Kral Selman hemen kendi kadrosunu kurdu. Ama bu yeni yüzler taze bir nefes mi getirecek yoksa gericiler sonunda ülkeyi yeniden ele mi geçirecekler?

Riyad, Suudi Arabistan- Suudi Kralı Selman bin Abdulaziz, bir ay önce tahta geçtiğinden itibaren görülmemiş hızda adımlar atarak idaresinin önceki kralın idaresinden farklı olacağını gösterdi. O, böyle yapmakla krallığın yeni istikameti konusunda bazı Suudiler arasında endişelere yol açtı, özellikle de Vehhabilik dini kurumuna yönelik yaklaşımı ve genç oğluna verdiği geniş kapsamlı yetkiler sebebiyle…
El Yemame Üniversitesi yönetim kurulu başkanı Halid M. El Hudeyr, “Genelde bir kral gider, bir kral gelir ve hiçbir şey değişmez. Ama bu kez durum farklı” diye konuştu.

Farklı siyasi ve sosyal bakış açılarına sahip 20 kadar Suudiyle yapılan mülakatlarda hep yinelenen konu, Kral Selman’ın 1982’den 2005’e kadar tahtta kalan abisi ve akıl hocası Kral Fahd bin Abdulaziz’in yönetim tarzını devam ettireceğine dair inançtı. Bu Suudilerin çoğu, kraliyetle alakalı konuları tartışmanın hassasiyetinden dolayı kimliklerinin gizli tutulmasını istedi. Kral Fahd, Amerika Birleşik Devletleri’yle yakın bağlar kurulmasına dayanan otokratik tarzdaki yönetimi ve halkı din ve din polisi vasıtasıyla yaygın şekilde kontrol etmesiyle biliniyordu.
Kral Selman, Suudiler tarafından aşırı derecede tutucu dini kurumlara, 23 Ocak’ta ölen selefi Kral Abdullah bin Abdulaziz’e göre büyük ölçüde daha dost kabul ediliyor. Kral Abdullah din polisinin aşırılıklarını önledi ve kendisinin ister eğitim, adli sistem ister kadın hakları konularındaki modernleşme reformlarını alenen engelleyen din adamlarını ya kovdu ya da bunların rütbelerini indirdi. Şimdi bu hassas değişikliklerin geriye gitmesinden korkuluyor.

Bazı Suudiler Kral Fahd modeline hoş bakıyorlar. Bunlar, bu modelin din ve modernleşme arasında Kral Abdullah’ın döneminkine göre daha iyi bir denge getirdiğini söylüyorlar. İbn Suud İslam Üniversitesi’nde profesör olan El İmam Muhammed, “Küresel bir köyde yaşadığımızı biliyoruz ama hızlı bir değişim içinde olmamalıyız” dedi. “Şimdi normale döndüğümüzü düşünüyorum. Bu da yavaş adımlarla değişimdir.”
Ama diğer Suudiler de sosyal ve fikri açıdan modernleşmenin ekonomik gelişmenin çok gerisinde kaldığı gerekçesiyle Kral Fahd dönemini kötülüyorlar. Bu Suudiler Kral Abdullah’ın saltanatından daha hoşnuttular. O, saltanatı sırasında eğitim reformları başlattı, yerel medyaya daha fazla özgürlük verdi ve kadınların eğitim ve iş yerlerinde ilerlemelerini sağladı.
Kral Selman’ın maksatları hususunda özellikle de kadınlar endişelerini dile getirdiler. Bir teknoloji firmasında çalışan 23 yaşındaki satış temsilcisi, “İnsanlar onun kadınlarla ilgili meselelere Abdullah kadar alaka göstermeyeceğini söylüyorlar. Umarım hatalı çıkarım” dedi.

Acelesi olan yaşlı bir adam

Kaplumbağa hızıyla değişim yapmakla övünen bir yönetim için kraliyette iktidarın tavşan hızıyla devredilmesi çoğu Suudiyi şaşırttı.
Kral Abdullah’ın eski bir danışmanı, “Daha önce hiç bu kadar hızlı yapılmamıştı” dedi.
Kral Selman, daha ölen kral Riyad’daki El Oud mezarlığında toprağa verilmeden önce üst düzey kraliyet personelini belirledi. O, en küçük oğullarından birini muazzam yetkilerle donattı ve kraliyet tarihinde bir ilki gerçekleştirerek en genç prensesler arasından içişleri bakanı ve terörle mücadele başkanı Muhammed bin Naif’i veliaht olarak atadı.

