Aynur Erdoğan - DÜBAM / Dünya Bülteni

Bu ayki yuvarlak masa toplantımızda Avrupa’da İskoçya Örneğinde Ayrılma Eğilimleri ve Tarihsel Kökenlerini konuştuk. Konuşmacılarımız İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Rıdvan Şentürk, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Edip Asaf Bekaroğlu ve İstanbul Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ferhat Kentel.

İskoçya’daki referandumla sıcak gündeme oturan Avrupa’daki ayrılıkçı hareketler Avrupa Birliği projesinin sonunu mu ifade ediyor? Modern Avrupa’nın dayandığı milliyetçi yapılanma farklı bir şekilde kendisini yeniden mi üretiyor? Bu tür soruların masaya yatırıldığı toplantıda konuşmacılarımız ezber bozan cevaplarıyla meselenin çok farklı boyutlarını da ortaya koydular.

Westfalya sistemiyle temelleri atılan ulusdevlet yapılanmaları için ayrılıkçı hareketler tehlikeli bir süreci mi işaret ediyor? Şentürk bu tür hareketlerin ciddiye alınmasını gerektiren bir durum olmadığının altını çizerken asıl tartışılması gerekenin Avrupa’nın düşünce ve siyaset olarak iflasın eşiğinde olduğunun ve değişen dünyaya söyleyecek yeni bir sözünün olmadığının altını çiziyor. Bu noktada milliyetçiliğin asıl kriz oluşturduğu coğrafyanın Doğu olduğuna dikkat çeken Şentürk bütün karanlık tabloya rağmen Doğu’dan yükselecek yeni söyleme dair ümitvâr olduğunu ifade ediyor.

Bekaroğlu ise, referandum sürecini ve Avrupa’daki diğer ayrılıkçı hareketleri yakından izleyen biri olarak, her ne kadar milliyetçiliğin yeni bir kriz dönemine sebep olacak karakterde olmadığını söylese de duygusal boyutunun güçlü olmasından hareketle yeni dönemde siyaseti ve müesses nizamı sarsabileceğini vurguluyor. Ancak Avrupa’da uç veren aşırı sağ hareketin Avrupa ulusları arasında karşıtlık anlamı içeren bir milliyetçilikten çok dışarıdan gelmiş olan göçmenlere karşı ve özellikle de Müslümanlara karşı dışlamacı bir tavrı barındırdığına dikkat çekiyor.

Kentel ise etnik, dini vb. unsurları bastıran ulusdevlet anlayışının iflas etmesinin ardından etnik kimliklerin öne çıktığının altını çiziyor. Ulusdevletin erozyona uğrattığı kimlikler dolayısıyla insanlar kendilerini yeniden kurarken ulusdevletin vurguladığı etnik kimlik öne çıkıyor. “Ama ben aynı zamanda mesela Müslümanım” diyor Kentel. Dini kimliğin hala ifade edilemeyişinden dolayı meydana gelen çatışmanın Avrupa’yı da değiştirdiğini söyleyen Kentel Avrupa’daki göçmen varlığından yeni olanın üretilmesi noktasında ümitvâr olduğunun altını çiziyor.

Bunların yanı sıra başka önemli tespitleri de içeren toplantı kaydının araştırmacılar ve konunun ilgililerine faydalı olmasını temenni ediyoruz.

TOPLANTI METNİ