Putin'in İran Ziyareti ABD'ye Stratejik Bir Meydan Okumadır

 

 

 

İlk İzlenimler

 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in İran ziyareti (Ekim 16–17, 2007) hem İran hem de Rusya açısından stratejik olarak çok önemli bir zamanda gerçekleşti. Bu ziyaret ABD ile İran arasındaki çatışmacı retoriğin daha bir keskinleştiği ve batılı ülkelerin, İran nükleer programının nükleer silah üretimine doğru hızla gittiği ve İran'ın onu durdurması gerektiği konusundaki ABD ısrarına destek veriyor göründükleri bir zamanda yapıldı. İran'a karşı askeri saldırı ABD ve Batı tarafından masadan kaldırılmış bir seçenek değildir.

 

Bazı analistler tarafından bu ziyaretin, yukarıdaki duruma karşın Rus başkanın ziyaret zamanlamasının, İran'a ABD'ye karşı aldığı riskte çok önemli bir hayat bağı uzattığı söylendi. Ziyaret, 1943 yılından bu yana gerçekleştirilen ilk Rus devlet başkanı ziyareti olduğu ve aynı zamanda Putin, İran'ı ziyaret ederken suikast haberlerine aldırmadığı içinde önemliydi.

 

ABD'nin İran ile çatışması artık İran nükleer silah programı ile sınırlı değildir. ABD'nin dikkati, İran'ın Ortadoğu'da önemli bölgesel bir güç olarak ortaya çıkmasını önceden önlemek için nükleer meseleyi aştı ve daha da genişledi.

 

Rus devlet başkanının bu konjonktürde İran'ı ziyaret etmesinin stratejik önemi; ABD'nin, İran'ın bölgesel bir güç olarak ortaya çıkmasını engellemeye yönelik daha geniş dizaynı çerçevesinde analiz edilmeye ihtiyaç duymaktadır. 

 

Rus başkanın İran ziyaretinin medya tarafından takibi kapsamlıydı ve bu yüzden ben Tahran'da gerçekleştirilen iki zirvenin ayrıntılarına değinmeden geçeceğim. İlk olarak gerçekleştirilen Hazar Denizi Zirvesi'nden sonra Rusya Devlet Başkanı Putin İran'ın dini lideri Ali Hamaney ve İran devlet başkanı Ahmedinecat ile görüştü.

 

Bu yazıda ben aşağıdaki meselelere yoğunlaşarak daha geniş bir sorgulama üzerinden stratejik önemi ve sonuçlarını analiz etmeye çalışacağım:

 

Rusya'nın küresel düzeyde ABD'ye gönderdiği politik mesaj

 

Rus başkanın Ortadoğu'ya üçüncü stratejik çıkarması: ABD için Sonuçları

 

Rusya-İran stratejik ortaklığı? 

 

Rusya'nın Küresel Düzeyde ABD'ye Gönderdiği Politik Mesaj

 

Rusya'nın canlanması ve Putin yönetiminde küresel stratejik hesaplarda ikinci kutup ve "bağımsız küresel bir güç merkezi" olarak konumunu yeniden talep etmesi bilinen bir şeydir.

 

Rusya'nın canlanması, son zamanlarda ve en önemlileri aşağıda andığımız faktörlerin bir kombinasyonuyla mümkün hale geldi:

 

1) Putin'in yönetiminde Rusya'nın ulusalcı özlemleri

 

2) ABD'nin Rusya'ya yönelik küçümseyici tavırları

 

3) ABD tarafından mühendisliği yapılan ve Rusya sınırlarına doğru gerçekleşen NATO genişlemesi

 

4) ABD'nin Orta Asya'daki askeri varlığı

 

5) Doğu Avrupa'da konuşlandırılmaları düşünülen Füze Savunma Sistemleri

 

6) Rusya'nın artan petrol gelirlerinin stratejik birikimlerin modernizasyonunu ve geliştirilmesini kolaylaştırması

 

7) Rusya'nın Çin ile yoğun stratejik ortaklığı.

 

Rusya'nın stratejik hassasiyetleri, özellikle NATO'nun doğuya doğru genişlemesi, ABD'nin Orta Asya'daki askeri ve Doğu Avrupa'da FSS konuşlandırma planları tarafından güçlü bir şekilde uyarıldı. Rusya bu gelişmeleri "Rusya'nın kuşatılması" ve aynı zamanda Rusya'nın hassas periferisi üzerinde "stratejik baskı noktaları"nın oluşturulması olarak algıladı.

 

Başkan Putin'in karşı hamleleri gecikmedi. Avrupa'ya petrol ve gaz sağlama gücü üzerinden ekonomik tehdidi kullanarak Atlantik İttifakı'nı bölmeye çalıştı ve FSS'ne ev sahipliği yapacak ülkelerin Rusya'nın nükleer silahları tarafından hedef alınacağı tehdidinde bulundu. Şanghay İşbirliği Örgütü'nün genişlemesi ve geçen günlerde Tahran'da katıldığı Hazar Denizi Zirvesi diğer karşı hamlelerdi.

