Her şeyi komplo zannetmek de, bir komplonun bir parçası olabilir.
Komplo diye bir şey yoktur demek de, her entrikayı doğru kabul etmek gibi bir ahmaklığın..


Alman tv. kanallarından ZDF'de evvelki gece, 11 Eylûl'le ilgili bir proğram vardı ve 11 Eylûl hakkında bir Alman resmî kanalında, ilk kez ciddî şübheler dillendiriliyordu.


Dün de, Küba lideri 'Fidel Castro, '11 Eylûl'de Pentagon'a uçakla saldırıldığı' şeklindeki iddialarla herkes gibi kandırıldıklarını, bunun bir uçak değil, füze saldırısı olduğunu' ifade ediyordu.. Konu daha önce de Fransa'da ortaya konulmuş, inandırıcı yayınlar yapılmıştı..

 

Dün de, Küba lideri 'Fidel Castro, '11 Eylûl'de Pentagon'a uçakla saldırıldığı' şeklindeki iddialarla herkes gibi kandırıldıklarını, bunun bir uçak değil, füze saldırısı olduğunu' ifade ediyordu.. Konu daha önce de Fransa'da ortaya konulmuş, inandırıcı yayınlar yapılmıştı..

 

11 Eylûl'den önce, 1985'lerden itibaren Afganistan'daki komünist rejime karşı, mücahidleri örgütlediği bilinen ve milyarlarca doları bulduğu söylenen dev servetiyle de Amerika'nın dikkatini çekip, kendisine yaklaştığı bilinen Usâme bin Laden'in daha sonra Talibân'a destek verse bile, Amerika'daki saldırıyı gerçekleştirecek bir güce sahib olduğu çok uzak bir ihtimal.. Hele, 'El'Qaide' örgütü ise hemen hiç bilinmiyordu, Müslümanlar arasında.. Ama, Amerika, inandırıcı olmak için, bu gibi âşina figürlere muhtac idi.. Çünkü, komünizmin inkırazıyla sona eren o zamanki 'kapitalist-komünist dünyalar arası Soğuk Savaş'ın yerine yenisinin konulamaması halinde, kendi iç dengelerinin bozulacağından korkuyordu.

 

Hatırlayalım ki, USA eski başkanlarından L. Johnson, 1967'de, Vietnam Savaşı'nın devamı aleyhine dev protestolar yapılırken, o savaş sâyesinde, Amerikan ekonomisinin yüzde 70'lik bir atâletten kurtulduğuna dikkati çekiyordu.. Çünkü, dolu olan silah depoları boşalıyor, ölüm mekanizması korkunç şekilde işliyor ve dünya silah ticareti canlanıyor doluyor, yeni silahlar deneniyor ve Amerika'nın gücüne yaklaşma ihtiyacı duyan ülkelerin sayısı artıyordu..

 

11 Eylûl 2001'de de, aynı mentalite ile hareket edildi ve hadisenin üzerinden henüz 8-10 saat geçmekteyken, İslâm ve Müslümanlar üzerine atılan bu saldırılar, bir yeni 'Soğuk Savaş' ihtiyacı için kullanıldı; elde ciddî hiçbir belge yokken, bir propaganda savaşı başlatıldı.

Bu gibi büyük entrikaların gerçeğinin 50-100 yıl geçmeden açıklanmadığı ise, bir ayrı facia..

 

Bu konuda dünya tarihini yönlendiren manipulasyonlardan birkaç çarpıcı örneği zikredelim:

*İngiliz gizli belgeleri üzerindeki gizlilik kaydı, 50 yıl geçtikten sonra kalkar.. Ancak, Osmanlı'nın dağılmasından sonra, onun enkazı üzerinde tamamı emperyalist planlara göre kurulan yığınla rejim ve liderlerle ilgili İngiliz gizli belgeleri, 50 yıl geçtikten sonra da, -İngiliz emperyalizminin menfaatlerine zarar vereceği belirtilerek-, hâlâ da açıklanmadı..

 

*'Katyn Ormanı Faciası'nı hatırlayanımız var mı? Hani şu, II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkarılan ve kafalarına sıkılan birer kurşunla öldürülüp bir çukura gömülen, Polonyalı 20 bin askerin faciası.. Orada bir büyük mermer tabelada, orada 'Hitler tarafından öldürtülen Polonyalı 20 bin asker'in yattığı yazılıydı.. Başta Polonya halkı olmak üzere, bütün dünya o korkunç katliâma yarım asır kadar bir süre gözyaşı dökmüştü..