Devir işlemlerinde önemsiz görünen hususlar bile göz açıp kapatılıncaya kadar kısa sürede tamamlandı. Yerli halka göre, “Prens Selman Yolu” yazılı tabelalar Kral Abdullah’ın ölümünden sonra 24 saat içinde kaldırılıp yerlerine “Kral Selman Yolu”  yazılı tabelalar yerleştirildi.

Takip eden hafta Kral Selman, Kral Abdullah tarafından bir kenara itilen muhafazakar din adamlarını kendisini ziyaret etmek üzere saraya davet etti, iktisat ve güvenlik politikaları konularında geniş yetkilere sahip iki yüksek komite kurdu ve kabineyi daha genç ve iş odaklı teknokratlarla yeniden şekillendirdi.
Bazı Suudiler, Orta Doğu’da emsali görülmeyen karışıklıkların olduğu bir sırada Kral Selman’ın kraliyetteki haleflik meselesini onlarca yıl için çözdüğü düşüncesiyle bu çabukluğu övdü. Suudi ekonomi yazarı ve iş adamı Favaz H. El Favaz, bir mülakatta, “Kral, vazifesindeki işlerin yüzde 90’ını ilk günde halletti. Siyasi belirsizliği hemen ortadan kaldırdı” dedi.

El Yevm gazetesinde siyasi yorumlar yapan köşe yazarı Abdullah El Şammari, ayrı bir mülakatta “Böyle kritik bir zamanda Kral Selman’a sahip olduğu için Suudi Arabistan şanslıdır. Suudi Arabistan’da bir hafta içinde yedi senede alınmayan kararlar alındı” dedi.

Ama diğer Suudi vatandaşları da eski nizamın hızla silip süpürülmesini saygısızlık olarak gördü ve bunu Kral Abdullah’ın mirasının ortadan kaldırılma çabası olarak telakki etti. Bunlara göre Kral Selman’ın ilk adımları, ölen kralın modernleşme yolundan ayrılma tehlikesi doğurdu.

Dine daha yüksek görünüm

Kral Selman, tahta çıktığı ilk günlerden itibaren Suudi Arabistan’da Vehhabilik olarak adlandırılan katı tutumlu dini yapıya daha sıcak bakacağı algısı oluşturdu. Yeni kral, adli reformlara mani olduğu gerekçesiyle Kral Abdullah tarafından 2009’da Yüksek Adalet Konseyi başkanlığından alınan Şeyh Salih El Luheydan’la fotoğraf çektirdi, bir üniversitede birlikte eğitim talimatına alenen karşı çıktığı için yine Kral Abdullah tarafından tenzil-i rütbe ettirilen Şeyh Saad bin Nasır El-Şitri’yi de danışman olarak aldı.
Kral Selman ayrıca El Şeyh’in ülkede dini açıdan önde gelen ailelerden biri olan ailesinden üç üyeyi kabinesine aldı. Bu aile, Vehhabiliğin kurucusu Muhammad ibn Abdülvehhab’ın soyundan geliyor. El Şeyh ailesinin fertleri dini açıdan farklı farklı görüşlere sahip olsalar da aile, bir bütün olarak bakıldığında Vehhabiliğe bağlı ve Suud

Krallığı’na dini meşruiyet sağlıyor.

Kral Abdullah’ın ülkedeki dini yapıya karşı tavrından hoşnut olmayan Suudiler bu değişikliği memnuniyetle karşıladılar. Köşe yazarı Şammari, “Bir Suudi milliyetçisi olarak, Vehhabilik benim ideolojimdir. Aynen Türkiye’de Kemalizm, Amerika Birleşik Devletleri’nde özgürlüğün olduğu gibi. Çoğu Suudi şeyh, Kral Abdullah’ın Vehhabilik ve muhafazakar Selefiliğe pek sıcak bakmadığı kanaatindedir” dedi.
Diğer Suudi yorumcular ise Kral Selman’ın adımlarını güçlü dini yapıyı yanına çekmek için yapılmış zekice taktikler olarak gördüler. Bunlar, din adamlarını yanına çekmenin, gerekli olan reformları yapmak için muhalefeti yumuşatacağına ve Suudi Arabistan’ın yeterince İslami olmadığını savunan IŞİD gibi radikal cihatçı grupların propagandalarını engelleyeceğine inanıyorlar.

