Afrika kıtası, Pekin'in gelişen pazarlara ve hammaddeye yönelik arzusu geliştiğinden Washington ve Pekin arasında hızlıca temsili bir savaş alanına dönüştü. Temmuz 2008'de ABD Savunma Bakan Yardımcısı Eric Edelman, Senato Dış İlişkiler Komitesi'ne, "Çin'in Afrika ve Latin Amerika'da nüfuz ve bağlantılar için tam saha baskısı, gelecekte ABD için sismik etkiye sahip olabilir" dedi. Çin'in Afrika'da gelişen etkisi şimdi açık bir şekilde Pentagon'un radar ekranındadır. Ekim 2007'de ABD, yeni bir muharebe komutanlığının kurulacağını ilan ederek kıtaya ilgisini teyit etti: savunma çevrelerinde kısaltılmış adı AFRİCOM olan Afrika Komutanlığı. Washington'un karar vericileri bu komutanlığın gerekçesinin Pekin'in tavırları olduğunu inkar ederken AFRİCOM sanki Çin'in Afrika'daki güç ve nüfuzunu sınırlamayı hedefleyen yeni bir kuşatma stratejisinin başlangıcını işaret ediyor. Ekim 2007'den beri AFRİCOM, ABD Avrupa Komutanlığı'nın nezaretindeydi fakat 1 Ekim'de AFRİCOM, resmi olarak Savunma Bakanlığı'nın bağlı 10. muharebe komutanlığı oldu.
Çin, kıtaya hem ekonomik hem de politik olarak fazlasıyla dâhil olduğundan ABD karar vericileri için bir dizi problemin nedeni olabilir. Pekin'e sadık ülkeler ABD'ye yeni sınırlamalar getirirlerse, askeri açıdan bu durum ABD kontra-terör operasyonlarını önemli ölçüde karmaşıklaştıracaktır. Ek olarak Çin'in düşman devletlere ve devlet dışı aktörlere küçük ve hafif saldırı silahları sağlaması sadece dünyayı daha tehlikeli bir yer haline getirecektir. Politik olarak bu, Çin'e BM Güvenlik Konseyi gibi kurumlarda özellikle de Konsey'in kalıcı olmayan üyeleri arasında nüfuzunun artması olarak geri dönebilir. Nihayetinde kıtanın önemli kaynakları üzerindeki ABD ve Çin ekonomik rekabeti kesin bir biçimde Çin'e avantaj sağlayabilir.
Son on yılda Çin, Afrika kıtasında sürekli artan bir şekilde diplomatik, askeri ve ekonomik katılımlara sahiptir. Son yıllarda Çin-Afrika ticaretindeki keskin büyüme bu eğilimin en açık delilidir. Dış İlişkiler Konsey'inden Stephanie Hanson'un Haziran 2008'de haber verdiği üzere, "2002'den 2003'e Çin ile Afrika arasındaki ticaret, ikiye katlanarak 18.5 milyar dolara çıktı ve 2007 yılı ile birlikte ticaret hacmi 73 milyar dolara yükseldi." 2005'te Le Monde Diplomatique'den Jean-Christophe Servant, Çin ve Afrika devletleri arasındaki ticaretin 1990'lı yıllarda %700 arttığını bildirdi. Afrika, Çin'in devasa ekonomik büyümesini sürdürmek için ihtiyaç duyduğu ham madde ve yeni pazarlara sahiptir. Çin'in Afrika'daki ekonomik çıkarları, onun büyük enerji isteğinin çok ötesindedir. Gerçekten de Çin, Afrika'nın bütün sektörlerine dahil oldu. Temmuz 2008 de Tom Burgis, Financial Times'ta "Çin, kıtadaki kazanımlarının çok ötesine geçecek çapta Afrika'ya girmeye hazırlanıyor" şeklinde haber yaptı. Burgis'e göre Çinli bankerler ve Afrika'nın en büyük bankaları; petrol ve gaz, telekom, ham maden, ve güç sektörlerinin de bulundu bir dizi sektöre yatırıyorlar. Çin'in Afrika kıtasındaki dengeleyici hareketi fark edildi. Gerçekten de Pekin'in bazı komşularında, Afrika'nın kendisine yeni bir ilgi uyandı. 2008'de Hany Besada, International Herald Tribune'de hem Japonya hem de Hindistan'ın Afrika'daki yeni yatırımlarının bir listesini verdi. Besada, Hindistan'a gelince "bu çabalar, Yeni Delhi'nin sadece kaynak zengini kıta ile bağlantısını derinleştirmeye ve ilgisini arttırmaya yönelik değil en önemlisi Çin'i yakalamaya yönelik arzusunu yansıtıyor" diye açıkladı. Asya'daki bölgesel denge gelişirken Japonya ve Hindistan mümkün olduğu sürece Çin'in büyümesini engellemek için barışçıl çabalar yürüteceklerdir.
