Kayıtsızlık, geri duruş ve hatta husumet. Hatırı sayılır oranda Fransız Avrupa Birliği’ne burun kıvırıyor. 25 Mayıs Pazar Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, oylamadan geri duran bu ruh halini açığa vurmaya hazırlanıyorlar. Eğer birlik içindeki bir Avrupa’ya (Avrupa yapılanmasının başından beri Le Monde’un çabası) inancımız varsa, o zaman bu muğlak Avrupa Birliği karşıtlığını terk etmeliyiz. Zira Fransa’nın geleceği hiç olmadığı kadar Avrupa projesine tam teşekküllü katılımına bağlı. Fakat yenilenmiş ve diriltilmiş bir projeye.

Zaman zaman önerildiği gibi ulusal içe kapanma ile çoğunlukla kıymeti bilinmeyen bu kolektif maceranın yani Avrupa’nın rotasına girme arasında seçim yapmak bunlardan biri değil. Ekonomik güçlerin birbiriyle çarpıştığı küreselleşen çağı göz önünde bulundurursak, çıkarlarını ve belli değerlerini savunabilme imkanı bulmak durumunda olan Fransa’nın rotası Avrupa’dır. Diğer yol feragat, tarihsel regresyon ve hırslı bir ulus olarak Fransa’nın yadsınmasıdır.

Avrupa Parlamentosu’nun genel oyla seçildiğinden beri sekizinci oylaması olan bu seçim istisna değil. Seçmenler oylamada daha ziyade “Avrupalılar”a yaraşır biçimde iç muhasebeleri ile karara varıyorlar. Bununla birlikte, kaygı verici bir acayiplik var. Seçmenin hissiyatı sadece Avrupa Birliği’ne karşı kayıtsızlıkta değil, çoğunlukla reddetme eğiliminde kendini gösteriyor.

Hükümet partileri Avrupa’ya dair pozitif bir diskura sahip olamayınca, bu hissiyatın kısmen sorumlusu oluyorlar. Muhalif oluşumlar bizzat bundan besleniyor. Son derece reel ve ülkeye zarar veren işsizlik, anemik gelişme, göçmenlerin entegrasyon zorluğu gibi sıkıntıların sorumluluğunu Avrupa’ya veya euro’ya (hatta her ikisine birden) yüklemekteler. Tespitleri hatalı.

Bu zorluklar basitçe günah keçisi ilan edilen Birliğin doğasından kaynaklanan sorunlar değil. Mesela Washington ve Londra’da halen katılıkla uygulanan bütçe kesintilerinin euro’nun doğasından kaynaklanan sıkıntılar olmadığı gibi. Borçlanma düzeylerinin büyümenin freni olduğunu, doğru ya da değil, düşünen hükümetlerin işi bu.

Seçmenlerin sıkıntıları dünya çapında zenginlik ve gücü radikal bir biçimde altüst eden küreselleşme sarsıntısını kapsıyor. Fakat “Brüksel”e, Fransa’nın reform yapması gerektiğini empoze eden liberal ideoloji adına değil; Paris’in hatırı için ortadan kalkmayacak olan küreselleşmeye uyum sağlama adına.

Avrupa Birliği kötü işliyor. Ama yine de çok iş başardı. En azından üyeleri arasında barış sağladı. Yeni bir istikamet, bir amaç bulmak zorunda AB. İnsanlaşmak, sivilleşmek, “Avrupalılaşmak” için normlar, özellikle sosyal ve çevresel normlar, empoze etmeye çalışırken küreselleşmenin dikkate alınması gerekiyor.

Bunun için güçlü olmak durumunda Avrupa Birliği. Genelde karmaşık olan idaresini basitleştirmek, daha gelişmiş bir ekonomi hükümeti kurmak ve enerji ihtiyacını kabullenmek zorunda. Bunun için ise yıkmak değil inşa etmek isteyenlerin oylarıyla verecekleri desteğe ihtiyaç var.

Kaynak: Le Monde, Gilles van Kote (Le Monde Genel Yayın Yönetmeni), 23.05.2014
Dünya Bülteni için tercüme eden: Muhsin Korkut