Suriye’de hem Esad karşıtı muhalefet ve rejim arasında hem de muhalefetin farklı kesimleri içinde askeri denge, oldukça tahmin edilebilir şekilde ve önemli ölçüde kötüleşti. ABD tarafından “desteklenen” Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) önemsiz hale geliyor; şimdi El Kaide bağlantılı daha radikal grupların -özellikle El Nusra Cephesi (NC) ve Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD)- muhalefete ve eğer olacaksa Esad sonrası Suriye’sine hakim olmasına mani olunması için temelde tek engel [nispeten] ılımlı İslami Cephe’dir (İC).

Neredeyse yarım asırlık acımasız Baas yönetimi Suriye’de laik yönetim fikrini tamamen gözden düşürmemişse bile ÖSO’nun düşüşü laiklik tabutuna çakılan son çividir. Şimdi İslami Cephe gibi bazıları diğerlerinden daha ılımlı olsa da tüm seçenekler İslamcıdır. Birkaç güçlü İslamcı isyancı grubun birleşmesiyle Kasım 2013’te kurulan İC bugün Suriye muhalefetinde belki en güçlü grup değilse bile en güçlü gruplardan biridir. İC resmi olarak El Kaide ile bağlantılı olmasa da üyeleri genelde Suriye’deki El Kaide uzantılarıyla birlikte savaşırlar.

IŞİD ve NC yoğun şekilde yabancı savaşçılarla doludur. Bunlar genelde sıradan Suriyelilerin hayatlarını iyileştirmekten daha çok Suriye sınırları içinde ve ötesinde İslami emirlik tesis edilmesiyle ilgilidirler. Bunun aksine İC, hemen hemen tamamen, doğdukları yerde bulunan Suriyelilerden oluşur ve hep hedef ve uygulamalarını halk desteğini koruyacak şekilde ayarlama isteği gösterir.

Aslında Suriye muhalefetinde daha ılımlı ve laik unsurların gerilemesinin tek sebebi olmasa da büyük bir sebebi, Washington’un ÖSO’ya yarım gönüllü desteğidir. ÖSO’nun güçten düşmesiyle ilgili olarak, daha radikal gruplar, genelde ÖSO’dan daha iyi silahlı oldukları için, normalde ÖSO saflarına katılabilecek yeni elemanları kendilerine çekmeyi başardılar. Bunların üyelerinin çoğu ABD’nin Irak’ı işgali sırasındaki savaşta önemli savaş tecrübesi kazandı. Ayrıca, ÖSO’nun “kurtardığı” bölgelerde Suriye vatandaşlarına geniş çaplı kötü muamelelerde bulunduğu da bildiriliyor ki bu da gruba olan desteği büyük ölçüde azalttı.

Washington’un Suriye’deki baş vekili ÖSO’nun Esad’ı iktidardan indirebilecek güçte olmadığı ispatlandı. Yönetimin halka aksini açıklamasına rağmen, Esad’ın koltuktan edilmesi için görünürde ABD destekli ciddi bir çaba sarf edilmeyeceği de giderek aşikar hale geldi. Başkan Obama -ve daha önemlisi Amerikan halkı- Esad’ı görevden gitmeye zorlamak ve Suriye’yi istikrara kavuşturmak için kesinlikle gerekli olan önemli vakit, servet ve kanlarını adamaya pek arzu duymuyor. Esad yakın bir zamanda gider veya gitmez -ya da hiç gitmez- ama Suriye’nin tamamı ya da bir kısmında büyük bir El Kaide mevcudiyeti ABD’nin bölgedeki çıkarları ve müttefiklerini ciddi şekilde tehdit ediyor.

Bu yalın gerçek göz önüne alındığında, ÖSO’nun sebep olacağı rejim değişikliğine karşı sonraki en iyi seçenekleri düşünmek ve bu seçeneklerin peşinden gitmek ihtiyatlı bir davranış olacaktır. Özellikle, ABD ve Suriye’deki isyancıların diğer önemli destekçilerinin, hem Suriye’de IŞİD ve NC’nin nüfuzunu sınırlandırmak hem de Esad rejimi üzerindeki baskıları arttırmak üzere İC’nin kuvvetlenmesi için çalışmaları gereklidir.

Bununla ilgili olarak, NC ve IŞİD’e karşı İC’yi kuvvetlendirmek üzere gösterilen dış çabalar, en azından şimdilik, bir yandan İC ve diğer yandan da El Kaide bağlantılı gruplar arasında (son günlerde İC ve IŞİD arasında çatışmalar şiddetleniyor) daha fazla ihtilaf çıkmasının önlenmesine yöneltilmelidir. Zira bu durum dikkat ve kaynakları Esad’a karşı savaştan uzaklaştıracaktır. Bazıları, direnilmesi zor olan El Kaide bağlantılı gruplara karşı İC’yi daha doğrudan çatışma içine itmeyi cezbedici bulsa da bunlar şimdilik gözlerini daha büyük hedef olan Esad’ın koltuktan indirilmesi -ya da en azından Esad’ın yakın bir zamanda tam bir zafer kazanmasını önleme- üzerine dikmelidirler. Bunun yerine bunlar, öldürücü ve öldürücü olmayan sağlam yardımlar sağlayarak İC’nin cazibe ve nüfuzunu arttırıp IŞİD ve NC’yi zayıflatmaya çalışmalıdırlar.