Uzun zamandan beridir süren Tayvan sorunu, Çin'in Afrika'ya ilgisini anlamak için özellikle önemlidir. Tayvan'ın diplomatik olarak tanınması Pekin liderliği için son derece hassas bir mesele olarak kalmaya devam ediyor. Bugün, sadece 23 ülke Taipei ile resmi diplomatik ilişkilerini sürdürmektedirler. Bu ülkelerden dördü Afrika'dadır: Burkina Faso, Gambiya, Sao Tome Demokratik Cumhuriyeti ve Swazilan. 1994'ten beridir dokuz Afrika ülkesi desteklerini Taipei 'den çekip Pekin'e verdiler. Aralarında Ocak 2008'de tavrını değiştiren Malavi'nin bulunduğu bu ülkelerden dördü son beş yılda tavırlarını değiştirdiler. Donanma Savaş Kolej'inde profesör olan Cynthia Watson, 2005 yılında Çin'in Batı Yarıküre'ye artan dahlini tahlil eden bir makalede Çin'in Latin Amerika ile artan bağının iki önemli etkeninin olduğunu belirtti: kaynaklar ve Tayvan'ın tanınması. Bu tespit sanki Çin'in Afrika'ya ilgisini açıklamak için de doğru gibi görünüyor.
Fakat Çin'in Afrika'ya dahli ekonomik ve politik olmaktan daha fazladır. Washington'un en çok endişelendiği nokta Pekin'in Afrika devletlerine yaptığı silah özelliklede küçük ve hafif silah satışlarıdır. Kongre Araştırma Servisi'nin geçen sene belirttiği gibi, "Çin böylesi satışları, uluslar arası bir güç olarak konumunu geliştirmenin bir aracı olarak görüyor. Çin'in Afrika kıtasındaki iktidarsız devletlere ve çatışma bölgelerine küçük hafif silahları götürmesi, doğrudan ABD çıkarlarını ilgilendirmektedir. Heritage Foundation'dan Peter Brookes'ın 2006 yılında belirttiği gibi "Pekin'in Sahra-altı Afrika'nın güvenlik meselelerine dahli; barışı koruma operasyonlarını, değişim programlarını ve askeri konuşlandırmaları içermektedir." Çin; Sudan, Zimbabwe ve Nijerya gibi ülkelerle yakın askeri ilişkiler kurdu.
Fakat geçen yıl AFRİCOM'un kurulmasıyla başkan Bush, Afrika'da rol oynamada ve Çin'in nüfuzuyla yüzleşmede önemli bir adım attı. Yeni komutanlık, askeri oldu kadar diplomatik bir organizasyondur. AFRİCOM'un benzersiz örgütlenme yapısı, diğer hükümet kuruluşlarından elemanların yanı sıra Dışişleri, Hazine, Ticaret ve ABD Uluslar arası Gelişim Ajansı'ndan elemanlara sahip olduğundan ABD ulusal güvenlik kurumunun geniş olanaklarını kullanıyor. AFRİCOM'un en önemli misyonu, Afrika'nın 53 ülkesinin ordularıyla ilişkileri koordine etmektir. Çalışmalar, askeri tatbikatları, bilgi paylaşımını, profesyonel askeri eğitim programlarını, kamu diplomasisini ve hayır projelerini içermektedir. AFRİCOM dost devletlerle birlikte silah, uyuşturucu ve kaçakçılığını engelleyecek ve deniz güvenliğini geliştirecektir.
