Çin Komünist Partisi, yarım yüzyıldan uzunca bir süredir, halkını iki kategoriye ayıran hane halkı kayıt sistemi “hukou” ile kontrol altında tutma çabasındaydı. “Hukou Sistemi”, Çin halkını “köy pasaportlular” ve “şehir pasaportlular” olmak üzere iki farklı guruba ayırmakta. Güney Afrika dili Hollanda lehçesinde “Irk ayrımcılığı” anlamına gelen “apartheid” kelimesi, Çin’deki sistemi açıklamak için biraz ağır gibi görünse de, sözcüğün tam anlamı “ayrılmış durumda olma hali”dir; ki bu, Çin’de yaşanan durumu açıklamak için yeterince makul bir terim.
Geride bıraktığımız yıllarda Çin’in kırsal kesimlerinden şehirlere milyonlarca “köylü vatandaş” akın etse de, şehirde yaşamak hala yüz milyonlarca Çinli için mümkün değil. Köylü vatandaşlar, şehirlilerin kazandığı paranın yaklaşık üçte birini kazanmaktalar. Ve kırsal bölgelerde yaşayan Çinlilerin 185 milyonunun günlük kazancı 1.25$’ın altında. Bu tarz eşitsizlikler, en basit ifadeyle, işgücü hareketliliğinin üst seviyede olduğu ekonomilerde ortaya çıkmazlar. Zira aksi takdirde, çalışma ücretlerinin daha yüksek olduğu şehirlere doğru göç akını yaşanır. Hukou Sistemi, bu dengeleyici unsurun önüne set çekmekte ve böylelikle Çin’deki kırsal ve şehir arasındaki gelir adaletsizliğinin temelini oluşturmaktadır.
Çin’in üst seviyedeki yöneticileri de bu gerçeğin farkındalar. Çin devlet başkanı Şi Cinping yönetiminde 12-13 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilen Çin Komünist Partisi 18. Merkez Komitesi toplantısı sonucu yayımlanan rapor, Çin’in hukou sisteminde köklü bir reform yapmayı düşündüğünü ortaya koydu. Rapor, Çin’in önümüzdeki on yıl içerisindeki ekonomik büyümesini de destekleyecek bir şehirleşme stratejisi yürüteceğini teyit etmekte. Bu stratejiye göre hükümet, şehirde yaşayan göçmen işçilerin oturum hakkı kazanmasına “programlı bir şekilde” izin verecek.
Bununla birlikte, Çin yönetiminin hukou sistemini tamamen kaldırmak gibi bir planı yok. Hukou sisteminde yapılan reform sonucu şehirler dört kategoriye ayrılmış durumda: göçe “tamamen açık” küçük şehirler, göçün “kurala bağlı” olduğu orta büyüklükteki şehirler ve hukou denetimi üst seviyede sürdürülecek olan büyük ve mega şehirler. Bir başka ifadeyle, hükümet tüm denetim sisteminden vazgeçilecek bir sisteme henüz hazır değil.
Ülkedeki merkezi ve yerel yönetimin yaşadığı zorluklar göz önünde bulundurulursa, Çin’in yürüttüğü mevcut politikayı bir anda terk edemeyecek oluşu anlaşılabilir. Çin’de hâlihazırda şehirlerde yaşayan 200 milyonun üzerinde kırsal göçmeni bulunmakta. Ancak, “şehirli pasaportu” sahibi Çinlilerin aksine, “köylü pasaportu” ile şehirde yaşayan bu göçmenler eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetlerden faydalanamamaktalar. Bunun yanı sıra Çin, 2025’e kadar kırsalda yaşayan 250 milyon insanın daha şehir bölgelerine taşınmasını öngören bir plan üzerinde çalışıyor. Mevcut sorunlar dikkate alındığında, isteyen herkesin istediği şehirde oturum hakkı alabilmesi gerçekçi bir seçenek değil. Böyle bir durumda bütçe sıkıntısı yaşayan şehir yönetimi sayısında artış olacaktır. Bu şehirler için yeni kaynaklar geliştirmek ve altyapı ve konut hizmetlerini arttırmak için vergi sistemin düzenlenmesi ve finans kuruluşlarının tesis edilmesi gibi seçenekler üzerinde çalışılsa da, bunun zaman alacağı çok açık.
