Azerbaycan'ın Ermeni ayrılıkçı bölgesi [Yukarı Karabağ], Erivan'daki hükümet değişimi krizi temelinde ve Kosova'nın bağımsızlık ilanı temelinde yeniden kıvılcımlanabilir. Bölgesel basın bu konuda kaygılı.
Azerbaycan'dan bağımsızlığını ilan eden Yukarı Karabağ'daki ayrılıkçı Ermeni güçleriyle Bakü hükümetinin düzenli ordusu arasında karşılıklı ateş açmalar alışılageldik olaylardır. Ancak Yukarı Karabağ'ın kuzeydoğusundaki Mardakert'te, 4 Mart'ta yaşanan çatışmalar, şiddeti kadar süresi (durmaksızın birkaç saat devam etti) ile de diğerlerinden ayrılmaktadır. Taraflar birbirlerini, 1994'te ilan edilmiş olan ateşkesi ihlal etmek için, Ermenistan'da 19 Şubat'ta yapılmış olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra oluşan ve 20 gün olağanüstü hal ilan edilmesine yol açan krizden avantaj elde etmeye çalışmakla suçluyor.
Erivan'da yayınlanan Novoié Vremia dergisi, "saldırının eskiden olduğu gibi tekil nişancılar tarafından değil de ağır zırhlı birliklerle desteklenen saldırı kuvvetleri tarafından yürütüldüğünü" belirterek, "Bu, Azerbaycanlıların daha önce benzeri görülmemiş bir provokasyonudur" ifşasında bulunuyor. Üç haftada bir çıkan bu dergi, Bakü hükümetinin son aylarda isyancı cumhuriyete [Yukarı Karabağ] karşı saldırgan beyanlarını artırdığı iddiasıyla, özetle "bunda şaşılacak bir şey yok" demektedir. Rus gazetesi Vzgilad, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in yakınlarda yaptığı şu beyanı alıntılamaktadır: "Ülkemizin askerî bütçesi 1,3 milyar dolardır. Bu bütçe daha da artacaktır. İşgal edilmiş olan topraklarımızı kurtarmaya hazır olmak için askerî ekipman ve cephane satın alıyoruz. Güç esaslı bir etkendir." Enformasyon sitesi PanArmenian'ın haberine göre ise Ermeni Genelkurmayı tüm sorumluluğu Bakü hükümetine atmaktadır: "Yukarı Karabağ'ın askerî kuvvetleri saldırılara karşılık vermek zorunda kaldı. Azerbaycan artık şunu anlamalıdır: Yukarı Karabağ'ın insanları yurtlarını sonuna kadar koruyacaklardır."
Ermeni enformasyon sitesine karşılık olarak, Bakü'nün on-line gazetesi Day.az da, "Ermeni yönetiminin, Ermenilerin ve uluslararası kamuoyunun dikkatlerini 2 Mart'ta Erivan'da sebep oldukları kan gölünden başka yerlere yöneltmek için çatışma bölgesinde böylesi bir provokasyona ihtiyaçları vardı. Sadece aptal bir çocuk bu açık gerçeği görmekten acizdir." diyen ve Ermeni halkına "Sizleri felakete sürükleyen bu yöneticilerin provokasyonlarına gelmeyin." çağrısında bulunan milletvekili Anar Mamedhanov'un analizini sunmaktadır. Yine Day.az'ın görüşme yaptığı Azerbaycanlı uzman Rasim Mousabekov, son günlerdeki Ermenistan krizinin sosyolojik bir okumasını yapmayı önermektedir: "Göstericilerin bastırılmasından sonra, Erivan'daki Ermeniler ile Karabağ kökenli kişilerden oluşan klan arasındaki [mesela eski Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan ve seçilen halefi Serge Sarkisyan] düşmanlık güçlendi."
Azerbaycan gazetesi Zerkalo da bu analizi paylaşmaktadır: "Koçaryan rejimi 'yeminli düşman Azerbaycan' imajını araçsallaştırıyor. Herhangi bir Ermeni için, biz, Türkler gibi, düşmanız." Zerkalo'ya göre "Ateşkesin Ermenistan tarafından ihlali, kendisine iki hedefe ulaşmasını sağlayacaktır: Olağanüstü hali meşrulaştırma ve ABD'ye domino etkisinin tehlikelerini gösterme imkanı verecektir. Zaten Moskova'nın desteği olmaksızın Koçaryan hareket etmeye cesaret edemezdi." ABD ve AGİT ise Bakü ve Erivan'a ateşkesi ihlal etmeme çağrısında bulundular. Rus basını da Yukarı Karabağ'daki durumdan kaygılanmaktadır. Rus basını 4 Mart'taki sürtüşmelerin gelecekte çatışmanın tırmanmasının habercisi olduğu fikrindedir. Moskova'da yayınlanan Vzgilad gazetesi "Karabağ bir savaşın eşiğinde" manşetini attı. Yine Rus gazetesi Nezavissimaia Gazeta'ya göre, bu dramatik olay, çoğunluğu Arnavut olan Sırbistan'ın özerk bölgesinin tek yanlı bağımsızlık ilanının doğrudan bir sonucu, 'Kosova sendromunun' bir ifadesinden başka bir şey değildi: "Karabağ'da Kosova'daki kadar bağımsızlık hakkına sahip olunduğu düşünülmektedir. Azeriler ve Ermeniler 20 yıldır süregelen bu toprak üzerindeki çatışmayı bir sonuca bağlamak için her türlü fırsatı değerlendireceklerdir."
Kaynak: Zaman