Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump'ın son İsrail gezisi umutları karşılamadı. İsrail-Filistin barışı adına nihai anlaşmayı kotarmaya çalışan başkan, iş bu anlaşma için de Suudi Arabistan'dan medet umuyor. Zira, İsrail'in İran korkusunu onlar da paylaşıyor.

Fakat Suudi Arabistan Filistinlerin boyun eğmesini sağlayamaz. Barıştan söz edilebilmesi için İsrail işgali altında vatandaşlık, serbest seyahat, adil yargılanma (due process) veya kendilerini yönetecek hükümeti seçme gibi haklardan mahrum milyonlarca insanın hürriyetinin garanti edilmesi gerekiyor.

Buna mukabil, İsrail başbakanı Bünyamin Netanyahu ise onlara bu hakları vermemeye kararlı. Lafını sakınmadan İsrail askerlerini Batı Şeria'dan asla çekmeyeceğini ifade ediyor. Netanyahu'nun Washington'daki nüfuzunu ortadayken bilgili, kavrayışlı ve kararlı bir Amerikan başkanı bile onu kararından döndürmekte zorlanacaktır. Kaldı ki Trump bu vasıfların hiçbirine haiz değil. Müstakil bir Filistin devleti için desteğini de esirgedi.

FİLİSTİN DİRENİŞİNİN DÖRT ÇEŞİDİ

Trump'ın İsrail seyahatinden daha mühim olansa dört geniş gruba ayrılan Filistinlilerin İsrail işgaline gösterdikleri direnişin mahiyeti.

1- Filistin Ulusal Yönetimi Mahmud Abbas başını çektiği ilk grup, devlet olma hedefini diplomasi yoluyla gerçekleştirmeye çalışıyor. Ama nüfuzunuz olmadan diplomasi pek de işlemiyor. Abbas'ın da nüfuzu çok az.

2- Hamas ve İslami Cihat Hareketi'nin ön ayak olduğu ikinci grup ise silahlı mücadelede karar kıldı. Fakat işin içine şiddetin girmesi, İsraillilerin bir Filistin devletine karşı çıkmasını besleyen korkuları derinleştiriyor.

3- Lideri olmayan üçüncü grup teşkilatlanmamış bir "bıçaklı intifida" şiddeti yürütüyor. Ancak bu bıçaklamalar siyasi bir strateji ihtiva etmeyen, tehlikeli bir çaresizlik hali.

4- Dördüncü grup ise organize pasif direnişe gönül verenlerden müteşekkil. Liderleri İsa Amro (Ömer/Emri?) gibi insanlar.

Amro, Amerikalı Yahudi yetkililerin dediğine göre hasretini çektikleri bir Filistinli tipi. İsrail'in 2002'de okul binasını kapatmasından sonra Gandi ve Martin Luther King Jr. geleneğinde bir pasif direniş telkin ediyor. El Halil'deki kuruluşu İskanlara Karşı Gençlik (Youth Against Settlements) düzenli aralıklarla İsrail'den ve Yahudi Diasporasından aktivistleri ağırlıyor. Amro, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği'nden ödüller kazandı.

Ve boş yere değil. Amro yalnızca şiddete karşı koymakla kalmıyor, şiddeti durdurmak için sıra dışı şeyler de yapıyor. Ulusal Halk Radyosu'nun (NPR) haberine göre 2015'te bir komşusu Amro'ya, 18 yaşındaki Filistinli bir kızın yoldan geçen bir İsrailliyi bıçaklamak için yakın civarda saklandığını söylemiş. Amro kızı bu işte vazgeçirmek için bir saatten fazla dil dökmüş. Neticede kız Filistin polisine teslim olmuş.

Maalesef İsrail hükümeti Filistinli Gandiler için pek yanıp tutuşmuyor. Onları tutukluyor. Amro halihazırda 18 farklı suç isnadıyla karşı karşıya. Mahkum olursa uzun bir müddet hapis yatacak.

Uluslararası Af Örgütü'nün (AI) de belirttiği gibi, "Bazı suçlamaların uluslararası standartlarda karşılığı olmayan suçlara dayanıyor." Bunlar arasında tahrik, izinsiz protesto ve askere hakaret var. (Savcıların iddiasına göre Amro kimliğini alan bir sınır polisine "aptal" dedi. Amro ise asıl söylediklerinin "Kimliğimi geri istiyorum. Ben aranmıyorum. Gerekli kontrolleri yapsaydınız bunu bilirdiniz. Ama biliyorum yapmadınız, ben aptal değilim," olduğunu söylüyor.

Amro ayrıca iki farklı saldırı ithamıyla da muhatap. Fakat AI suçlamaların mesnetsiz olduğunu belirtip "Suçlamalardan biri 20 Mart 2013 tarihinde gerçekleşen, öncesinde Amro'nun zaten tutuklandığı ve haliyle orada bulunmadığı bir hadiseye ait," diye not düşüyor.

Şayet Amro içinde yaşadığı ülkenin vatandaşı olsaydı adil yargılamadan mahrum kalmaz, dolayısıyla mahkemede korkacak bir şeyi de olmazdı. Ne yazık ki mahkumiyet oranlarının yüzde 99'u aştığı askeri mahkemelerden birinde yargılanacak. İsrailli insan hakları grubu B'Tselem'in de 2015'te rapor ettiği üzere "Askeri mahkemeye çıkarılan bir mahkum ölmüş sayılır."

Bu hafta ABD Kongresi'nin dört mensubu — Mark Pocan, Betty McCollum, Earl Blumenauer ve Keith Ellison, hepsi demokrat — Temsilciler Meclisi'ndeki meslektaşları arasında ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'a Amro'nun "adil yargılanma, ifade hürriyeti ve barışçıl protesto" haklarını savunmasını tavsiye eden bir mektubu dolaştıracaklar.

ABD KONGRESİNE KÖR İSRAİL GEZİSİ

Asistanına, Pocan'ın Amro'nun hikayesine nasıl oldu da merak sardığını sorduğumda Wisconsin temsilcisinin El Halil'de bulunduğunu ve şartları ilk elden gördüğünü söyledi. Bu onu müstesna kılıyor. Zira Cumhuriyetçi olsun Demokrat olsun Kongre'nin kahir ekseriyeti İsrail'i Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi'nin veya diğer Amerikan Yahudi organizasyonlarının sponsorluğunda ziyaret eder ve İsrail'in kontrolünde Filistinlilerin nasıl yaşadıklarını da pek görmezler. Aynı Kongre mensupları Amerika'ya ise İsrail'in Batı Şeria'daki işgalini, bir İsveçli New York'taki Afro-Amerikanlar ile polis arasındaki münasebeti Harlem, Brookly ve Bronx'u görmeden ne kadar anlamışsa o kadar anlayarak döner.

Pocan ve mesai arkadaşları bir riske giriyorlar. Amro'yu hapse atması için Netanyahu'ya destek verince Yahudilik yaptıklarını zanneden Amerikan Yahudileri tarafından çok değil, bugün yada yarın İsrail aleyhtarı ve hatta antisemit olarak yaftalanacaklar. Adaletsizliği muktedir kılan bu zevatın muvaffak olmaması çok mühim.

İSRAİL PASİF DİRENİŞE KARŞI NE YAPACAĞINI BİLEMEDİ

İsrail hükümeti Amro'ya eziyet ediyor çünkü ondan korkuyor. Avukatı Gaby Lasky'nin de beyan ettiği gibi "İsrail şiddete nasıl karşılık vereceğini çok iyi biliyor. Şiddete şiddetle karşılık verebilmeye muktedirler. Bunu nasıl yapacaklarını, ne kadar güç kullanacaklarını da biliyorlar. Fakat İsrail pasif direnişe cevap vermek içi iyi bir yol bulamadı. Yani bu pasif direniş İsrail makamları için tam bir muamma. Şimdilik buldukları yol pasif direnişin liderlerini hapsedip insanların gözlerini korkutmak. Sivil itaatsizlik istemiyorlar, zira biliyorlar ki kendilerini yenmenin en iyi yolu bu."

Amro umudu temsil ediyor. Ama öyle Trump'ın aklının bile yetmediği bir mesele için kotarmaya çalıştığı "nihai anlaşma"nın temsil ettiği sahte umut değil. Ya? Düzgün ve cesur insanlar işgalcilerinden nefret etmeden işgale meydan okuduğunda ortaya çıkan gerçek umut...

Eğer Amro kendisini susturma gayretlerine direnirse o umut da direnir. Kaybederse, İsrail de kaybeder çünkü eli bıçağı alan 18 yaşındaki titrek Filistinli kız artık başka bir yol kalmadığına ikna olmuş olacak.

Kaynak: forward.com
Dünya Bülteni için tercüme eden: Mustafa Doğan