AIPAC’ın gelecek ay Washington’da düzenleyeceği konferans dikkatleri ve daha önce görülmemiş bir direnişi üzerine çekti. AIPAC yıllardır ABD’yi İran’la savaşa sürüklemek için çalışıyor. Kısa bir süre sonra Kongre ve başkandan, savaş eşiği olarak “nükleer silah kapasitesini” tanımlamalarını isteyecek- ki saldırı talebinde bulunmak için.

İran ABD’ye karşı askeri bir tehdit olmadığından dolayı pek çok Amerikalı bu mâliyetli ve potansiyel olarak yıkıcı politikaların nerede tasarlandığını merak ediyorlar. Bir süre önce gizliliği kaldırılan FBI belgeleri, İsrail hükümeti yetkililerinin lobiyi kullanarak politika ve halkla ilişkiler faaliyetlerini nasıl yürüttüğünü ifşa etmişti. AIPAC’ın İsrail dışişleri bakanlığı ve Mossad şefiyle yaptığı İlk eşgüdüm toplantıları hakkında yapılan karşı casusluk soruşturmaları AIPAC’ın İsrail hükümetinin politikalarını  nasıl yerelleştirdiğini ve Amerika’da nasıl pazarladığını anlayacak faydalı bir çerçeveyi vakitlice sunmaktadır.

AIPAC “1950’lerde İsrail yanlısı küçük bir halkla ilişkiler butiği” olarak yola çıktığını söylese de aslı 16 Ekim 1948’e gider. AIPAC’ın kurucusu Isaiah L.Kenen ve diğer dört kişi BM’deki İsrail misyonu çatısı altındaki İsrail Bilgi Ofisini bu tarihte kurmuşlardı. Bu ofis daha sonra İsrail dışişleri bakanlığına taşındı. İsrail Bilgi Ofisi (İBO) New York, Washington ve Los Angeles’ta şubeler açtı ve bu şubeler, İsrailli liderlerin Amerikalı örgütlerin ve destekçilerinin güç ve mâli desteğini alarak halkla ilişkiler faaliyetleri üzerinden lobi çalışmalarını nasıl teşvik edeceklerinin görüleceği bir sınama ortamı oldu. FBI, İBO kurucusu Kenen’in 1937’de Plain Dealer gazetesinde çalışırken Komünist Parti üyesi olduğunu kızgın bir şekilde kaydetmesine rağmen hakkında hiçbir zaman adli tahkikat açılmadı. Kenen casusluk, karşı casusluk ve güvenlik soruşturması hedefindeki pek çok Amerikalı ve yabancıyla (mesela süper lobici Abraham Fienberg, İsrailli diplomatlar ve bir dizi Mossad yetkilisi) etkileşim halinde olduğundan dolayı gizliliği kaldırılan yüzlerce sayfalık FBI belgelerinde Kenen’in hareket ve davranışlarına çapraz atıflar yapılıyor.

Isaiah Kenen, Plain Dealer’dan ayrıldıktan sonra BM’deki İsrail heyetinin halkla ilişkiler müdürü olarak çalıştı ve tecrübeli bir halkla ilişkiler adamı oldu. Kenen’in halkla ilişkiler yeteneği ve ilişkiler ağı sayesinde İBO, İsrail propagandasını doğrudan Amerikan medyasına zerkedebildi. 9 Mayıs 1949’da New York’taki İsrail Konsolosluğunda düzenlenen İBO Halkla İlişkiler Kurulu toplantısı, Amerikan medyasına yönelik inisiyatifleri İsrail ekonomisine destek amaçlı olarak sundu. New York İBO şubesi “BM’e, Yahudi örgütlere ve New York basınına”, Washington şubesi ise “diğer büyükelçilikler, Kongre, basın kuruluşları ve Ulusal Basın Klübüne” odaklanmıştı.

İsrail konsolosu Reuven Dafni, Kenen’le ve başka isimlerle 18 Temmuz 1949’da yaptığı toplantıda Dışişleri Bakanı Moşe Şaret’in Mossad kurucusu Reuven Shioah ve İsrail’in Washington büyükelçisi Eliyahu Elath’la eşgüdüm halinde halkla ilişkilerde izlenecek strateji üzerinde çalıştıklarını, her şeyin çözüldüğünü geriye bir tek mâli kaynağın bulunmasının kaldığını söyledi. Kenen, New Yok’taki İBO’nin yola düşmeye hazır olduğunu bildirdi. FBI’nın izahına göre bir tür Mossad istasyonu gibi iş görüyordu. New York İBO, İsrail’den gelen telgrafları almakla sorumluydu. “Çalışanlardan biri günün büyük bir çoğunluğunu telgrafları çözmek ve kağıda aktarmakla geçiriyordu.” İBO şubeleri, güvenli iletişim kanalları kurmuşlardı. Dafni “Kenen’in ofisi ve Washington İBO’i gizli mesajların tercüme edilmesi için bir şifreyi çözdü” diye bildiriyordu.