AFRICOM'un komutanı Kara Kuvvetleri'nden General William "Kip" Ward'ı iki yardımcı desteklemektedir: askeri operasyonlar için yardımcı olarak hizmet eden Koramiral Robert T. Moeller ve sivil-askeri aktiviteler için yardımcı olarak hizmet eden büyükelçi Mary Carlin Yates. George F. Kennan'ın orijinal kuşatma konsepti gibi Washington'un yeni stratejisi askeri güçten daha fazlasının üstüne oturmaktadır. Yeni komutanlığın sivil ve askeri liderlikleri entegre etmesi bu önemli noktanın altını çiziyor. AFRİCOM'un görevi askeri olduğu kadar diplomatiktir. Bütün çalışanları hazır olduğunda AFRİCOM, kabaca yarısının sivil olduğu 1,300 kişilik bir personele sahip olacaktır. Haziran 2008'den itibaren şu an Almanya'nın Stuttgart-Moehringen bölgesindeki Kelley Barracks karargahından yönetilen AFRİCOM'a yaklaşık 600 personel atandı. AFRİCOM'un coğrafi sorumluluk alanı, Afrika kıtasını, Yeşil Burun Adaları, Ekvator Ginesi, Sao Tome ve Principe, Komor Adaları, Madagaskar, Mauritius and Şeysel adalarını içermektedir. AFRİCOM'un sorumluluk alanı bir zamanlar ABD Avrupa Komutanlığı ve bir oranda da ABD Merkez Komutanlığı tarafından üstlenilmişti. Savunma ödenekleri bağlamında AFRİCOM'a 2008 mali yılında 75.5 milyon dolarlık bütçe ayrıldı. Savunma Bakanlığı resmi olarak kendisine bağladığı komutanlık için 2009 mali yılı için yaklaşık 400 milyon dolarlık ödenek istedi. Eylül 2008'de Temsilciler Meclisi'ndeki onaylayıcılar 2009 yılında AFRİCOM için 266 milyon dolarlık ödeneği onayladılar.
Ağustos 2008'de ABD Denizci Birlikleri'nden Tümgeneral Anthony Jackson ve Burkina Faso'dan Tuğgeneral Ali, her iki ülkenin lojistik destek değişimini mümkün kılacak gelecekteki askeri işbirliği ile ilgili yeni ikili bir anlaşma imzaladı. Temmuz 2008'de AFRİCOM ve Malili personeller, ikili karşılık verme kapasitelerini geliştirmek için 19 günlük tıbbi bir tatbikata katıldılar. AFRİCOM bütün personeline sahip olduğunda yeni komutanlığın, dost devletlerle işbirliği geliştirme yeteneği artacaktır.
Bush yönetimi, AFRİCOM gibi bir kurumla ABD'nin Çin'i çevrelemesi için yumuşak ve sert gücünü kullanmasını mümkün kılarak halefi için yeni bir çevreleme stratejisinin zeminini hazırladı. Gelecek olan yönetim, Çin'in yükselişi ve onun Afrika'da hızlıca yayılan nüfuzu ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Foreign Affairs'in Kasım/Aralık sayılarında yazan John MacCain, Çin'in yükselişini gelecek başkan için "ana meydan okuma" olarak tanımladı ve Çin'in Afrika devletleri Sudan ve Zimbabwe ile gelişen ekonomik ve diplomatik ilişkilerine karşı uyarıda bulundu. Gelecek yıllarda Washington'un yeni çevreleme stratejisi, Çin'in dengeleme çabaları Afrika'da ABD çıkarlarıyla çatıştıkça olgunlaşacak gibi görünüyor.
Thomas M. Skypek, Washington merkezli bir savunma analistidir.
NOT: Bu makaleyi İngilizce aslından Türkçeye çeviren: Ali Karakuş