Avrupa Birliği liderlerinin önemli zirvelerinden birisi önümüzdeki hafta sonuna doğru gerçekleşecek. Başta Yunanistan, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerin tetiklediği euro bölgesi krizi ve domino etkisiyle yayılan Arap başkaldırıları olmak üzere önemli dosyaları ele alacaklar.

Arap baharının alt başlığı olarak da, Avrupa kapılarına dayanan mülteci krizine karşı önlem amacıyla Schengen anlaşmasının güncellenmesini tartışacaklar. Türkçesi şu, ülkelerindeki başkaldırılar nedeniyle Avrupa’nın liman kentlerine sığınan ve buradan diğer Avrupa ülkelerine geçmeye çalışan Kuzey Afrikalı göçmenlere kapıyı en sıkı nasıl kapatabilirler, onu belirlemeye çalışacaklar. Türkiye-Suriye sınırındaki mülteciler için Hatay’a gelen Angelina Jolie ya da herhangi bir Hollywood yıldızı, Akdeniz’de batan ve yüzlerce mülteciye mezar olan tekne faciası için ne yaptı, bilemiyorum. Muhtemelen o büyük insanlık dramı için uluslararası medyanın ya da iletişim gurularının attığı adımlar benim gözümden kaçtı. Bu parantezi kapatıp, Avrupa liderlerinin sallanan euro bölgesi ekonomisi için de, Kuzey Afrika başkaldırıları için de alacakları kararların kalkış noktasının önce kendi çıkarları ve ABD ve Çin gibi diğer küresel güçlerle rekabetlerinin sonucu olacağının altını çizelim.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika ayaklanmalarında ölen, evsiz, sakat kalan ya da Yunanistan’da kemer sıkma tedbirlerinden canı çıkan sokaktaki insanı düşünmeyecekler.

Bir de tabi bizi ilgilendiren boyutu, Avrupa’nın önümüzdeki zirvesinde elindeki problemli dosyaların tamamı Türkiye’nin komşularına ilişkin.

Sadece seçim sonuçlarına değil, ekonomik göstergelere, borsa verilerine bakarsanız, bütün bu krizlerin yönetiminde Türkiye’ye de önemli bir görev düştüğünü görürsünüz. Bunun vatanseverlikle ilgisi yok, tamamen matematikten anlamakla ilgili birşey.

İşte bu yüzden geçtiğimiz yıla damgasını vuran problemli ilişkilerin düzelmesi için önemli adımlar atılıyor ve İsrail’den gelen yumuşama mesajları gibi Avrupa’daki en sorunlu başkentten de ılımlı mesajlar geliyor.

Fransa’dan bir hamle daha
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine en büyük engeli çıkaran Fransa, Türkiye ile olumsuz seyreden ilişkileri düzeltmek adına bir hamle daha yaptı. Türkiye’yi çok iyi tanıyan, Türkçe konuşan ve hatta iki çocuğunun ikinci isimleri Türkçe olan, Trabzonspor’u desteklediğini Anadolu Ajansı muhabirine söyleyen Laurent Bili, Ankara’ya büyükelçi olarak geliyor. Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, seçimlerin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği kutlama mesajında ilişkileri derinleştirmek istediğinin altını çizmişti.  Peki, Sarkozy’deki bu ufak da olsa değişimin nedeni ne? En büyük rakibi Dominique Strauss Kahn’ın skandal nedeniyle adaylık şansının kalmaması, Sarkozy’nin seçimlere ilişkin stratejisini değiştirmesine neden oldu. Artık sosyalistlerin karşısına çıkmasını engellemek amacıyla aşırı milliyetçilere göz kırpmasına dolayısıyla Türkiye dosyasını kullanmasına gerek kalmadı. Türkiye ile iç siyaset hesaplarıyla bozduğu ahengi, yeniden yakalamaya çalışıyor gibi...  Afrika kazanlarından beter olan uluslararası ilişkiler kazanı kaynarken,

Türkiye açısından olumlu sinyaller geliyor. Ama tabi ki, zayıflama anında saldırıya hazır akbabalar da pusuda...

 

Kaynak: Star