Muhtemelen siz de benim gibi seçim atmosferindeki sıradan tartışmalardan sıkılmış olmalısınız. Hem seçimleri, hem de gündemi eğlenceli hale getirmenin tek yolu, işin içine biraz komplo teorisi karıştırmak. Biz de öyle yapalım.
Dün Erbil'de yapılması beklenen 'Kürt Toplantısı'nın bölgede, özellikle de Kuzey Irak'ta ne anlama geldiğini ele almıştık. Erbil toplantısıyla ilgili beklentiler hayli yüksek. PKK'ya yönelik bir silah bırakma çağrısının yapılacağı ve bunun da sonuç vereceği yolunda başlayan tartışma gündemde tüm hızıyla devam ediyor.
* * *
Bugün böyle bir toplantının Türkiye Kürtleri açısından ne ifade ettiğine bakalım.
Toplantının davetli listesi henüz oluşmadığı için, kimler katılıyor, katılmıyor üzerinden birşeyler söylemek mümkün değil. Ancak çok sayıda Kürt grup ya da örgütünün bu toplantıda yer alacağı daha şimdiden söylenebilir.
Tam bu noktada Türkiye'de 29 Mart tarihinde gerçekleşecek yerel seçimler farklı
bir anlam kazanıyor. Diyarbakır başta olmak üzere DTP'nin güneydoğu bölgesinde
alacağı sonuçlarla bu süreç arasında ciddi bir ilişki var.
PKK'nın tasfiyesi (ben buna dönüşümü demeyi tercih ediyorum) üzerine söylenenlerin, biraz aceleci, biraz da örgütün sahip olduğu yapıyı dikkate almayan değerlendirmeler olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Türkiye'nin son yıllarda dikkatle izlediği Kuzey Irak-Irak ve bölge politikaları, kendisine sorunlarını çözebilme, en azından yönetebilme açısından avantajlar sağlıyor. Nitekim terör örgütüne yönelik yeni politikalar da böyle bir zeminde şekilleniyor.
Kabaca söylenen şu. PKK'nın Erbil merkezli olarak dağdan indirilmesi, silahlarını bırakması ve bir anlamda Türkiye'de gerçekleştirilemeyen sürecin o bölgede başlatılması. Bu anlamda son zamanlarda Türkiye ile Bölgesel Kürt Yönetimi arasındaki ilişkilerin olumlu seyretmesine de dikkat çekmek gerekiyor.
* * *
DTP'nin seçimlere var gücüyle asılıyor olması, özellikle Diyarbakır'la ilgili takındığı tutum, içeriden baktığınızda bir seçim yarışı gibi görülebilir. Ama işin içine Kuzey Irak'ı da kattığınız zaman manzara hayli değişiyor.
Böyle bir tasfiye süreci kuşkusuz öncelikle DTP'yi ve onun parantezinde yeralan Kürtleri etkileceyecek. Diğer taraftan önemli ölçüde AK Parti'ye oy veren 'geleneksel' Kürt kitlesinin de başarısı kabul edilecek.
* * *
Ancak tekrar vurgulayalım. Ortada 30 yıla yakın bir zamandır varlığını sürdüren bir örgüt var. Sabah kalkıp kapısına kilit vuracağınız bir dernekten bahsetmiyoruz. Aksine kendi içinde çekişmeleri bulunan, ayrıca farklı sponsorları olan, sıkça uluslararası güçlerin uzantısı haline gelen bir yapı PKK. Onun için böyle bir dönüşümün hızla ve kolayca gerçekleşeceğini düşünmek için çok erken. Eğer DTP seçimlerde Diyarbakır'ı elinde tutarak kartlarını güçlendirirse, meselenin sanılandan çok daha karmaşık bir hale geleceğini de unutmayalım.
DTP'nin bu şekilde pozisyon alması ya da gücünü koruması, sorunun Kuzey Irak içinde nasıl çözüleceği konusundaki projenin 'tonları'nı hızla değiştirebilir. Bu çözüm sürecinde Türkiye'de yaşayan Kürtlerin herhangi bir şekilde edilgen olacağını, hele tümüyle Mesut Barzani'nin belirleyici olacağını düşünenler galiba ciddi olarak yanılıyor.
Eğer Türkiye, saçma sapan iç tartışmalara mahkum olmadan bu süreci yönetebilirse, geleneksel yapılardan DTP'ye kadar tüm Kürtlerin kendisi için tehdit değil, güç kaynağı olduğunu görebilir.
Kaynak: Star