İslami finans ve Vehhabi düşüncesi konularında uzman olan Hamza El Salim, Şitri ve Luheydan gibi din adamlarına zeytin dalı uzatmanın “zekice bir adım” olduğunu söyledi. Bu dini liderlerin Suudi halkı arasında gerçekten çok popüler olduğunu iddia eden Salim, “Kral Selman, bir şeyler değiştirmek istiyorsa bu insanların ona dönmesiyle daha fazla desteğe sahip olacaktır” dedi.

Oğlu da yükseliyor

Rahatsızlığa yol açan gelişmelerden biri de kralın 20’li yaşların sonunda ya da 30’lu yaşların başındaki oğlu Muhammed bin Selman’ın görünürde muazzam güç elde etmesidir. Muhammed bin Selman, siyasi olarak hemen hemen hiç bilinmiyor. Çoğu kişi onun gençlik ve tecrübesizliği ve beklenen değişken mizacı sebebiyle endişelerini dile getirdi.

Kraliyet politikalarını yakından takip eden bir Suudi, “Muhammed bin Selman’ın nüfuzu konusunda herkes çok çok endişelidir. Herkes” diye konuştu.

Muhammed bin Selman, savunma bakanı olarak görev yapmasının yanı sıra kraliyet divanının da başkanıdır. Bu da onu, 79 yaşındaki babasının en güçlü koruyucusu yapıyor. O aynı zamanda geniş çaplı milli politikalar yapmakla vazifeli yeni iki yüksek komiteden biri olan Ekonomi ve Kalkınma İşleri Konseyi’nin de başkanı olarak seçildi. Diğer yüksek komite de ikinci sıradaki veliaht prens Muhammed bin Naif başkanlığındaki Siyaset ve Güvenlik İşleri Konseyi’dir. Gaye, bu yüksek komitelerin siyaset yapımında yardımcı olması ve inatçı bürokrasiye harekete geçmesi için baskı yapmasıdır. Ama bazı Suudiler, bunların başkanları için bağımsız güç merkezleri olabileceğinden endişe ediyorlar.

Muhammed bin Selman’ın gerçek yaşı belli değil. Resmi biyografisinde doğum gününden bahsedilmiyor. Bazı haberlerde onun 1980’de, bazılarında da 1985’te doğduğu ifade ediliyor. 1985’te doğmuş olması, lise mezunları derneğinin kayıtlarıyla da destekleniyor. Diğer kaynaklar ise onun daha da genç olduğunu gösteriyor. Daha önceki tvitlerinde kraliyet ailesindeki iç çalışmalar hakkında doğru bilgiler veren popüler Twitter kullanıcısı @mujtahidd, 28 Ocak’ta prensin 1988’de doğduğunu ve ancak 27 yaşında olduğunu yazdı.

Muhammed bin Selman hakkında bildiğimiz, onun Riyad’da Kral Suud Üniversitesi’nden mezun olduğu ve hukuk dalında diploma aldığıdır. Suudi kraliyet ailesinde önemli fertlerin çoğunun aksine o, krallık dışında hiç öğrenim görmemiş görünüyor. Birkaç senedir babasıyla birlikte çalışmasına rağmen çoğu Suudi vatandaşı onu test edilmemiş olarak görüyor.

Yaşın saygı ve itibar gördüğü bir kültürde onun gençliği çoğu Suudi tarafından dezavantaj olarak görülüyor. Babasının nesli, kimin kral olacağını yaşın belirlediği son derece katı bir hiyerarşi tesis etmiş durumda. Bu da ülkede çok yaşlı liderler olmasıyla sonuçlandı.

Muhammed bin Selman’ın roket hızıyla yükselmesinin krallıkta bir emsali olmasa da bazı Suudiler ona kendisini ispatlaması için bir şans verilmesini istiyor. Eğitimci Hudeyr, “Bunun onun zamanı olduğunu düşünüyorum. Çoğu Suudi vatandaşı gençtir. Gençleri anlayan ve onların nelere ihtiyacının olduğunu bilen birine ihtiyacımız var” dedi.

Güvenlik adamı

Muhammed bin Selman, Suudi siyaset arenasında kocaman bir soru işaretiyken, kuzeni Muhammed bin Naif, teskin edici bir unsur olarak görülüyor. Kral Selman’ın tahta çıkmasıyla monarşi Muhammed bin Naif’i ikinci veliaht olarak seçti. 55 yaşındaki prens, El Kaide’nin 2003’ten 2006’ya kadar süren şiddet dolu isyanı sonrasında sokaklarda güvenliği sağlamasından dolayı büyük bir itibara sahip. O aynı zamanda son beş senede siyasi muhalifler ve insan hakları eylemcilerinin bastırılmasından da sorumlu. Bu müdahale, hücre hapsi ve iddiaya göre işkence gibi sert yöntemler kullanılması sebebiyle uluslararası toplumdan eleştiriler gelmesine yol açtı.