 

Nükleer tehdit sorunu ile ilgili İran'a yönelik yükselen tehlike zemine karşı Putin'in İran'ı ziyaret etmesi ABD'ye yönelik önemli stratejik bir meydan okuma olarak görülmelidir.

 

Ziyaret, ABD'ye yönelik karşı baskı unsurlarının kullanılarak Rusya'nın stratejik çevrelenmesine Kremlin'in cevap verme kararlılığını gösteriyor. ABD için, İran'ın yanında durarak Rusya'nın, Birleşik Devletler'in İran sorununun bütün mantığını bir darbede hükümsüz kılmasından daha önemli bir şey yoktur. 

 

Putin ziyaretinden önce Merkel ve Sarkozy ile görüştü. Aynı zamanda ziyaretten önce ABD dışişleri ve savunma bakanları Moskova'yı ziyaret etti. Bunların hepsi şüphesiz İranlı liderlerle görüşmesi sırasında İran'ı nükleer programından vazgeçirmesi için başkan Putin'i etkilemeye çalıştılar.

 

İran'a gitmeden önce Putin yeterince açık bir şekilde İran'ın nükleer silah üretmeye doğru ilerlediğini gösterebilecek herhangi bir objektif veri ve bilginin olmadığını söyledi. Putin, ABD ve batılı ülkelerin İran'a yönelik askeri saldırıyı konuşmalarını da kınadı.

 

ABD'ye gönderilen ve gittikçe güçlenen en önemli Rus mesajı; küresel stratejik sorunların yönetiminde Rusya'nın kabul edilmiş stratejik bir yerinin olması gerektiğidir.

 

Rus başkanın Ortadoğu'ya üçüncü stratejik çıkarması: ABD için Sonuçlar

 

Nisan 2005 tarihinden bu yana iki yıllık zaman zarfında Putin, geleneksel olarak ABD'nin etkisinde olan Ortadoğu'ya üç stratejik çıkarma gerçekleştirdi. 2005'te Putin ilk stratejik çıkarmasını Mısır ve İsrail'i ziyaret ederek ve yanı sıra Filistinli liderlerle görüşerek yaptı.

 

Bu yılın başlarında Putin, Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün'ü ziyaret ederek ikinci çıkarmasını yaptı. Bu üç monarşik ülke ABD'nin bölgedeki sağlam müttefikleridir ve bölgedeki Amerikan askeri varlığına ev sahipliği yapmaktadırlar.

 

Putin'in Ortadoğu'ya üçüncü stratejik çıkarması, ikinci çıkarmasından sekiz ay sonra Ekim 2007'de İran ı ziyaret etmesiyle gerçekleşti. Bu süreç, yıllardır kurnazlıkla sürdürülen Ortadoğu güvenlik mimarisinden gelen ödüllerden ABD'yi mahrum etmeye yönelik Rus iddiasının altını çiziyor.

 

Sekiz aylık bir süre zarfında Putin, Pers Körfezi'nin her iki yandaki kıyı ülkelerini ziyaret etti ve bölgede kıyısı olan ülkeleri bölen politik bölünmeyi giderdi. İran öyle veya böyle 1990'ların başından beri Rus yanlısı bir devlet olarak ortaya çıkıyordu fakat Putin'in hepsi ABD yanlısı ve İran'dan korkan Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün'ü ziyareti, Rusya'yı ve başkan Putin'i nadir görülen parlak bir stratejik taç ile taçlandırmaktadır.

 

İran'ın ABD politik kurumlarınca şeytanlaştırılmasına zıtlıkta başkan Putin, İran ziyareti sırasında Tahran'da aşağıdaki etkileyici açıklamaları yaptı:

 

1) İran bir "Dünya Gücüdür".

 

2) İran'ın nükleer programı askeri amaçlı değildir.

 

3) Hazar Denizi'ne komşu olan ülkeler, Hazar'a komşu olan herhangi bir ülkeye yönelik saldırılar için topraklarını kullandırmayacaktır.

 

4) ABD, İsrail ve batılı ülkeleri İran'a karşı herhangi bir askeri saldırıya karşı uyardı.

 

Yukarıdaki Rus beyanları, ABD ve İran için açık stratejik ve askeri imalar taşımaktadır.

 

Putin'in Ortadoğu'ya gerçekleştirdiği üç stratejik çıkarmasının bir sonucu olarak ABD'nin uğradığı toplam sarsıntı şöyle özetlenebilir:

 

Rusya'nın İran meselesindeki delilleri ABD'nin ve Avrupalı ülkelerinin delilleriyle stratejik tenakuz içindedir.

 

İran'ın Arap komşuları mantıklı olarak Rusya'nın, İran nükleer programının nükleer silah edinmeye yönelik olmadığını ileri sürmesinden dolayı daha az endişelenmelidirler. Buradaki örtülü Rus mesajı şudur; İran'a yönelik tehdit algılamaları tekrar gözden geçirilmeye ihtiyaç duymaktadır.