Hukou sisteminin tamamen kaldırılması yerine, sistem üzerinde yapılan reform aşamalı olarak dene-gör yöntemiyle devam edecek gibi görünüyor; ki bu yöntem Çin’in 35 yıllık süreçte piyasa ekonomisine geçişine de şekil verdi.
Örneğin 2010’da Çengdu’da yürürlüğe giren, çiftçilerin topraklarını şehirlerde konut karşılığında takas edebilecekleri düzenleme, beş milyonu çiftçi olmak üzere Çengdu’da ikamet eden herkese şehirlere taşınabilme, “şehir pasaportu” alma ve sosyal haklardan yararlanabilme olanağı tanıdı. 2012’de yayımlanan “Çin’deki Şehirli Milyarlar” kitabında Tom Miller’ın da ifade ettiği gibi: “Eğer Çengdu yönetimi söz konusu düzenlemenin arkasında durursa, bu hukou sistemindeki reform için çok önemli bir atılım olacaktır.”
İlk kez 2004’te Şanghay ve sonrasında 2010’da Guangdong’da uygulanan, göçmenlerin iş, eğitim, gelir ve diğer ekonomik niteliklerine dayanan “puan toplama sistemi”, söz konusu nitelikleriyle belirli bir puana ulaşan Çinli göçmenlerin şehirde oturum hakkı alabilmesini öngörüyordu. Puan toplama sistemi yeterlilik zemininde meşrulaştırılabilecek olsa da, (dağılımla) ilgili sonuçlarının vahim olması muhtemel. Bu sistem, zaten ikinci sınıf vatandaş kategorisindeki kırsal Çinliler arasında yeni bir “puan toplayamayanlar” alt sınıfı oluşmasına neden olabilir. Puan toplama sisteminin tüm ülkede uygulanıp uygulanmayacağı, Çin yönetiminin üzerinde karar vermeden önce sonuçlarını dikkatlice düşünmesi gereken bir konu.
Devlet kanalı Xinhuanet’in 18 Aralıkta yayımladığı haberde, Kamu Güvenliği Bakanlığı ile birlikte diğer 11 bakanlığın ve komisyonların hukou sisteminde yapılacak reforma dair bir taslak hazırladıkları ve yeni düzenlemenin 2020 itibariyle yürürlüğe girmesinin amaçlandığı duyuruldu. Bu tasarının Çin merkez hükümeti tarafından da onaylanması halinde, yeni sisteme göre Çinliler oturum hakkını doğum yerine göre değil, ikamet ettikleri ve çalıştıkları yer üzerinden alabilecekler. Bu süreç de uzun ve sancılı olmakla birlikte, hâlihazırda şehirlerde çalışan göçmenler için olumlu bir adım. Yeni düzenlemenin hala Çin kırsalında yaşamakta ve çalışmakta olan 640 milyon köylü için ne anlama geldiği ise hala soru işareti.
Yeni tasarı hakkındaki açıklamalar, Güney Afrika’da yıllarca ırkçılık ve ayrımcılığa karşı mücadele veren ve çok-ırklı bir demokrasi isteyen Nelson Mandela’nın ölümünün hemen ardından geldi. Bu süreçte devlet başkanı Şi Cinping’in önünde, kendilerine özgü bu ırkçılık biçimini ortadan kaldırma ve uluslararası değilse bile ulusal bir kahraman olma şansı var. Bunun gerçekleşmesinin önünde çok fazla engel ve zorluk olsa da, hiçbiri aşılamaz değil.
Dr. Jane Golley: Avurtralya National University/Avustralya Üniversitesi, Asya ve Pasifik Koleji Avustralya Çin Merkezi’nde yönetim kurulu üyesi.
Kaynak: http://www.eastasiaforum.org/
Dünya Bülteni için çeviren: Sedcan Altundal