AKP'ye kapatılma davası açılması, iktidardaki İslamcılara yönelik darbenin ardından Cezayir'de yaşanan kanlı olayları hatırlattı
Evet Türkiye Cezayir değil. Fakat, İslamcıları zafere taşıyan demokrasi kaldırılmadan önceki Cezayir'in, yani bu meşhur engellemeden sonra ortaya çıkan Cezayir'in ta kendisi olabilir mi? Atatürk laikliğini savunmak adına İslamcıları devletten uzaklaştırmak isteyen Türkiye, 'bir başka Cezayir'e dönüşebilir.
Haberlerde Yargıtay Başsavcısı'nın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le Başbakan Tayyip Erdoğan'ın siyasi faaliyetlerinin yasaklanmasını ve AKP'nin kapatılmasını istediği ifade ediliyor. Bunun nedeniyse, laikliğe karşı çıkmak. Burada şöyle bir soru beliriyor: Laiklik demokrasinin zıddı mı? Yanıt 'hayır'sa, o halde niçin böyle bir girişimde bulunuldu?
Bu soruyu yanıtlamaya çalışmayı bırakıp, daha önemli bir noktaya geçiyoruz: Atatürk'ün ilkeleri belirli bir dönemde Türkiye'ye hizmet etmiş olsa da, bütün bir tarih boyunca kesinlikle hizmet edemez.
Aynı durum Refah Partisi'yle yaşandı
Dinde olduğu gibi siyasette de zaman ve devir mefhumu vardır. Yeni dünya, iktidarın barışçıl yolla el değiştirdiği bir devir yaşıyor. Görünen o ki, Türkiye ya hatırlamıyor veya hatırlamak istemiyor. Evet, Türkiye'nin Necmettin Erbakan'ın Refah Partisi deneyimini unuttuğu doğru. Fakat Erbakan ve Refah Partisi'nin kapatılması, AKP, Erdoğan ve Gül'ün ortaya çıkışını, başörtüsünün meclis kararıyla üniversitelere girişini engelleyemedi.
Refah Partisi'nden önceki Türkiye, bu partinin kapatılması sonrasının Türkiyesi değil. Öyle olsaydı, Erdoğan ortaya çıkmazdı, İslamcılara verilen destek daha da büyümez, AKP seçimleri kazanmaz ve Hayrünnisa Gül Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne başörtüsüyle girmezdi.
Atatürk ilkelerinin bekçileri olan generaller kaba davranıyor. Fakat generallerin kabalığının tarihin akışını değiştirmesi mümkün değil. Tarih akıyor, geriye insanlara faydalı olanlar kalıyor.
Lider devri bitti, sandık devrindeyiz
Her dönemde öne çıkan şahsiyetler ve ilkeler vardır. Bu bağlamda Atatürk 'kendi zamanının şahsiyeti'yse de, bütün zamanların şahsiyeti olması imkânsız. Keza ilkeleri için de aynı şey geçerli. Büyük liderler devri geçti. Artık 'sihirli sandıklar' devri. Halkları eskiden, karizmatik liderlerin yaptığı konuşmalar biraraya getirirdi. Bu devrin halkınıysa, bilinçlenme ve hukuk oluşturuyor. Halkların, hiçbir vesayet, uzaklaştırma ve tarihten silme yaşanmaksızın oy vermesi bir haktır. Başsavcının Türkiyesi'nde şu an boş işler yaşanıyor. Kanın akması boş bir iş ve Cezayir'de, Türkiye açısından hatırlanması gereken kötü bir örnek var. Yeter artık...
Türk generaller, AKP'ye karşı pençelerini biledi. Onların şu an Gül ve Erdoğan'la deneyimleri, Erbakan'la yaşadıkları deneyime ne kadar da benziyor... Dahası, Türk generallerinin yaşadıkları, Cezayirli generallerle çoğu Cezayirli'nin oyunu alan İslami Kurtuluş Cephesi'nin yaşadıklarına ne kadar da benziyor... Türkiye'de generallerin İslamcılarla deneyimi, Erbakan'dan sonra şimdi Erdoğan'la tekrarlanıyor.
Kaynak: Radikal