Mart 2003'ten beri Irak'ta bulunan Amerikan ordusunun ne zaman ve ne şekilde çekileceği, yaklaşık iki yıldır hazırlanan bir çerçeve sözleşme etrafında tartışılıyordu. Tartışmalar bitmiş değil, ancak ABD ile Irak yetkililerinin anlaştığı bir metin ortaya çıkmış durumda.

Resmi rakamlara göre Irak'ta yüz elli bin kadar Amerikan askeri bulunuyor. Anlaşmaya göre bu askerlerin yüz yirmi beş bin kadarı çıkacak, yirmi beş bin kadarı ise kalacak. Rakamlar verilirken 'kadar' denmesi biraz şüphe uyandırsa bile, en azından ABD askeri varlığının dörtte üçünün Irak'ı terk edeceği anlaşılıyor. Üzerinde uzlaşılan belgeye göre Amerikan askerleri, 2009 yaz aylarında önce kentlerden çekilecek. Diğer bir ifadeyle nüfusun yoğun olduğu yerlerde ABD artık görünür olmayacak ve bu yolla işgal edilmişlik hissinin azalması, ABD karşıtı eylem ve duyguların tahrik edilmemesine çalışılacak. Bu arada, aynı tarihlerde Irak hava sahasının denetimi de Irak yönetimine geçecek. 31 Aralık 2011'e kadar, kısacası 2012'ye kadar da geri kalan askerler evlerine geri dönecekler.

Anlaşma, askeri bir anlaşma olduğundan muhtemelen içinde önemli başka ayrıntılar da bulunuyordur. Kalan ABD birliklerinin nerede konuşlanacağı, nerelerde üstleri bulunacağı ve bu üslerde ne tür silah ve teçhizat bulunacağı şimdilik ayrıntılarıyla bilebildiğimiz konular değil ve belki hepsini de bilemeyeceğiz. Ayrıca, askeri personel dışındaki on bin kadar güvenlik görevlisinin ne olacağını da hemen öğrenemeyeceğiz. Ayrıntıların kendi başına pek önemi olmayabilir, ancak ABD kalan güçlerini fazlasıyla donatılmış olarak bırakırsa ve mesela stratejik geçiş bölgeleriyle sınır çevrelerinde üsler bulundurursa, Irak'a kalanın sadece iç güvenlik olduğu düşünülebilir. Anlaşma, bir tür garantörlük anlaşması gibi çalışır ve Irak'ın dış güvenliğinin denetimi ABD'de olmaya devam eder. 'Irak'ın dış güvenliğini kim tehdit eder?' sorusunun yanıtı aranırken parmakların İran'a dönmesi muhtemel olsa da, esas olarak ABD askerlerinin başta Rusya olmak üzere bölgedeki diğer ülke faaliyetlerini denetlemekten vazgeçmeyeceği söylenebilir.

Anlaşma, Irak bakanlar kurulunda iki buçuk saat görüşüldü ve bir bakanın itirazına rağmen yirmi yedi bakan anlaşmayı onayladı. Şimdi sıra 275 milletvekilli parlamentonun onayının alınmasına geldi. Daha önceki taslaklar, parlamentoda şiddetle eleştirilmiş ve taslakların her parlamentoya gelişinde ülkenin çeşitli yerlerinde patlamalar olmuştu. Bu sefer, daha anlaşma parlamentoya gelmeden terör eylemleri yapılmaya başladı, bununla birlikte anlaşmanın onaylanacağı kanaati yüksek. Irak'ta iktidara bağlı Sünni gruplar, bazı Şii partiler ve genel olarak Kürtler, anlaşmaya karşı çıkmayan, daha ziyade ikna olmuş gruplar olarak gözüküyor. Bununla birlikte, radikal Sünni grupların ve Mukteda Sadr'a bağlı bazı çevrelerin anlaşma hükümlerini kabul edilemez buldukları biliniyor. Anlaşmaya karşı çıkanlar, ABD'nin tüm varlığıyla ve hemen ülkeyi terk etmesini istiyorlar.

Anlaşmanın bir daha gözden geçirilip değiştirilmeyeceğini açıklayan bugünkü ABD yönetimi, onaylanması halinde bir sonraki ABD yönetimini de bağlamış olmakta. Dolayısıyla Bush yönetiminin Irak konusunda Obama'nın elini rahatlatıcı bir son görev yerine getirdiği söylenebilir. Yani Obama göreve geldikten sonraki on bir ayda askerleri geri çekme sözünü, anlaşma hükümlerini göstererek birkaç ay erteleme imkanı bulabilir. Devletin devamlılığı denen şey bu olsa gerek.

Anlaşma ABD tarafından nihai belge olarak kabul edildiğine göre, Irak tarafının değişiklik önermesi artık söz konusu olamaz, dolayısıyla Irak hükümeti, bilinen hükümleri kamuoyuna, bizim bilmediğimiz ama onların bildiği hükümleri de siyasi liderlere kabul ettirmek durumunda. Irak merkezi hükümeti için son derece sancılı bir süreç bu. Zira bir yandan ABD ile kurulan stratejik-askeri işbirliğinin kabul görmesini sağlayacak, bir yandan da ülkenin işgalden kurtulduğunu söylemek durumunda kalacak. Bir yandan giderek azalan Amerikan askeri denetimi olacak, öte yandan bu durumu fırsat bilip iktidar mücadelesinde kendine yer açmaya çalışanların artan şiddet eylemleri olacak.

Tüm bu sıkıntılara ve olumsuz koşullara rağmen ABD ile yapılan askeri anlaşmanın Irak hükümeti için önemli bir sınav olduğu söylenebilir. Hükümet, gerek anlaşmanın onaylanmasını, gerek gelecek tepkileri göğüslemeyi ve gerekse de hükümlerinin fazla sorun çıkarmadan uygulanmasını sağlayabilirse rüştünü ispat etme olanağı bulabilir. Kim bilir belki bu ülke için de yeniden devlet olmanın yolu, bu tür uluslar arası anlaşmalar yapmaktan geçiyordur.

 

Kaynak: Star