ABD Uluslararası Boru Hattı Anlaşmasını Engelliyor
Fars bölgesi ile Hint alt kıtası arasındaki ilişkilerin tarihi 2000 yıldan daha uzundur. 200 yıl öncesine kadar Farsça Hindistan'da edebiyat ve devlet diliydi. Pakistan'ın Hindistan'dan ayrılmasından sonra İran bu iki yeni devletle olan ilişkileriyle ilgili bir ikilemle karşılaştı. Şah döneminde Hindistan'la ekonomik ilişkiler göz ardı edilmemesine rağmen İran, Pakistan'la yakın ilişkileri tercih etti. Sovyetler Birliği'nin çökmesinin ve Pakistan'ın Afganistan'daki radikalleri desteklemesinin ardından İran, Hindistan'ı Asya'da yeni bir partner olarak buldu. Hindistan, enerji ve ticaret, altyapı gelişimi ve askeri bağlar konusunda İran ile yavaş fakat gittikçe kapsamlı hale gelen bir ilişki geliştirdi. İran, Hindistan'ı; gelişmiş, demokratik ve işbirliği için politik olarak verimli bir ülke olarak görüyor. Örneğin, ABD'deki 2,000 öğrenci ile kıyaslandığında 8,000 İranlı öğrenci Hindistan'da okumaktadır.
Hindistan için büyük bir pazar olan İran dünyanın en büyük ikinci petrol ve gaz rezervlerine sahiptir ve Hindistan'ın Orta Asya ve Afganistan'a ulaşması için önemli bir giriş rotası işlevini icra etmektedir. Sözkonusu mesele şudur: Hindistan, Orta Asya'ya ulaşmak için yeni rotalar arıyor. Bu rotalardan biri Hindistan'ı Pers Körfezi, İran ve Hazar Denizi yoluyla Rusya ve bütün eski Sovyetler Birliği hâkimiyet alanına bağlayan Kuzey-Güney Koridoru'dur. İran'ın düşünceleri; ticareti desteklemek, güvenli sınırlara sahip olmak ve Amerikan yandaşları tarafından "çevrelenmekten" kurtulmaktır. Aynı zamanda İran, Hint Okyanusu'nda ABD'nin hegamonik varlığına ve askerlerine de muhalefet ediyor. Hindistan diğer ikili ilişkilerde ABD'den imtiyaz kapmak için İran kartını oynamaktan çekinmiyor. Dolayısıyla boru hattı doğal gaz taşımasının ötesinde çok daha büyük bir önemi ifade etmektedir.
Önerinin Kapsamı
İran-Pakistan-Hindistan (IPI) boru hattı
Proje, gaz ücretleri üzerinde üç yılda bir gözden geçirmeyi gerektiren İran'ın hazırladığı son taslak anlaşmanın Yeni Delhi ve İslamabad tarafından reddedildiği haberleri üzerine önemli bir sarsıntı geçirdi. Üçlü anlaşmada yeni bir gecikmeye neden olan ücretlendirme tartışması; yeni bir görüşmeler raundu ile ya çözülecek ya da IPI boru hattının kaderini soru işaretlerine bırakıp uzlaşılmaz bir farklılığa dönüşecektir. Ağustos 2007'deki çekilmesinden önce İran'ın petrol bakanı olan Kazım Veziri Hamaneh IPI boru hattı için yedinci görüşmeler raundunun 29 Temmuz 2007'de Tahran'da yapılacağını duyurmuştu. Bu toplantı yapılmadı. Dahası eski İran petrol bakan vekili Hadi Necat Hüseyniyan bu anlaşmanın Hindistan'a büyük bir indirim verdiğini ve Türkiye'ye verilen gaz fiyatının %30 altında gaz sağladığını söyleyerek projeyi sorguladı. Reformcu kanattan bir diğer İranlı politikacı olan Ekber Muhteşhemipur İran'ın soğuk bölgeleri gaz sıkıntısı çekerken gaz ihraç etmenin hikmetini sorguladı. IPI sorunu İran dışişleri bakanlığına devredildi ve son 1,5 yılda İran'ın görüşmelere katılan ekibi üç defa değiştirildi.
İlginç bir şekilde Asya Gelişim Bankası anlaşmanın uygulanabilir olduğu değerlendirmesinde bulundu. ABD'nin önemli enerji uzmanı Dan Millison, ABD'nin değerlendirmesinin sadece ekonomik nedenlere ve Hindistan ile Pakistan'da enerji için artmakta olan talebe dayandığını söyledi.
Amerikan Baskısı
Yine de ABD'nin pozisyonu anlaşmanın ekonomik tarafıyla ilgili değildi. ABD'nin tavrı stratejik politikalar, Washington'un İran politikası tarafından belirleniyordu. 1979 devriminde bu yana İran ile düşmanca ilişkilere sahip olan ABD, İran'ı uzun bir süreden beridir nükleer silah sahibi olma hırsına sahip olmakla suçluyor. ABD, BM Güvenlik Konseyi'nden İran'a yönelik daha büyük yaptırım kararları çıkartmaya çalışmaktadır ve IPI boru hattına muhalefetini de bu stratejinin parçası olarak düşündüğünü açıkladı.