 

Ama, Sovyetler'de Gorbaçev iktidara gelince, 1986'larda, Almanya Şansölyesi Helmut Kohl, Gorbaçev'e, 'Mr. Gorbaçev, değil 20 bin kişilik bir askerî birliği imha edecek bir güç; hattâ hiçbir askerî birliğimiz bile Katyn Ormanı'nda asla bulunmadı..' dediğinde, Gorbaçev, 'Onu biz yaptık, Stalin'in emriyle..' diyor ve sonra da, bunun belgelerini tv.lerden yayınlıyordu.. Ancak, bu itirafın, Hitler'i temize çıkarabileceği korkulduğundan, dünya üzerinde durmadı.. Sadece o Katyn Ormanı'ndaki tabelanın yazısı değiştirildi, suçlu artık Stalin'di. Ve bir o kadar ilginç olanı, şuydu ki, İngiltere, 'Katyn Ormanı' trajedisinin aslî failini taa 1944'lerde bildiklerini, ancak, o zaman Stalin'le müttefik oldukları ve Stalin'in de cinayeti Hitler'in üzerine atmasıyla, Hitler lehine bir durum ortayla çıkmaması için sustuklarını' açıklamıştı..

*22 Kasım 1963'de Texas'da öldürülen Amerikan Başkanı John F. Kennedy'nin niçin ve kimler tarafından öldürüldüğü bütünüyle hâlâ da ortaya konulamadı. Bütün bilgi ve belgelerin açıklanması ise, 2029'dan sonra, yani o belgelerin Amerikan toplumunun sosyal düzenini etkilemiyecek kadar sosyal hayatın uzağına düşeceği, 66 yıllık bir aradan sonra açıklanacak.. O zamana kadarki bütün görüşler, nihayet bir iddia olarak kalacak..

 

*B. Amerika'daki 'Davidian Tarikatı'na karşı USA emperyalizminin nasıl bir toptan imha siyaseti takib ettiği ve bu tarikat liderlerinin toplantısının yapıldığı Texas'daki bir yazlığın, içindeki 90 kişiyle birlikte bir elektrik kontağından çıktığı iddia olunan bir yangınla yanıp kül oluşu 'USA Kongresi' tarafından araştırılmak istenince, o dosyanın Clinton'un kanunî yetkisiyle ve 'bir daha açılmamak üzere, ebediyen kapatılması' unutulmamalıdır..

 

Ve arkasından, Oklahoma Eyalet Valiliği binasının havaya uçurulduğu ve 169 kişinin öldüğü büyük terör saldırısının gerçekleşti.. Önce İran suçlandı, aylarca.. Sonra, bu eylemin Davidian Tarikatı'nca gerçekleştirildiği ortaya çıktı ve Timothy McVeh isimli eylemcinin 'USA bir şeytan imparatorluğudur, ona karşı mücadelemiz sürecek..' feryadları arasında, 15 Haziran 2001'de gaz odasında zehirlenerek idâm edilişinden sadece 3 ay sonra 11 Eylûl gerçekleşti..

 

Ve dahası, ilk saldırılar başlayınca, Bush, Amerikan Hava Kuvvetleri'nin Başkan'a tahsis edilen 'Air Force One' denilen '1 no.lu uçağı'yla Nebreska'daki sığınağa kaçırılırken, öyle bir uçağın şifresine bile giriliyor ve 'Sıra sende!.' mesajı yazılıyordu.. Bunlar, o saldırıların Amerikan iç düzenine yabancı unsurlarca yapılabilecek işler değil..

 

Kaldı ki, büyük saldırılar olabileceğine dair, Amerikan Hükûmeti'ne aylarca önceden birçok istihbarat raporunun verildiği, Cheney ve Rice gibi ünlü isimlerin '11 Eylûl' günü uçağa binmemeleri için birbirlerine tavsiyede bulundukları ve ayrıca, Amerikan Yahudi lobisinin de o gün dinî bir tatil olmamasına rağmen, işyerlerine gitmeyişleri düşündürücüdür..

 

Ya, o saldırıdan sonra Amerika'yı sarsan 'şarbon virüsü' zarfları dehşeti.. Laboratuarlarda üretilebilmesi için yüzmilyonlarca dolarla kurulan dev fabrikalara ihtiyac duyulan bu virüsler de Usâme ve Afganistan'ın üzerine atılmıştı. Sonra ise, bunları Pentagon'un, mikrobiolojik savaşlar için, Amerikan Tarım Bakanlığı laboratuarlarında ürettirdiği, o projede çalışan Prof. White isimli bir maceracı tarafından da sağa-sola postalandığı ortaya çıktı ve konu unutuldu..

Evet, bunlar yığınla ilginç örnekten bir kaçı..

 

'11 Eylûl' ün, emperyalizminin kendi iç denge bozukluklarının ürünü olduğu ve bir yeni 'Soğuk Savaş' başlatılması için şeytanca bir ustalıkla İslâm ve Müslümanlar aleyhine kullanıldığı söylenebilir.

 

Ve İslâm saldırgan değildir, ama, 14 asırdır ne bâdireleri atlatmıştır; bu yeni 'Moğol İstilâsı' ve Haçlı Seferi'ni ve barbarlığını da atlatacaktır.. Çünkü, ona ebediyet va'dolunmuştur..

 

 

Kaynak: Vakit