İslamcılardan Kemalistlere, Ülkücülerden Komünistlere kadar herkes Amerika Birleşik Devletleri'ni düşman olarak görüyor. Saadet Partisi'nin, Cumhuriyet Halk Partisi'nin, İşçi Partisi'nin, Milliyetçi Hareket Partisi'nin, Büyük Birlik Partisi'nin, Emeğin Partisi'nin, Türkiye Komünist Partisi'nin söylemlerine bakın; hepsi de ABD'yi Türkiye'ye ve bütün Ortadoğu'ya tuzak kurmakla suçluyor. AK Parti yönetimi, 1 Mart tezkeresini reddederek ABD'nin çarkına çomak sokan milletvekillerini seçimlerde liste dışı bırakarak cezalandırdı; ama bu partinin tabanı da ABD aleyhtarı.
Madem öyle, madem hepimiz ABD aleyhtarıyız, madem hepimiz ABD'nin bizi bir kaşık suda boğmaya çalıştığına inanıyor ve Büyük Ortadoğu Projesi'nin bu amaca hizmet ettiğini düşünüyoruz, öyleyse niye Hamas'a hep beraber destek vermiyoruz? ABD, Siyonist emperyalizme direnen Hamas'ın dize getirilmesi için Dahlan'a bağlı kuvvetlere bol miktarda silah ve bir de general (Keith Dayton) gönderdi; bunu niye üzerimize alınmıyoruz? Emperyalizme karşı Hamas'la safları sıklaştırma basiretini niye gösteremiyoruz? Terörle mücadelenin 'içeridesi-dışarıdası' yok da emperyalizmle mücadelenin var mı?
Emperyalistlerin Ortadoğu'da kazandıkları bir mevzi, o mevzii Ortadoğu'nun hangi mıntıkasında kazanırlarsa kazansınlar, bütün Ortadoğu'nun kaybettiği bir mevzidir. Emperyalistlerin Ortadoğu'da kaybettikleri bir mevzi ise bütün Ortadoğu'nun kazandığı bir mevzidir (tabii ki İsrail hariç Ortadoğu). Hamas -ve İslami Cihad, Hizbullah, iç savaş fitnesine bulaşmayan Iraklı mücahitler- direndikçe, konumunu güçlendirdikçe, mevzi kazandıkça, Ortadoğu'yu tamamen sömürgeleştirme hedefine matuf planlar bozulur, emperyalistler zaafa düşer, bölge ülkelerinin tam bağımsızlığına giden yol açılır. Demek ki Hamas sadece Filistin için değil bütün bölge ülkeleri ve halkları için savaşıyor; Türkiye için de savaşıyor. Demek ki İzzeddin Kassam Tugayları, Filistin ordusu olmanın ötesinde, Arap ordusudur, Türk ordusudur, Fars ordusudur, Kürt ordusudur, Laz ordusudur, Çerkez ordusudur, Boşnak ordusudur, Arnavut ordusudur… Türkiye'ye sahip çıkmak istiyorsak, Hamas'a sahip çıkmalıyız.
Bu toprakların istilacılara, sömürgecilere, emperyalistlere karşı direniş ruhunu temsil eden Hamas ve diğer direniş örgütleri hepimizin namusudur, şerefidir. Onların yenilgisi hepimizin yenilgisi, zaferi de hepimizin zaferi olacaktır. Küreselleşen emperyalizmle Türkiye olarak tek başımıza mücadele edebileceğimize inanacak kadar gafil değilsek ve ABD aleyhtarlığında samimi isek, “Bağımsız Türkiye” pankartının yanında bir de “Hamas'a Selam, Direnişe Devam” pankartı açmalıyız.
Başbakan'a “Amerika'nın ağzıyla konuşuyorsun” demek, anti emperyalist rüştün ispatına yetmez; bu toprakların ağzıyla konuşacaksak, “Emperyalist ABD'ye ve onun işbirlikçisi rejimlere karşı Hamas'ı destekliyoruz” da diyeceğiz! Seçim kampanyalarında ABD aleyhtarlığı yapan Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi, iktidara geldikleri takdirde emperyalizmle kararlı bir mücadeleye gireceklerini ve bu mücadelenin gereği olarak -mesela- Filistinli kurtuluş savaşçılarının yanında yer alacaklarını taahhüt ediyorlar mı? Etmiyorlar. Lisan-ı hallerinden anladığım kadarıyla, ABD'nin ŞİMDİ ve BURADA Türkiye'ye direkt olarak dokunan fenalıklarını savuşturmaya çalışmaktan ibaret bir siyaset izleyecekler. ABD'den koparacakları geçici tavizleri öpüp başlarının üstüne koyacaklar. 1096'da Anadolu topraklarına giren Haçlı ordusunun nihai hedefini tespit edemeyen, günü geldiğinde kendilerinin de tepeleneceğini idrak edemedikleri için komşularının Haçlılar tarafından tepelenmesine kayıtsız kalan (hatta “Rakiplerimizden kurtuluyoruz” diye bunu sevinçle karşılayan), “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyen ve sonuçta Ortadoğu'nun mahvına sebep olan dar görüşlü 'derebeyleri' gibi davranacaklar.
Bitsin artık bu aymazlık!
ABD liderliğindeki Siyonist emperyalizme karşı canla başla savaşan Hamas'ı sahiplenmiyor muyuz? Filistinli mücahitleri kendi askerimiz olarak görmüyor muyuz? Hamas'a kurulan komplolara seyirci mi kalıyoruz? Susuyor muyuz? Öyleyse sıra bize de gelecek!
Kaynak: Yeni Şafak