Esad ister gitsin ister kalsın, İC El Kaide bağlılarıyla etkili bir şekilde savaşabilecek kadar kuvvetli yapılmalıdır. Bu, Esad’ın devrilmesi ve Suriye güvenlik yapısının dağılması halinde bilhassa önemli olacaktır. Zira bu durum aşırı gruplar üzerinde hiçbir kontrol bırakmayacak ya da çok az kontrol bırakacaktır.

Esad’ın ABD de dahil dış muhaliflerinin İC’yi IŞİD ve NC ile daha fazla ihtilaftan kaçınmaya teşvik etmeleri gerekirken dış tarafların aynı zamanda İC’yi El Kaide bağlılarıyla yakınlaşmaktan da uzak tutmaları gereklidir. Her ne kadar ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Marie Harf geçen ay “ABD şüphesiz İslami Cephe ile iş yapabilir. Çünkü bunlar terörist olarak tayin edilmiş değiller” demiş olsa da İC bu gruplara daha da yaklaşırsa İC’yi terörist örgüt olarak ilan etmesi için yönetim hemen hemen kesin olarak baskı altında kalacaktır. Böyle bir tayin, ABD’yi Esad karşıtı muhalefet üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmak için son güzel şanstan mahrum edecektir.

Bu girişimlerin herhangi birinde başarı için temel unsur, yönetimin İC’ye sağlam ve güvenilir bir destek sağlayacağını bildirmesidir. Bu, Beyaz Saray’ın ÖSO’yu terk etmesinden sonra verilmesi zor bir mesajdır. ABD en azından ılımlı muhalefete, özellikle de İC’ye öldürücü olmayan yardımlar yapmaya yeniden başlamalıdır. Yönetimin de şimdi bunu düşündüğü bildiriliyor.

Suudi Arabistan zaten bu hususta ABD’nin çok ilerisindedir. Büyük ölçüde IŞİD ve NC’nin Suriye içinde artan etkisinden duyduğu endişe sebebiyle Krallık, İslami Cephe’ye önemli destek sağladı. Suudiler resmi olarak aksini iddia etseler de Suudi Arabistan tarafından sağlanan silahların çoğunun IŞİD ve NC’nin eline geçtiğine dair deliller giderek artıyor. Şimdiye kadar öyle yapmamışsa bile yönetim, bu gidişatı önlemek ya da en azından sınırlandırmak için Suudilerle istihbarat alanındaki iş birliğini arttırmalıdır. Buna ilaveten, muhtemelen zor bir pazarlık olsa da Washington, grubun silahların IŞİD ve NC ile paylaşılmasının önlenmesi çabalarının etkinliği hususunda, bazı silahlar ya da tüm silahların İC’ye gitmesini daha fazla şarta bağlamak üzere Riyad’a baskı yapabilir.

İC giderek kasabadaki tek oyun olduğu için Obama yönetimi büyük bir dönüm noktasının yaklaştığını kabul etmiş görünüyor. Şimdi ümit verici bir gelişme olarak görüldüğü üzere yönetim, İC’nin ÖSO’yu kuzey Suriye’deki karargahlarından kovup ABD’nin orada depolanan öldürücü olmayan yardımlarını ele geçirmesinden kısa bir süre sonra geçenlerde İC ile doğrudan görüşmek istediğini bildirdi.

İC, Amerikan yönetiminin doğrudan görüşme teklifini geri çevirdi. Bu tavır biraz şaşırtıcı geldi. Neticede, aylarca sadece soğuk destek verdikten sonra yönetim başlangıçtaki ÖSO müttefiklerini temelden terk etmişti; İC’nin niçin Washington’dan daha iyi muamele göreceği beklentisinde olması gereksin? Keza, Dışişleri Bakanlığı’nın İC ile görüşmelerde Amerika Birleşik Devletleri’ni ABD’nin Suriye büyükelçisi Robert Ford’un temsil etmesini tavsiye etmesine kulak vermek yerine Beyaz Saray, görüşmeler için çok daha düşük seviyedeki yetkili, Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye masası yönetici yardımcısını seçti. Böylece, toplantıya katılmayı reddeden, haklı olarak şüpheci olan İC’yi tahkir etti.

Yönetimin, toplantı yapılmış olsaydı, ay sonunda yapılması programlanan Cenevre 2 Suriye barış görüşmelerine katılması ve ele geçirilen ÖSO karargahlarının kontrolünü bırakması için İC’ye baskı yapmayı planladığı bildirildi. Belki de en önemlisi, Beyaz Saray IŞİD ve NC de dahil ABD’nin terör örgütü olarak düşündüğü örgütlerle ilişkilerini devam ettirmesi ya da derinleştirmesi halinde İslami Cephe ile çalışamayacağını bildirmeyi planlamıştı.

Obama yönetiminin ellerini Suriye’deki krizden tamamen çekmek istemediğini farzedersek -gerçekten tartışmalı bir faraziyedir bu-, yönetim İC’ye ulaşma çabalarını canlandırmalıdır. Ama bu durumda, en az sözler kadar fiiller de ya da bu sözleri kimlerin ettiği de önemlidir. Yönetim, ÖSO’yu ele alışının aksine, İslami Cephe’yi kuvvetle destekleme kararı almalı ve bu kararı inandırıcı bir şekilde nakletmelidir. Bu, Beyaz Saray’ın kabul edebileceğinden fazlaysa, o zaman Washington’un Suriye’de son fırsat penceresini kapatmasının zamanı gelmiştir. Neticede, bugünlerde Şam da oldukça soğuktur.

 

Kaynak: National Interest
Dünya Bülteni için çeviren: Arif Kaya