Güney Afrika’da Afrikalı mültecilere karşı yapılan son vahşi muamele yeni bir olgu değildir. Bu, ülkede yıllardır var. Çeşitli etkenler sebebiyle bazı anlarda yabancı düşmanlığı şiddetli zulüm seviyelerine ulaşıyor. Daha iyi bir yaşam ümidiyle Güney Afrika’ya gelen Afrikalı mülteciler, maalesef mevcudiyetleri belli gruplar tarafından sürekli tam bir acımasızlıkla reddedilen bir ülkede hayat kuruyorlar.
Güney Afrika’da hükümet ve halk, giderek daha da tırmanacağı görülen son yabancı düşmanlığı saldırılarına şimdiye kadar olduğundan daha güçlü bir tepki verdi. Güney Afrika’da bu senenin ilk yabancı düşmanlığı dalgası ocak sonunda oldu. Johannesburg’un en yoğun siyah nüfusa sahip yerleşim yeri Soweto’da Somalili bir dükkan sahibi, kendisini dükkanını yağmalamak isteyen insanlardan kurtarmak için silah kullanmak zorunda kaldı. Silahından çıkan kurşunlar 14 yaşındaki Siphiwe Mahori’nin vücudunda bulundu. Soweto halkı bu duruma çok kızdı ve polisten kamu adaletini sağlamasını talep etti. Bu arada bölgede Somalililere ait çok sayıdaki dükkanın yağmalanması devam etti.
Birkaç ay sonra, mart sonunda ikinci yabancı düşmanlığı dalgasının sesi geldi. Yabancı düşmanlığı alevi, etkili Zulu Kral Goodwill Zwelithini’nin bir manevi yenilenme etkinliğinde “Biz dışarıdan gelenlerden, lütfen ülkelerine geri gitmelerini rica ediyoruz” sözleriyle iyice alevlendi. O ayrıca, “Ülkelerin Güney Afrika’nın kurtuluş mücadelesinde önemli roller oynamış olmaları, yabancıların yerlileri rahatsız etmesine müsaade edilen bir durum için bahane olarak kullanılmamalıdır” diye de ekledi.
Bu ifadeler, Polis Bakanı Nathi Nhleko ve KwaZulu-Natal topluluğunun Yönetim Konseyi Üyesi Willies Mchunu’nun bulunduğu ortamda dile getirildi. Zulu Kral bir siyasetçi değil ama onun nüfuz ve toplumsal statüsü sadece kitleleri harekete geçirmekle kalmaz hükümeti de bir ölçüde susturabilir. Afrika Milli Kongresi, Zulu Kral’ın desteğini kaybetmekten endişe ediyor. Özellikle de nisan sonunda belediye seçimleri yapılacakken. Bu ifadelere hemen tepki göstermemek, Afrikalı mültecilerin ya katledilmek ya da güvenli kamplara kaçmak zorunda kalmaları sonucunu doğurdu.
Yabancı düşmanlığına son verilmesi için Güney Afrika sokaklarında yapılan kitlesel yürüyüşler bir Afrikalı birliği getirdi. Bu yürüyüşler, birleşme için gerekli ve hayati ehemmiyettedir ama bunlar, yabancı düşmanlığının ülkeyi sosyal ve iktisadi hastalıklardan kurtaracağı fikrine sahip insanları da kapsayacak şekilde bir birleşme sağlamadı. Bu, hastalıktaki en büyük meydan okumalardan biridir.
Yabancı düşmanlığının psikolojisi
“Öteki” kavramını derinlemesine inceleyen çok sayıda teorisyen var. Yabancı düşmanlığında yabancı sadece ‘öteki’ olarak değil ‘meçhul’ olarak da tanınır. Bu ‘meçhul’ gerçekle kurgunun hayale çarptığı ve daha sonra yabancı düşmanlığı psikolojisine yakalananlarda inkar edilemez bir hakikat algısına dönüştüğü yerdir. Bu yüzden, Afrikalı mültecilere (‘ötekiler’) saldıranlar, fakirlikten ya da buna ilaveten işsizlikten muzdarip oldukları (gerçek) için iş ve hayatlarının çalındığına inanırlar (hayal). Grubun asıl saldırganları işte bunlardır.
Hayalle gerçeğin birleşmesi, fertlerin hakikat olarak algıladıkları eylemlerle sonuçlanabilir. Bu yüzden, yabancı düşmanlığıyla ilgili ihlal işleyenler kendilerini suçlu olarak görmezler. Onlar yaptıklarını sosyal adalet olarak değerlendirirler. Bundan dolayı bir dükkanı yağmalamak, zaten onların kendilerine borçlu olduğu şeyleri geri almak olarak düşünülür. İhlalciler kendilerini suçlu olarak değil kurban olarak telakki ederler. Bu da meseleye çözüm bulunmasını daha da müşkül hale getirir.
Ekonomik gerçekler ve yabancı düşmanlığının etkisi
Geçen sene Çalışmak İçin Yapılan Göçleri Araştırma Konsorsiyumu (MiWORC) tarafından yayımlanan “Güney Afrika’da göç ve istihdam: İç ve uluslararası göçün iktisadi bir tahlili” başlıklı rapora göre Güney Afrika’da çalışan nüfusun sadece yüzde 4’ü yabancı göçmenlerdir. Kalan yüzde 96’lık kesim Güney Afrika vatandaşıdır. Ama veriler, yabancı göçmenlerin Güney Afrika’da istihdam edilme şansının yerlilere göre daha fazla olduğuna da işaret ediyor. Bunun için gösterilen gerekçe de yabancı göçmenlerin özellikle gayriresmi sektör olmak üzere yerlilerin istemeyeceği işleri kabul etmeye gönüllü olmalarıdır.
Rapor ayrıca yabancı göçmenlerin, hem Güney Afrikalılar hem de diğer yabancı göçmenlere istihdam sağlayarak, vergi vererek ve piyasaya makul fiyattan mallar arz ederek ülke ekonomisini olumlu etkilediğini de gösterdi. Yabancı düşmanlığının devam etmesi ülkeyi olumsuz etkileyecektir. Nijerya, Malavi ve Zimbabve gibi ülkeler Güney Afrika’yı ekonomik olarak zor duruma düşürmekle tehdit ettiği için olumsuz etkiler daha da yüksek ölçekte olabilir.
Nijerya’da bulunan Güney Afrikalı şirketler zaten reddedilme tecrübesi yaşadı. Kalabalık nüfusunun son derece kârlı iş imkanları doğurması sebebiyle Nijerya’daki büyümeleri Güney Afrika’dakinden daha fazla olan MTN gibi şirketler, ekonomik olarak etkilenmekten korkuyor. Malavi’de 2000’in üzerinde kişi başkent Lilongwe’de Güney Afrika Yüksek Komisyonu’nda protesto eylemi yaptı. Onlar, Zulu Kral Goodwill Zwelithini hakkında işlem yapılmaması halinde Güney Afrika’yı ekonomik olarak boykot edeceklerini ifade ettiler. Zimbabve’deki en büyük öğrenci örgütü Zinasu da Güney Afrika mallarına ekonomik misilleme yapacağını duyurdu.
Güney Afrika halen sosyal hastalıklarının yanı sıra kitlesel fakirlik ve işsizlikten muzdarip. İnsanları bir çıkış yolu aramaya ve suça iten de bu şartlarda yaşamak ve siyasilerin vaatlerinden ümit kesmenin verdiği hayal kırıklığıdır. Hayal kırıklığı ümitsizlikle de birleşince bulunması en kolay günah keçileri, kurban olur.
Ülkede sonunda yabancı düşmanlığı sakinleyecek ama Güney Afrika’da yaşanan Afrikalı korkusu hiçbir zaman hafızalardan çıkmayacak. Ama yine de bu trajedide, uygun bir şekilde işlenirse geniş çaplı bir büyümeye yol açma fırsatı var. Afrika kayda değer bir kıta oyuncusu olarak dünya sahnesinde yarışacaksa, yabancı düşmanlığına karşı tepkide Afrikalıların birliği için yapılan geniş çaplı çağrılar devam etmelidir.
Kaynak: World Bulletin
Dünya Bülteni için çeviren: Arif Kaya