1.1. trilyon dolar Amerikan borcunu elinde tutan Çin’in, Amerika’nın başlıca dış borç vereni olduğu sır değildir. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın geçen hafta Asya’yı ziyaretinde Washington’daki politikacıların çok geçmeden ülkenin borç tavanıyla ilgili bir mutabakata varacakları hakkında Pekin’e güçlü güvenceler vermesi şaşırtıcı olmayacaktır Ancak çözümsüz geçen her bir gün, düşünülemez olan ihtimal yani dünyanın en büyük ekonomisinin borç temerrüdüne düşmesi ihtimali gitgide tasavvur edilebilir bir hal alıyor.
ABD’nn temerrüde düşmesi, Çin-ABD ilişkileri açısından ne anlama gelir? Şaşırtıcı gelecektir ama böyle bir olayın şöhrete ilişkin neticeleri, ekonomik etkilerini gölgede bırakır.
Çin’in Amerikan hazine bonosu alımını durduracağı fikri veya kendisini mâli kayıplara karşı korumak yahut pervasız davranışlarından dolayı ABD’yi cezalandırmak için hazine bonolarını elden çıkarmaya başlayacağı fikri temelsizdir. Çin’in Amerikan hazine bonolarını kısa vadede satın almayı sürdürmekten başka pek bir seçeneği yoktur hatta ki ABD bir süreliğine Pekin’e faiz ödemeyi durdursa bile.
Nedenine gelelim. Birincisi, Amerikan hazine bonoları Çin ve onun devasa döviz rezervi için en geçerli yatırım aracıdır halen. Son zamanlarda azalsa da, Çin’in ABD ile arasındaki ticaret fazlası bahse değerdir; bu fark sadece geçen çeyrekte 50 milyar dolardı. ABD borçlanma piyasası büyük miktarları emme kabiliyetliyle neredeyse tektir. Çin’in ABD hazine bonolarını satın almasının bir sebebi de piyasanın hızlı alım-satıma izin verecek şekilde hem derin hem de likit olmasıdır. Çin, ihracat merkezli büyüme modelini sürdürmeyi istediği müddetçe, döviz rezervini yatıracak yerler bulmak zorundadır ki ABD hazine bonoları, temerrüd olsun olmasın, birinci şık olarak kalacaktır.
İkincisi, Çin, istikrarlı bir dolar-yuan kur oranını muhafaza etmeyi istemektedir. Çin Halk Bankası, ekonomiye giren tüm dolarları satın almakta ve doların yuan karşısındaki değerini destekleyen Amerikan bonolarını satın almada kullanmaktadır. Çin’in ihracatta rekabet edebilirliği başka türlü bu kadar uzun korunamazdı.
Üçüncüsü, Pekin, ABD borcunun büyük bir dilimini elden çıkarmak gibi “nükleer” bir seçeneği kullanmayacak kadar akıllı zira bu hamle, onun dolar üzerinden yaptığı diğer yatırımların değerini dibe vurduracaktır.
Başka bir ifadeyle, Amerikan borç temerrüdünün Çin-ABD mâli ilişkileri üzerinde çok uzun süreli bir etki yaratması muhtemel değildir zira Amerika, mâli dağınıklığı bir kez toparladıktan sonra çabucak statüskoya geri dönülmesi gerekecektir. Ama Çin, ABD hazine borcu karşısında savunmasız olduğunun farkında ve yavaşça döviz rezervinin daha küçük bir kısmıyla bono satın alıyor. Fakat bu, borç tavanı tartışmasına doğrudan bir tepki değildir. Pekin’in daha güçlü uluslararası bir yuan ve tüketim temelli bir ekonomi planının bir parçasıdır. Amerikan temerrüdü bu stratejiyi daha çabuk geçerli kılacaktır sadece.
Öte yandan, iki gücün mâli ilişkileri değişmeden devam etmek durumundaysa da Amerikan temerrüdünün her iki ülke için şöhret bakımından çok ciddi neticeleri olacaktır. Bu durumda, Çin açık ara kazanan taraf olarak ortaya çıkacaktır.
