ABD başkanlık seçimlerini kazanmasına neredeyse kesin gözüyle bakılan Barack Obama, Ermeni ve Rum lobilerine göz kırpmasına ve geçmişte Türkiye'ye düşmanca bakan Joseph Biden'ı yardımcısı seçmesine rağmen Ankara'nın "zorunlu tercihi" olarak önümüzde duruyor.
Nedeni de malum. Obama ve Biden'ın karşısında yarışan McCain-Palin ikilisi, sadece Bush politikalarının hararetli savunucusu değiller. Aynı zamanda bölgemizdeki tahribatı artıracaklarını çağrıştıran bir söylem üzerinden politika yapıyorlar. Bunun da Türkiye'nin hoşuna gitmesi mümkün değil.
Bu arada, Türkiye'nin öneminin de Obama kampında daha iyi anlaşıldığı görülüyor, ki bu da Ankara'da memnuniyetle karşılanıyor. Obama-Biden ikilisi, dış politika önceliklerini ortaya koyarken, Türkiye ile ilişkilere atfettikleri önemi resmi internet sitelerinde duyurdular.
"Türkiye ile Stratejik Ortaklığın Yeniden Tesisi" başlığı altında, konuya özel bir yer vererek, "İstikrarlı, demokratik ve Batı'ya dönük Türkiye ile iyi ilişkiler ABD ulusal çıkarının önemli bir unsurudur" ifadesini kullandılar.

Ermeni-Rum lobileri ve Obama
Bush yönetiminin Irak'taki vahim hatalarından dolayı ilişkilerin ciddi bir sarsıntı geçirdiğine işaret eden Obama ve Biden, bu hataların sonucu olarak Türkiye'nin PKK sorununun da yeniden canlandığını vurguladılar.  Türkiye'de artan Amerikan aleyhtarlığına da değinen Obama ve Biden, söz edilen bu sorunların üstesinden gelinmesi için çaba sarf edeceklerini bildirdiler. Bu arada Ankara'nın AB perspektifini destekleyeceklerini de vurguladılar. 
Obama-Biden ikilisinin bu açıklamalarında Ermeni ve Rum lobilerini memnun edecek bir yaklaşımın olmaması dikkat çekiyor. Peki, bu lobileri memnun etmek için başta Ankara'yı kaygılandıran  açıklamalarda bulunurlarken, bu noktaya nasıl geldiler?
Aslında daha önce yazmıştık. Obama zafere yaklaştıkça "gerçek dünya"yı daha iyi anlamak zorunda kalıyor. Böylece, seçim kampanyasının harareti içinde göremediği şeyleri daha net görüyor.
Obama, Irak'tan bir takvim çerçevesinde çekileceğini söylüyor. Bush'un yarattığı felaketi bilen ABD halkı da bu söze büyük önem veriyor. Obama, buna rağmen, geri çekilmenin bir anda ve mutlak anlamda olamayacağını görüyor.

Clinton dönemine dönülür mü?
Başka bir ifadeyle, ABD'nin gelecekte askeri varlığını bölgede bir şekilde hissettirmesi gerekeceğini anlıyor. Ancak Irak'taki belirsizlik sürüyor ve büyüyor. Bugüne kadar nispeten sakin sayılan Kuzey Irak da buna dahil.
Bu durumda Türkiye gibi geleneksel bir müttefikle köprüleri yakmak yerine bunları güçlendirme ihtiyacı, eşyanın tabiatı gereğince, ağır basıyor. Sorun da zaten Irak'la sınırlı değil. 
Obama ve Biden'ın açıklamalarından, NATO'nun güçlendirilmesiyle, Gürcistan macerasından sonra  Rusya'nın "hizada tutulması"nın da dış politika öncelikleri arasında yer alacağı görülüyor. Rusya'ya alternatif enerji hatlarının geliştirilmesi konusuna verdikleri önem de, kaçınılmaz olarak, Türkiye'nin ABD için önemini artırıyor. 
Bu durumda bazıları daha şimdiden, Obama'nın gerçekten seçilmesi halinde Türk-ABD ilişkilerinde Clinton döneminde yakalanan olumlu ivmeye dönülebileceğini söylemeye başladılar. 
Bunu elbette ki zaman gösterecek. Fakat, tekrar görüldüğü gibi, siyasetçiler kampanyaları sırasında istedikleri kadar atıp tutsunlar, iktidara yaklaştıkça mevcut koşullar tarafından gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalıyorlar.

Kaynak: Milliyet