Geçen yıl önemli bir ABD dışişleri bakanlığı yetkilisi Steven Mann, ABD'nin net bir biçimde anlaşmaya karşı olduğunu vurguladı. "ABD hükümeti Hazar bölgesindeki çok katılımlı boru hatlarını desteklemektedir fakat İran'ın dâhil olduğu boru hatları projelerine kesinlikle karşı olmaya devam etmektedir." Washington anlaşmanın İran'ı izole etme çabalarına yönelik bir saldırı olacağından korkuyor. Anlaşma Washington'un dostu olan Hindistan ve Pakistan'ı da içerdiğinden Bush yönetimi her ikisinin anlaşmayı durdurması için baskı yapmaya çalışıyor.
Yeni Delhi ve Washington aşamalı bir şekilde birbirlerine daha bir yaklaştığından Hindistan büyük bir baskı altına girdi. İki taraf, Hindistan nükleer gücüne, Nükleersizleştirme Anlaşması'nın dışında olan başka bir devletin şahit olmadığı meşruiyeti bahşeden bir anlaşma imzaladılar. Fakat bunun karşılığı olarak Hindistan, İran boru hattı anlaşmasından çıkabilir.
Amerikan stratejik düşünürler Hindistan'ı, Çin'in artan gücü ve Çin'in, İran'ın tek kutuplu perspektife ters düşmelerinin karşısında duran bir müttefik olarak görüyorlar. IPI, ABD'nin bu geniş perspektifine karşı bir proje olarak düşünülüyor. Mart 2005'te ABD dışişleri bakanı Condoleezza Rice Hint NDTV'ye "bizim İran ile düşüncelerimiz artık çok iyi biliniyor ve biz, İran ve Hindistan arasındaki doğalgaz boru hattı işbirliği ile ilgili kaygılarımızı Hint hükümetine ilettik." ABD, aynı zamanda hem Hindistan hem de Pakistan liderlikleri için öngörülen projenin, İran-Libya Yaptırım Kanunu'ndan dolayı ABD yaptırımları ile sonuçlanacağını yeterince açık bir hale getirdi.
Başlangıçta hem Hindistan hem de Pakistan niyetlerinin projeye devam etmek olduğunu deklare ettiler. Hindistan başbakanı Manmohan Singh "bu iş bizim aramızdadır, Hindistan bağımlı bir devlet değildir" tepkisinde bulundu. Yine de Yeni Delhi Amerikan baskılarıyla uzlaşacak gibi görünüyor. IPI boru hattı ile ilgili Hindistan duruşundaki bir değişiklik son zamanlarda görünür oldu. 2005'te ABD ziyareti sırasında Manmohan Singh, bu gerçeği göstermek için bir kaç açıklama yaptı. "Boru hattı ile ilgili sadece kabataslak tartışmalar yapıldı. Biz korkunç bir enerji ihtiyacı içindeyiz ve biz çok acil yeni enerji kaynaklarına ihtiyaç duyuyoruz."
Bu şaşırtıcı değildir. Tarihinde ilk kez Hindistan, ABD'nin stratejik ortağına dönüştü. Bu ilişki nükleer anlaşma ile açıkça ortaya kondu. Yine de Hindistan hükümeti ABD yetkililerinin Hindistan'ın İran ile ekonomik ilişkiler geliştirmekten vazgeçmesi ile ilgili açıklamalarına rahatsızlıklarını ifade ediyorlar.
Anlaşmanın Fiyatlandırılması
İran, Hindistan ve Pakistan arasındaki anlaşmanın üst düzey bir imzalama seremonisinin coşkulu beklentisi bu yaz bir hüsran duygusuna hatta 1990'ların ortalarına kadar geri giden görüşmeler maratonuna dâhil olan yetkililer açısından bir kızgınlığa dönüştü. Bütün taraflar gereken esnekliği ve yeterli ihtiyat göstermezse IPI, şimdiye kadar bu tutkulu projenin karşısına çıkmış--iç, bölgesel, uluslararası--sayısız engelin aşılmasında sağlanmış mükemmel ilerlemeye aldırmaksızın bir fantastik umutlar dizine dönüşme tehlikesi içindedir.
İran'ın iç durumunu düşünürsek, tarihi olarak 1970'lerde eski Sovyetler Birliği'ne İran'ın boru hattı üzerinden doğal gaz ihraç ettiği IGAT-I projesi dışında İran'dan gaz ihraç etme arayışındaki diğer bütün projeler şöyle ya da böyle politik çatışmalara kurban olmuşlardır. 1979 devrimi zamanında İran eski Sovyetler Birliği'nin güney bölgesine 10 milyar metre küp gaz ihraç ediyordu. Pakistan ve Hindistan'a doğal gazın ihraç edilmesi 1979 devriminden önce tartışılmıştı. Buna rağmen gerekli olan boru hattının uzunluğu, Pakistan'daki politik belirsizlik ve ülkenin Hindistan'la ilişkilerinin güvenilmez tabiatı ve o zamanlar iki ülkenin içinde bulunduğu gelişmişlik düzeyi göz önüne alındığında proje ekonomik ve politik olarak uygulanabilir görünmüyordu. Bu günün yüksek petrol ve gaz fiyatları ve Hindistan'daki ekonomik refahla birlikte böyle bir projeyi finanse etmek çok daha kolaydır. Fakat diğer engeller çok daha yakın.