ABD, 60 yıldan fazla bir süredir küresel ekonomik meselelerde dünyanın tartışmasız lideridir. Bu mevki, Joseph Nye’in yumuşak güç diye tabir ettiği ABD’nin kendi teveccüh ettiği politikaları diğer ülkelere kabul ettirmesini kolaylaştırdı. Yuan’ı devalüe etme politikasının lider bir küresel ekonomiye yakışmadığını çıtlatarak bunu Çin’e karşı kullanmaya teşebbüs etmiştir gerçekten de.
Ancak dünyada pervasızlık veya kendi çıkarına hizmet olarak değerlendirilen son olaylar yüzünden iktisâdi meselelerde Amerikan ahlâki otoritesi aşınıyor.
Amerikan temerrüdü, küresel ekonomide ABD’nin sorumlu ve istikrar kazandırıcı bir güç şöhretine üçüncü bir darbeyi temsil edecektir.
Birinci darbe, yüksek riskli ipotekli konut kredileri balonu patlayıp dünyayı ekonomik gerilemeye ittiği 2008 yılında gelmişti. Amerikan mâli sistemi hakkında sonu gelmeyecekmiş gibi duran haber ve belgeler, Amerika’nın imajını dünyanın imrendiği bir ülke olmaktan çıkarıp kapitalizmin yanlış giden poster çocuğu haline getirdi.
İkinci darbe, Amerikan Merkez Bankası (FED) ikinci bir niceliksel iyileştirme turuna çıktığında oldu (şimdi QE2 olarak bilinmektedir ki adı kötüye de çıkmıştır). FED’in bono satın alım programı, Brezilya Mâliye Bakanı Guido Mnatega’nın “dünya uluslararası döviz savaşının ortasında” dedikten tam bir ay sonra başlatılmıştı. FED, niceliksel iyileştirmenin faiz oranlarını düşük tutarak yurtiçi ekonomiyi canlandırmak için tasarlandığını söylese de pek çok dış gözlemci bunu komşuyu zarara uğratma politikasına bir dönüş olarak görmüştü; doların değerini düşük tutmak ve Amerikan mallarını yurtdışı pazarlarda daha rekabetçi yapmanın kılıfıydı.
Borç mükellefiyetinde temerrüde düşmesi, Amerika’nın olumlu uluslararası ekonomik şöhretine üçüncü bir darbe olacaktır. “Borç krizinin” kendi eliyle yaptığı bir şey olması, darbeyi daha da sertleştirmektedir. Meselenin özü şu ki eğer ABD temerrüde düşerse, piyasalar ona borç vermedi diye değil siyaset, ülkenin borç almasına izin vermediği için olacak. Dünyanın nazarında en iyi halde ihmalkârlık en kötü halde deli cesareti olarak görülmektedir bu.
Bu arada, küresel krizden bu yana Çin ‘in sorumlu bir küresel lider şöhreti gelişti. Yuan ve doları fiilen çapalamak yüzünden bazı cenahlardan eleştiri toplasa da Çin, belirsiz zamanlarda, son derede istikrarsız bir küresel ekonomide istikrarlı bir para birimini muhafaza etme rolünün bulunduğunu söyleyerek bunu haklı kılmıştır. O zamandan beri dolara karşı yuan’ın değerlenmesine izin veriyor ama çok düşük bir hızla.
Pekin, 2008’de 586 milyar dolarlık teşvik planını da hayata geçirdi; IMF sırf Çin için değil başı sıkıntıdaki küresel ekonomi için de bir nimet olmakla övdü bu planı. Son olarak da, kotaların gözden geçirilmesi tamamlandıktan sonra Çin, IMF’de en güçlü üçüncü ses olmaya hazırdır. Kısacası, Çin liderlik ehliyeti kazanırken, Amerika’nınki gitgide incelemeye alınıyor.
Dolayısıyla, ABD temerrüdünün Çin-ABD ilişkileri bakımından neticeleri kısa süreli olacakken, şöhrete yönelik neticeleri kalıcı olacaktır. Amerikan temerrüdü, yuan-dolar kuru gibi ekonomi meselelerinde ABD’nin Çin karşısındaki ahlâki otoritesini daha da aşındıracaktır. ABD temerrüde düşerse, uzun vadede, Çin en büyük kazanan olarak ortaya çıkarak Amerikan eleştirilerine karşı korunaklı ve belki de dünyanın en sorumlu ekonomik gücü rolünü üstlenebilir.
Yazar hakkında: Virginia Üniversitesi Bankard Fund for Political Economy üyesi
Kaynak: China-US Focus
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı