerinden biri... Bugünkü gazetelerde Türkiye İstatistik Kurumu'nun bir açıklaması yer alıyor: Türkiye'de açlık sınırının altında 539 bin, yoksulluk sınırının altında 12 milyon 900 bin insan olduğu bildiriliyor. Bu son birkaç yıl içinde azalmış hali... Açlık sınırının altındaki dört kişilik aileye ayda sadece 205 lira gelir giriyor, yoksulluk sınırının altındaki aileye ise 549 lira...
Bangladeş'e gitseniz perişanlık yüreğinizi kavurur. Afrika'da insanlığınızdan ve Müslümanlığınızdan utanırsınız.
Bir Akif olsa da, hepimizin yakasından tutsa, silkelese bizi dersiniz, gördüğünüz manzaralar karşısında...
Akif bir Müslüman vicdanı gibi sarsar çünkü.
Oysa herkesin içinde bir Akif yaşamalı. Bir noktada onu anmak, bir vicdan muhasebesi gibi oluyor bizler için. O sesleniyor:
"Ey dipdiri meyyit, iki el bir baş içindir.
Davransana şimdi el de senin baş da senindir"
O sesleniyor:
Ağlamak fayda verseydi babam kalkardı!
O sesleniyor:
"Bir zamanlar biz de millet hem nasıl milletmişiz
Gelmişiz dünyaya insanlık nedir öğretmişiz!"
Son söz şu: Yıl 2007. Akif'ten 71 yıl sonra. Akif'i yeniden yeniden dinleme zamanı...