Kenen İsrail dışişleri bakanlığının ABD’de İsrail politikalarına uygun inisiyatif ve halkla ilişkiler çalışmalarını en etkin nasıl yürüteceği hakkında 1949’da gizli bir strateji raporu hazırladı. “Kenen Raporu” New York İBO’inin İsrail yönetiminden gelen bilgileri nasıl haber bültenine çevirdiğini izah etmekteydi. New York İBO “belgeleri” “kamuoyu” için Amerikan haber ağlarına dağıtmaktadır diye kaydediyor FBI. Kenen 1949’da “Anglo-Yahudi basın kuruluşlarına, Yahudi örgütlere ve bireylere gönderilmek üzere haftalık haber servisi” uygulamasını başlattı.  FBI, Kenen’in stratejisini “İsrail lobisine bağlı medyanın tercihe şâyan haberlere ücret ödemesi üzerine kuruluydu” diye kaydediyor. Rapor, Yahudi kuruluşlarının ve Amerika Siyonist Konseyi temsilcilerinin sık sık konferanslar düzenlediklerini, halkla ilişkiler politikaları ve teknikleri hakkında tartıştıklarını ifade ediyor. New York’taki 104 Yahudi kuruluşunun haber bültenlerini aldıklarını, editöryal tavsiye, özel haber malzemeleri ve fotoğraf için aradıklarını ve geniş çaplı satın alım ve dağıtım yaparak en önemli yayınların ortaya konulmasına yardım ettiklerini de belirtiyor. Kenen, bir süre sonra Washington’a taşınacağını ima ederken İBO’lerinin ana işlevini tanımlıyor: “İstihbarat toplar, başka ülkelerin büyükelçiliklerindeki basın ateşeleriyle, ulusal siyasi partilerin ünlü simalarıyla, Kongre ve Beyaz Saray yetkilileriyle toplantılar düzenler…Washington şahsi temaslar kentidir. Washington ofisi, hükümet için bir iyi niyet ve istihbarat karakoludur. Bilgi üretim ve dağıtımı anlamında bir bilgi ofisi değildir.”

Bugünün AIPAC’ı gibi İBO de İsrail’in askeri gâyelerine karşı son derece özenliydi. İBO, ABD’nin Arap ülkelerine yaptığı silah satışlarını etkin bir şekilde nasıl ezileceğinin yolunu Ocak 1950 tarihinde belirlemişti. İBO Basın İlişkileri Kurulu koordinatörü Moşe Keren “Mısır’ın silah alımlarından kaynaklanan ciddi durumu Yahudi örgütleriyle görüştü”; Ortadoğu’daki güç dengesinin bu hamleyle büsbütün değiştiğine ve önde gelen basın kuruluşlarıyla temasa geçmenin faydalı olacağına kanaat getirilmişti. Kenen, İsrail dışişleri bakanlığı ve Mossad’la mutabıktı ancak onun taktiği farklıydı. Kenen daha dolaylı bir yaklaşımın üstün yanlarını ortaya koymuş, eylemi BM Güvenlik Konseyi’nde başlatmayı yahut Amerika’nın silah satış politikasını İBO’ne doğru izi sürülemeyecek şekilde ters çevirecek bomba gibi bir haberin basına sızdırılmasını önerdi. Kenen, ABD’nin silah satışı üzerinden Ortadoğu’da dost satın almak gibi bir Soğuk Savaş amacıyla doğrudan kavgalı olmanın tehlikeli olabileceğini düşünmüştü. Ona göre “silahlanma, Doğu-Batı karmaşasının bir parçası olduğundan dolayı gazetelerin desteğini almak zor olacaktır.” FBI raporu Kenen’in bu bilgi takasını “ABD Dışişleri Bakanlığı politikalarının İsrailliler tarafından değiştirme çabalarının” örneği olarak açık açık sınıflandırmış. Sonra bunu sıkı bir önlem takip edecektir.

1938’de hazırlanan Yabancı Temsilcilerin Tescili Yasası (YTTY) Kenen ve diğer tüm İBO elemanlarının İsrail’den aldıkları mâli kaynakları ve propaganda programlarını açıklamalarını zorunlu kıldı. YTTY, haber bültenlerinin, broşürlerin ve hatta başyazıların bile İsrail yönetiminden mi yoksa temsilci tarafından mı hazırlandığının açıkça belirtilmesini istedi. İBO bu gözetimden kaçmayı diledi. Adalet bakanlığı İBO’nin eksik bilgi verdiğini, California’daki büyük bir İBO varlığını bile bildirmediğini 1948’den itibaren sürekli kaydetti.  FBI, İBO’lerinin üzerinde yasanın gerektirdiği pul olmayan gizli propaganda malzemelerinden çok sayıda örneği Adalet bakanlığına gönderdi. Baskı altında kalan Kenen, YTTY ızgarasından çıkıp Washington’a gitme vaktinin geldiğine karar verdi.