Muhammed bin Naif’in yardımcı veliaht prens seçilmesi büyük bir gelişmedir. Çünkü o, krallığın kurucusu Abdulaziz bin Suud’un müstakbel kral olarak atanan ilk torunudur. Bunun bir sonucu olarak, ilk kez Suudiler taht sıralamasının, en azından şimdilik, El Suud ailesi içinde kararlaştırıldığına kanaat getirdiler.
İslamcı eylemci Muhsin El Avaci, “Prens Muhammed’in seçilmesi insanları biraz rahatlattı, ferahlık verdi ve biraz psikolojik rahatlama getirdi. Çünkü bu, yaşlı prens nesli öldüğünde ne olacağına dair insanlara net bir plan ortaya koydu” dedi.

Onun yükselmesi, es geçildikleri düşüncesiyle kendi nesli içinde bazılarını gücendirse de içişleri bakanının bu yeni statüsüne kraliyet ailesi içinde ciddi bir meydan okuma olduğuna dair herhangi bir işaret yoktur. Her gün geç vakitlere kadar çalışması ve zekasıyla bilinmesinin yanı sıra Prens Muhammed, terörle mücadele konusunda Washington’la yaptığı iş birliği sebebiyle Amerikalı yetkililer tarafından da büyük övgü alıyor. Onun son zamanlardaki yükselişinde tek leke, prens ya da ona yakın birisinin prensin özgeçmişini kuvvetlendirmeye çalışmasındaki küçük kabahattir. Prens Muhammed’in resmi biyografisinde onun 1981’de bir ABD üniversitesinden siyaset bilimi dalında diploma aldığı ifade ediliyor. Washington’daki Suudi Büyükelçiliği daha sonra üniversitenin Oregon eyaletindeki Portland’da Lewis & Clark Koleji olduğunu bildirdi. Ama kolej 30 Ocak’taki açıklamasında Prens Muhammed’in bazı derslere girdiğini ama diploma almadığını bildirdi.

Muhalefete izin yok

Kral Selman, tebasının sadakatini sağlamak için de hızlı davrandı, vatandaşlarına tahminen 32 milyar dolar bağış, yatırım ve ikramiye dağıttı. O, krallığa ciddi eleştiriler getiren birkaç konuda da uzlaşmacı bir yaklaşım sergiledi. Tahta çıkışı sonrasında, kadınların araba kullanmaları yasağına karşı protesto gösterisi yaptıkları için aralık ayından bu yana gözaltında bulunan iki Suudi kadını serbest bıraktı. Suudi din adamlarının yetkilerini sorgulayan genç yazar Raif Bedevi’ye 9 Ocak’ta mahkeme tarafından halk içinde kırbaçlama cezası verilmesi konusunda da hükümet, gelen uluslararası tepkiler sonrasında haftalık kırbaçlama planını durdurdu.
Bu adımlara rağmen, bölgedeki mevcut karışıklıklar krallığın insan hakları eylemcileri ve siyasi muhaliflere yönelik baskılara yakın bir zamanda son vermesini pek muhtemel kılmıyor. Kral, hükümeti en sesli şekilde eleştiren ve halen çarptırıldıkları uzun süreli hapis cezalarını çekmekte olan kişilere af getirmedi. Bunlar arasında insan hakları eylemcisi Velid Ebu’l Hayr ve siyasi reformların iki önemli destekçisi Muhammed Fahad ElKahtani ve Abdullah El Hamid de var.

Muhammed Fahad El Kahtani’nin şimdi beş çocuğuyla birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan karısı Maha El Kahtani, yazdığı e-mail’de kendisi ve kocasının “çok geç olmadan reformların yapılmasını ümit ettiğini” ifade etti.

Kral Selman, selefinden çok farklı bir insandır. Ama içeride karşı karşıya kaldığı sorunlar aynı: Katı Vehhabi inancını terk etmeden ülkesini yavaş yavaş modernliğe taşımak. Krallığını çevreleyen tarihi kaos arasında bu hassas dengeyi başarmak kolay bir vazife olmayacak.
Kaynak: Foreign Policy
Dünya Bülteni için çeviren: Mehmet Şeyhoğlu