İran bakış açısından, Yeni Delhi'nin, İran'ın fiyatları üç yılda bir gözden geçirme üzerindeki ısrarıyla 25 yıllık gaz anlaşmasının maddelerini tek taraflı olarak değiştirmesini eleştirmesinin çok az önemi var. Aralarında, İran Ulusal Gaz İhraç Şirketi'nin bir yöneticisi Nusratullah Seyfi'nin de bulunduğu farklı İran yetkililerine göre görüşmenin başında beri--Hindistan gözden geçirme süresinin yedi yıl olmasını istiyordu--İran'ın konumu tutarlıydı. Kısa bir gözden geçirme süresinde ısrar etti. Argümanlarından biri enerji pazarının sürekli dalgalanmasıydı. Geçen Ocak'ta yaptıkları gizli anlaşma vasıtasıyla üç taraf ham petrol fiyatlarını gaz fiyatının ölçülerini belirlemek için sabit ölçü olarak kabul etti.
Buradaki problem yapısaldır ve OPEC tarzı bir fiyatlandırma mekanizmasının gaz pazarındaki oynaklığı engellememesinde yatmaktadır. Benzer bir "gaz OPEC"i ile ilgili ara sıra yapılan konuşmalardan henüz herhangi bir sonucun çıkmamasıyla IPI anlaşmasının yaşam süresi üç devlet arasındaki görüşmelerin çekmesi ve itmesiyle şekillenecek gibi görünüyor.
İran'ın bir taraftan Hindistan ile diğer taraftan Pakistan ile arasındaki açık başa çıkılamaz değildir. Periyodik gözden geçirme reddedilmez bir gerekliliktir ve sorun gerçekten de uygun bir gözden geçirme döngüsü ile ilgilidir. Her iki tarafta, periyodik müzakere protokollerine izin verme ve projeyi sürekli bir görüşme ve tekrar görüşme gerekliliği altına sokacak çok hızlı gözden geçirme süresi ile ilgili anlaşmazlıklardan sakındırma avantajına beş yıllık bir gözden geçirme döngüsünü yaşama kabiliyetini düşünmelidirler.
İlaveten, Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO)1 üyesi devletler tarafından söz konusu Kuzey-Güney koridorunun tamamlanıp IPI'nın bölgesel gelişime potansiyel katkısının ışığında IPI'yı diğer bölgesel taraflara gelecekte bir rol olasılığı açan bir konsorsiyuma dönüştürmek güzel bir düşünce olabilir. Bu konsorsiyuma katılanlar için bölgesel gaz ağıyla bir bağlantı olacağı kadar bir yatırım da olacaktır. Örneğin Türkmenistan'ın gazı da aynı zamanda IPI boru hattı üzerinden Pakistan ve Hindistan'a ulaştırılabilir. Aslında bir konsorsiyum şekillendirmek ve diğer ECO ülkeleri tarafından oynanacak potansiyel bir role izin vermekle--Türkiye ile birlikte İran ve Pakistan şu an on üyeye sahip bu bölgesel örgütün kurucu üyeleridir ve başlangıç için Hindistan'a bir gözlemci olarak katılım hakkı verebilirler--IPI'nın bölgesel ebatı hızlıca çok daha fazla belirgin hale gelecektir.
Önerilen bu aşamalar eğer kabul edilirse IPI boru hattı projesinin sonsuz bir çekişmeye dönüşmesini engellemek ve öngörüldüğü gibi gerçekleştirilmesini sağlamakla kalmayacak aynı zamanda hattın önemini arttırıtken, politik ve jeostratejik tabiatlı olabilecek ilerdeki şokların potansiyel etkilerini de azaltacaktır. Bir konsorsiyum üzerinden bölgesel katılımcı havuzunu arttırmakla IPI projesi üç ülkeyi daha büyük bir işbirliği ağı içinde birbirine bağlayacak ve bu işbirliğini diğer katılımcıların pozitif katkılarıyla sağlamlaştıracaktır. BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan) boru hattı tecrübesinin açıkça gösterdiği gibi bölgesel boru hatları bölgelerin sınırdaşlarının sürdürülebilir büyümelerine ve istikrarlarına katkı sağlıyorlar ve IPI de bütün göstergeleriyle tecrübe edilenlerden farklı olmayacaktır.
Abbas Maleki Tahran'daki Uluslararası Hazar Çalışmaları Enstitüsü direktörü ve Harvard Üniversite'sindeki Kennedy Yönetim Okulu Belfer Bilim ve Uluslararası Meseleler Merkezi'nin önemli bir araştırmacısıdır. 1985'ten 1997'ye kadar İran dışişleri bakan vekili olarak görev yaptı.
Bu makale Ali Karakuş tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.