6 Eylül günü Suriye'nin Türkiye sınırlarına da çok yakın bir yerinde ne oldu? Aradan 20 gün kadar geçmesine rağmen bu soru hâlâ soruluyor ve o gün meydana gelen olay hâlâ aydınlanmamış bulunuyor.

O gün malum İsrail uçak ya da uçakları söz konusu yere bir operasyon düzenlediler. Suriye bu operasyon konusunda kendi hava sahalarını ihlal eden İsrail savaş uçağına ateşle karşılık verdiğini, uçağın bazı mühimmatı çöllük bölgeye bırakarak kaçmak zorunda kaldığını, olayı şiddetle protesto ettiğini söyledi, o kadar. Bugüne kadar Suriye'den başka bir açıklama yapılmadı, kısacası Suriye bugüne kadar sessizliği korumaya devam etti.

Diğer yandan İsrail de resmen operasyonun yapıldığını kabul etmedi, o da bugüne kadar sessizliğini korumayı tercih etti; hatta bu konuda milli güvenlik mülahazasıyla sansür de uygularken operasyonun yapıldığını sadece muhalefet lideri Binyamin Netanyahu bir televizyon programında konuşurken şu sözleriyle kabul etti: ''...Başbakan, İsrail'in güvenliği açısından önemli ve gerekli bir şey yapıyorsa ben bunu desteklerim. Ben baştan beri bu konunun içindeyim ve destek verdim.''

6 Eylül operasyonu hakkında İsrailli yetkililerce yapılan tek açıklama Netanyahu'nun açıklaması ve üstelik Netanyahu bu açıklaması yüzünden ağır eleştirilere maruz kalmış bulunuyor. Bu yüzden bundan sonra da çok sürpriz bir karar olmadıkça bu konuda İsrail'den herhangi bir açıklama bekleyemeyiz.

İsrail medyasının sessiz kalmak zorunda bırakıldığı 6 Eylül olayı yabancı medyada oldukça geniş anlamda ele alındı elbette. Nitekim, İsrail medyası da yasak gereği yabancı medyadan iktibaslarla yetinmek zorunda kaldı. Yabancı medya olay hakkında çeşitli yorumlar yaptı, değişik teoriler geliştirdi; ama o da bugüne kadar gerçeği öğrenemedi.

Söz konusu teoriler arasında Suriye'nin Kuzey Kore'den aldığı nükleer malzeme ya da füzeler yüzünden İsrail'in hedefi olduğu teorisi öne çıkmış bulunuyor. Ayrıca buna ilaveten İsrail'in operasyonla Suriye'nin hava savunma sistemini sınadığını, bunun da muhtemel İran operasyonuna hazırlık olduğunu söyleyenler de var. Bunlar Suriye ve İran'ın Rus yapımı yeni hava savunma sistemleri kurduklarına, İsrail'in de bunları önceden sınamak zorunda olduğuna işaret ediyorlar.

Bu hava sistemleri Pantsir-S1 ya da Panzir (Mermi) denen kısa menzilli, hareketli hava savunma sistemleri. Sistemlerde ateş donanımı olarak iki 30 milimetrelik uçaksavar silahı ve 12 adet yerden-havaya atılan füzeler var. Aynı anda iki farklı hedefi hedef alabiliyorlar... Bu hedefler de savaş uçaklarından helikopterlere, normal balistik füzelerden seyir füzelerine, hassas güdümlü bombalardan pilotsuz uçaklara kadar geniş bir hedef alanını kapsayabiliyor. Ayrıca, yerdeki zırhlı araçları da hedef alabiliyorlar.

Sistemler önemli askeri ve sanayi tesislerinin dar alan savunmasında etkin bir şekilde kullanılırken aynı zamanda kara kuvvetlerinin operasyonlarında da bu kuvvetlere hava savunması koruması sağlıyorlar.

Koruma sağlama alanı ise 18-20 kilometre menzil ve 10 kilometre irtifa olarak ifade ediliyor. Düşman kuvvetlerin havadan yapacakları saldırıları da özel elektronik radar ve optik cihazları ile önceden etkisiz hale getirebiliyorlar.

Ateş donanımı ve önleme karıştırıcı sistemleriyle bugün Pantsirler dünyanın en iyi, en etkin, en ileri hava savunma sistemlerinden birisi olarak görülüyor.

Ayrıntılarını verdiğim Panzir sistemleri ile ilgili teori bana oldukça makul geliyor; ama dediğim gibi bu da sadece bir teori.

6 Eylül'de ne oldu? Bunu bizim de bilmemiz şart; çünkü İsrail uçaklarına ait yakıt tankları bizim topraklarımıza düştü. Türkiye bu konuda açıklama talep etti; henüz cevap alamadı; ama almamız da şart. Alırsak belki dünya 6 Eylül'de ne olduğunu Türkiye vasıtasıyla öğrenebilecek.

 

Kaynak: Zaman