 

İran'ın uluslararası izolasyonu Rus başkanın ziyareti ve açıklamalarıyla zayıfladı.

 

Rus başkan, eğer stratejik değilse tabi, politik olarak ABD'nin Ortadoğu'daki Mısır, İsrail, Ürdün, Katar ve dikkate değer bir şekilde Suudi Arabistan gibi sadık dostlarını kendine yaklaştırmada başarılı oldu.

 

Stratejik olarak önemli olan Ortadoğu'nun bu uluslarının güç kazanan Rusya'ya kapılarını açmaları, Rusya'nın büyüyen uluslararası siyasal gücüne ve aynı zamanda Arap uluslarının stratejik ufuklarını, seçenekler bağlamında, ABD'nin ötesine genişletme niyetleri için de bir delildir.

 

Irak ve Afganistan'dan dolayı darbe alan Ortadoğu'daki ABD imajına keskin bir zıtlıktaki Rusya ve Rus başkanın imajı; Rusya "Arap ve Müslüman ulusların dostu olan" bir güçtür şeklindeki algılamayla yükselmeye yazgılıdır.

 

Yukarıdaki gelişmeler, güç kazanan bir Rusya'ya kapılarını açan Arap ve Müslüman ülkelerin stratejik durumlarının değişmesiyle birlikte Ortadoğu'daki ABD güvenlik çıkarlarına önemli bir darbe vuracak gibi görünüyorlar.

 

Rusya-İran stratejik ortaklığı?

 

İran'ın ABD ve batılı ülkeler tarafından askeri saldırılarla cezalandırılacağı kritik bir konjüktürde Rus başkanın ona bir hayat bağı uzatmasıyla birlikte bir  "İran-Rusya Stratejik Ortaklığı"nın esaslı bir şekilde ortaya çıktığı söylenebilir mi?

 

Rusya'nın şimdiye kadar İran ile ilişkileri için "stratejik ortaklık" tabirini kullandığı görülmedi.

 

Batıdaki analistler Rusya ve İran'ı pek fazla sorunun böldüğünü gündeme getirmeye eğilimliler. Onlara göre bu sorunlar şunlardır:

 

1) Kafkasya ve Hazar Denizi Bölgesi'nde Rusya ve İran birbiriyle yarışma ve çatışma halinde olan çıkarlara sahipler.

2) İran, Rusya'nın kendisini küresel güç oyununda maşa olarak kullandığını düşünüyor.

3) Rusya'nın, ABD'nin İran'ı gözetlemesini kolaylaştıracak şekilde radar sistemlerini Kafkasya'da kullanması için ABD'ye yaptığı davet.

4) Rusya, İran'ı uğraşılması güç bir ortak olarak görüyor.

 

Yukarıdaki nedenlerle birlikte Rusya ve İran için elde edilebilir stratejik durumun üstünlüğünde, onları bölenlerden daha fazla birleştirici zorunluluğun olduğu söylenebilir.

 

"Rusya-İran Stratejik Ortaklığı"nın değil de nükleerden orduya kadar bütün alanlarda "Rusya-İran Stratejik İşbirliği"nin olduğu söylenebilir.

 

Bir dereceye kadar şu anki haliyle Rusya-İran ilişkisinin, İran'a karşı ABD ve Batılı ülkeler tarafından gerçekleştirilecek herhangi bir askeri saldırıya karşı "caydırıcı bir etki" oluşturduğu söylenebilir.

 

Böylesi "caydırıcı bir etkiyi" takviye etmek için Rusya'nın, İran'a olası bir ABD saldırısının katlanılamaz bir askeri bedele sahip olmasını sağlamak için askeri birikimleriyle İran'ı desteklemesi mümkündür.

 

Nihai Gözlemler

 

Ortadoğu bir kez daha ABD ve Rusya'nın çekişen ulusal güvenlik çıkarları (!) için önemli bir stratejik santranç tahtası olarak canlanıyor gibi görünüyor.

 

Başkan Putin'in iki yıllık süre içinde bölgeye yaptığı üç stratejik çıkarmanın bir sonu olarak Rusya Ortadoğu santranç tahtasında avantajlı gibi görünüyor.

 

Irak ve Afganistan'ın bir sonucu olarak Ortadoğu'da ABD etkisinin sos vermesi ve ABD'nin Ortadoğu'da Müslüman karşıtı bir güç olarak algılanmasıyla birlikte bölgedeki Rus stratejik etkisi bitişten sonra yeniden gelişecek gibi görünüyor.

 

Dr. Subhash Kapila: Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Sorunlar uzmanıdır. Güney Asya Analiz Grubu'na Stratejik Sorunlarla ilgili danışmanlık yapmaktadır. Email [email protected]

 

 

 

 

Bu makale Ali Karakuş tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.