Kenen 1951’de İBO’den ayrılmayı tastamam İsrail destekli, Amerikan vatandaşı temelli lobiciliğe başlama karşılığında resmen müzakere etti. Otobiyografisine göre ana saik, yardımlara yönelik yasalar için daha etkili bir şekilde bastırmaktı. “İsrailliler gerekli yasaların çıkması için lobici aramaya başladılar….Capitol Hill’de lobi çalışması yapmak üzere İsrail heyetinden 6 aylığına ayrılsam mı? Başka sorular da vardı. İsrail yönetiminin temsilcisi olarak tescilimi yaptırmaya devam etmeli miyim? Bir büyükelçiliğin lobi yapması uygun mudur? Büyükelçilikler/elçiler dışişleri bakanlığıyla, Amerikalı seçmenler Kongre üyeleriyle görüşürlerdi.” Kenen, Şubat 1951’de Amerikan lobicisi olarak kaydolduktan sonra Adalet Bakanlığı’ndaki YTTY bürosuyla görüşerek isminin yabancı ülke temsilcisi listesinden kaldırılmasını istedi.

Kenen, Adalet Bakanlığı’nın İsrail temsilcisi olarak kayıtlı olmayı sürdürmesi emrini görmezlikten geldi. İsrail yönetiminin mali destek sağladığı Kudüs’teki Jewish Agency, Kenen’in yayınladığı Near East Report adlı bültene 1950’ler boyunca para göndermek sûretiyle Kenen’e gizlice ödeme yaptı.  Near East Report, FBI Washington Saha Bürosunun tanımlamasına göre “şiddetli Arap karşıtı, İsrail ve Siyonist yanlısı ve bariz propaganda doğasına sahip bir yayındı.”  AIPAC, Kenen liderliğinde Washington’da, New York’ta ve California’da bürolar açtı, İsrail dışişleri bakanlığının birçok işlevini üstlendi öyle ki İBO’leri artık lüzumsuz hale gelip en nihayet kapatıldı. Kenen ve İsrail lobisine bağlı örgütler, kara para aklama ifşaatları, casusluk soruşturmaları ve yabancı ülke temsilcisi olarak tescil yaptırma yönünde Adalet Bakanlığı emirleri gibi tehditlerle her ne zaman karşılaştıysalar operasyonlarına devam etmek için yeni kurumsal kabuklara bürünerek yeniden teşkilatlanma taktiğini benimsediler.

AIPAC, öncülüğünü Kenen’in yaptığı dolaylı halkla ilişkiler taktiklerinin pek çoğunu daha az ustalık sergileyerek de olsa kullanmaya devam ediyor. İran’ı ABD’ye karşı topyekûn savaşa girişmiş olarak resmetmek amacıyla gizli bir istihbarat belgesini 2004’te Washington Post’a sızdırma girişimi geri tepti ve AIPAC elemanlarına karşı casusluk soruşturması açıldı ve utanç verici bir iftira davası şu an Washington Temyiz Mahkemesinde. Eski bir AIPAC halkla ilişkiler müdürünün düşünce kuruluşlarında çalışan ve İsrail lobisine yüksek sesle eleştiri yöneltenleri gizlice işten kovdurma girişimi de bu tezgâh internete düştüğünden dolayı boşa çıktı. Bugün, AIPAC’ın merkez medyadaki savaş tamtamlarının yankıları da gitgide engellerle karşılaşıyor zira kirli çamaşırlar hemen internete dökülüyor ve anında gülünç duruma düşüyorlar. Bilgi Edinme Yasası, belgeleri kamuoyuna sunmaya devam ediyor ve –tıpkı nüvesi İBO gibi – AIPAC’ın meşru bir yardım kuruluşu olarak değil de İsrail dışişleri bakanlığının ve Mossad’ın bir kolu gibi nasıl çalıştığını ifşa ediyor.

Amerikan karşı casusluk ve emniyet yetkilileri denediler ama Soğuk Savaş sırasında AIPAC’ın gizli yabancı temsilciliğine çekidüzen verme ve gereğince mukabelede bulunma konusunda başarılı olamadılar. Bugün lobinin İsrail çıkarlarını izlemesi, tüm bir Ortadoğu’yu savaşa sokmakla ve çok hassas bir durumdaki küresel ekonomik toparlanmayı yerle bir etmekle tehdit ediyor. Şimon Peres ve Benjamin Netanyahu’nun AIPAC’ın çalıştırma kolunu çevirip bir seçim yılında kendilerini Amerikan politikasına vinçle indirmelerinden de anlaşılacağı üzere AIPAC’ın İsrail yönetiminin emri altında olduğu izahtan varestedir.  Geriye kalan sadece yeteli sayıda ilgili ve endişeli Amerikalıların bu yabancı şefler Amerika’yı İsrail adına feci bir savaşa sürüklemezden evvel AIPAC’a karşı koymak üzere oturdukları yerden kızgın bir şekilde ayağa kalkıp kalkmayacaklarıdır.

Kaynak: Antiwar

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı