Chandler P. Atwood & Jeffrey White

17 Mayısta, Suriye rejimi 2011’de başlayan iç savaşta aktif rol alan hava savunma komutanı Hüseyin Eyüp İshak’ı ve üst düzey bir askerini kaybetti. Bu kaybın savaşın seyrine olan etkisi henüz tam netleşmese de, hava kuvvetlerini şoka uğrattığı ve manevi bir hasar oluşturduğu tahmin ediliyor. Son gelişmelere ve üç yıldır süren savaşa göz atıldığında ise zihinlerdeki şu soru tekrar gündeme geliyor: Suriye hava savunma kuvvetlerinin bu günlerde yaratacağı tehdit ne şekilde olabilir?

Genel Bakış

ABD’nin veya müttefiklerinin Suriye’de başlatması muhtemel olan hava operasyonu ile ilgili tereddüt ettiği risklerden biri Suriye hava kuvvetlerinin kapasitesi ve yeterliliği. Beşar Esad’ın savunma sistemi ve İsrail hava kuvvetlerine karşı Rusya tarafından desteklenerek inşa ettiği alt yapısı, – teorik açıdan da olsa- silahlı isyanlar başlamadan önce muazzam bir görüntü sergiliyordu. İç savaşın başlamasından sonra, savunma sisteminin kara kuvvetleri kısmı gücünü bir ölçüde yitirdi. Özellikle karaya güdümlü füzeler –SAM- ve uçaksavarların uğradığı hasar belli başlı faktörlere dayandırılıyor. Kritik bir pozisyonla karşı karşıya kalan askeri liderlerin yanı sıra donanım ve teçhizatın boşalması, rutin eğitimlerin ve tabikatların kesintiye uğraması, olası ihmaller, isyancılara karşı farklı operasyonların desteklenmesi için birliklerin parçalanması ve devrimcilerin Suriye’nin kuzeyi ve güneyindeki ana noktalara yayılması bu faktörlerin bazıları.  

Hava kuvvetlerinin durumu ise biraz farklı. Bir zamanlar Ortadoğu’nun en gösterişli hava kuvvetlerinden biri olarak bilinen Suriye Hava Kuvvetleri, bugün ülkeye düzenlenmesi düşünülen herhangi bir operasyon karşısında ciddi bir tehlike olarak görülüyor. Geçtiğimiz üç yıl boyunca, uçakların parçalanması, pilotların kaybı, uçak bakımı için gereken şartların sağlanamaması, gerekli eğitimlerin eksikliği, buna ek olarak Suriye’nin sahip olduğu eski Sovyet uçakları için ihtiyaç duyulan yedek parçaların elde edilmemesi ve gücünü koruması için lazım gelen bakımın bakımın ihmal edilmesi, hava kuvvetlerine de zarar verdi. ayrıca Suriye rejimi, ilkel ama ölümcül bombalama operasyonları için ve de karşı karşıya kaldığı isyanlarla mücadele kampanyalarını destekleme için hava kuvvetlerinin büyük bir bölümünü kullanmayı tercih etti. Ancak tüm bunlara rağmen, Suriye Hava Kuvvetleri hala gücünün önemli bir bölümünü muhafaza ediyor. Özellikle de Şam’da, merkezi birliklerin ve askeri tesislerin korunmasından sorumlu olan hava-kara savunma kuvvetlerinin gelişmiş ve modern donanımlara hala sahip oluyor olması, bunun en büyük göstergesi. Dolayısıyla, Amerika veya müttefikleri tarafından bu bölgeye düzenlenmesi düşünülen muhtemel bir hava operasyonunun ciddi bir desteğe, plana ve donanıma ihtiyacı var.

Suriye’nin yerli savunma sistemlerini çökertmek için ülkenin kuzeyinde veya güneyinde yapılması muhtemel hava operasyonunun ise büyük bir kampanyaya ihtiyacı yok. Çünkü alınacak çok fazla bir risk yok. Uluslararası insani yardım kampanyası çabaları yoluyla veya krizin aşılması için diplomatik bir çözüm amacıyla sunulan haritalar, ortaya çıkabilecek riskleri asgari boyuta indirgenebilir.

Mevcut kapasite

Savaş patlak vermeden önce rejime ait 22 adet erken uyarı sistemi, 130 adet “SAM” füzesi, 4.000 adet hava savunma zırhı ve binlerce taşınabilir savunma sistemi vardı. Böylesi yoğun bir savunma sistemi büyük şehirlerin ve İsrail’e yakın ekonomi merkezlerinin, özellikle de sahil bölgesi, Şam, Hama, Humus ve güneydeki diğer bölgelerin korunması açısından büyük önem arz ediyordu. Ülkenin kuzeyi ve doğusu yani nüfusun yoğun olduğu yerlerdeki savunma gereçleri ise nisbeten çok daha azdı. Bugün, Suriye hava savunma sistemi hala yeterli güce sahip ancak önemli bir hasar gördüğü gerçeğini de bilmek gerek. Sistem büyük oranda yetersiz bakım ve çalışmaların ihmali nedeniyle gerilemeler yaşıyor. Ağustos 2013’teki kimyasal saldırı karşısında ABD operasyonu riskinin ortaya çıkması, Esad rejiminin savunma araçlarına özen göstermesi bakımından teşvik edici bir faktör olarak gözükebilir. Savaş sırasında devrimcilerle ve radikal gruplarla olan mücadelede rejim, hem askeri tesislerinden, hem ekipmanlarından hem de ordu mensuplarından çok sayıda zayiat verdi ve vermeye devam ediyor. Bunun yanı sıra muhaliflerin hava savunma merkezlerini ve ülkenin kuzeyinde, Şam bölgesinde ve Golan tepelerinde yer alan erken uyarı sistemini ele geçirmesi, rejimin savunmasını tökezletmesine yol çatı. Ek olarak, Suriye rejimine ait hava savunma kuvvetleri, karşı karşıya geldiği tehditlerle mücadele etmek için zamanı doğru kullanmamanın yanı sıra gerekli bağlantıları da kuramadığı için süreci verimli bir şekilde komuta edemedi. Ancak ani bir saldırı karşısında yeteri kadar esnek davranamama riski olsa da, sistemin sahip olduğu imkânlar, hedeflediği başarıya ulaşmasını sağlayabilir. Örneğin, Haziran 2102 de Türkiye’ye ait RF-4E tipindeki keşif uçağının Suriye hava kuvvetleri tarafından düşürülmesi, savunma sisteminin belirli hedeflere operasyon düzenleyecek gücünün hala var olduğunun bir kanıtı.

Bununla birlikte, bu münferit bir olaydı ve yakın mesafeden hedeflenen ve tehlikeli olmayan tek bir hedefe yöneltilen bir saldırıydı. Rejim güçlerinin koordineli bir hava saldırısına maruz kaldığında ise bu kadar çabuk olamayacağı ve çatışmaları uygun bir şekilde yönetemeyeceği ortaya çıkacaktır. Ayrıca aralıksız saldırılar karşısında hava savunma sisteminin yeterli olabileceği de kesin değil. Çünkü savaş esnasında füze savunma tesislerinin çoğu zarar gördü. Ayrıca operasyonların organize edilmesi için gerekli olan iletişim hatları da devrimciler ve aşırıcı gruplar tarafından hala tehdit altında. İşte bu yüzden rejim, aynı anda birden fazla hedefi vuracak tekniğe sahip bazı gelişmiş araçlarını korumaya çalışıyor. CRUISE füzeleri ve manevra yapmaya uygun savaş uçakları bunlardan bazıları. İsrail’in 2007 de Suriye’nin nükleer reaktörünü vurmasından sonra, Suriye rejimi hava savunma ağlarını güçlendirmek için modern Rus sistemlerine büyük oranda yatırımlar yaptı. Daha çok elli ve altmışlı yıllardan kalma Sovyet döneminin SA-2S, SA-5S, ve SA-6S tarzındaki SAM füzelerinden oluşan savunma ağı üzerine odaklanan Suriye hükümeti, ciddi bir adım atarak füze cephaneliğini daha dijital olan SA-3S tarında modernize etmeyi hedefledi. Bunun yanı sıra Şam, SA-17 tarzı büyük bir kapasiteye sahip olan üç batarya ve SA-22 tarzında yakın mesafeleri vurmayı hedefleyen füzelere de sahip oldu. 

Savaş operasyonları

Suriye hava savunma kuvvetleri açıkçası, sistem entegrasyonu dolayısıyla ortaya çıkan eksikliğinden faydalanmaya çalışacak olan sınırlı bir operasyon planına karşı hazırmış gibi gözükmüyor. Sistemin bu zayıf noktası daha çok “ liderlik, tahakküm ve iletişim” konularında ortaya çıkıyor. Son duruma bakıldığında, erken uyarı radarları tarafından davetsiz misafirlerin gözlemlenmesi ile hava savunma üsleri ve farklı angajmanları yönetme arasında dikkat çekici bir gecikme olacağı tahmin ediliyor. Ek olarak, modası geçmiş ve elektronik saldırı için hücum ve kontrol açısından ölçeklenebilirliği çok kalmamış olan erken uyarı radarlarının, gecikmeyi daha da uzatabileceği açık. Nitekim bu güvenlik açıkları, 2007 yılında İsrail füzeleri tarafından düzenlenen ve 2013 yılında beri artan çok sayıdaki saldırıyı da daha kolay hale getirdi.

İsrail’in Suriye Hava Savunma Sisteminin El Kibar bölgesinin derinliklerinde bulunan Hava Savunma sistemine yaptığı saldırı nedeniyle neredeyse tüm hava kuvvetleri yok olmak üzereydi. Gerçi bu İsrail’in bölgenin kuzeydoğusuna yaptığı minimal düzeyde bir operasyondu. Bu misyonun bir parçası olarak, İsrail savaş jetlerinin, Suriye- Türkiye sınırına yakın yerlerde ve sahil boyunca bulunan hava kuvvetlerinden kaçınarak, Akdeniz’den bölgenin içindeki nükleer sitelere elektronik aldatmaca yoluyla bir saldırı düzenlediği söyleniyor.

Raporlardan yansıyan başka ifadelere göre, Suriye’deki mevcut çatışmalar üzerinden giden İsrail, askeri hedeflere yarım düzine hava saldırısı düzenledi. Hedeflerin arasında büyük bir savunma hattına sahip olan başkent Şam da bulunuyor. Bu sınırlı salıdırlar Suriyeliler için sürpriz olmuş ancak etkin bir şekilde ele alınmamıştı. ABD haber ajanslarının verdiği diğer bilgilere göre ise, savaş jetleri geçen yıl Şam’daki gizli silah depolarına uzaktan güdümlü füzelerle bombalı saldırılarda bulunmuştu. Saldırılar büyük olasılıkla Şam’daki hava savunma kuvvetlerinin düzenleyebileceği saldırıları önlemek için yapılmıştı.

Yankılar

Eğer Amerika ve müttefikleri Suriye’de bir hava operasyonu başlatırlarsa, operasyon ve hedefleri bağlamında farklı durumlarla yüz yüze geleceklerdir. Özellikle de, uzaktan güdümlü mühimmatına güvenen rejimin, sürpriz saldırılarını etkili bir şekilde engelleme imkanı bulamayabilirler. Çünkü Bu tür saldırılar bir bakıma İsrail’in iyi tanımlanmış ve belirli hedeflere karşı saldırılarının bir benzeri şeklinde olacaktır.

Ülkenin çatışmaların şiddetli bir şekilde yaşandığı Halep, İdlib gibi kuzey ve güney bölgelerine düzenlenebilecek olası hava saldırıları ise daha önce de belirtildiği gibi çok geniş bir kampanyaya ihtiyaç duymayacaktır. Üstelik bu bölgelere yapılacak operasyonlar, müttefik devletlere bir takım avantajlar bile sağlayabilir. Rejimin askeri gücünü zayıflatma, insani yardımları daha kolay ve çabuk ulaştırma, ılımlı devrim güçleri ile radikal terör grupları arasındaki dengeleri değiştirme ve istihbari bilgileri elde etmek için insansız hava uçaklarının operasyonlarını meşrulaştırma bu avantajlar arasında sayılabilir.  

Öyle görünüyor ki, Suriye’nin sahip olduğu hava savunma sistemi, müttefikler için hala ciddi bir tehdit unsuru. Özellikle de rejimin, SA-6S, SA- 3S, SA-17S ve SA-22S gibi gelişmiş ve modern füzeleri elde etmeye devam etmesi, askeri operasyonun ilk aşamalarında büyük güçlüklere yol açması ve tehdidin boyutlarını artırması bakımından önem arz ediyor. Durumu karmaşıklaştıran bir başka faktör ise, saldırı esnasında bu güçlerin dağılıp, ilk pozisyonlarını korumaları, daha sonra ise beklenmedik bir anda birleşerek saldırı yapmaları ihtimali.

Şam’daki hava savunma sistemini bütünüyle dağıtıp takip sürecinin uygulanmasını sağlamak için, müttefik güçlerin başlayacakları hava operasyonları esnasında tüm dijital ve savaş taktiklerinin yanı sıra, istihbarat, gözetleme ve keşif dahil hava savaşı için gereken tüm kapasitesini online kullanmak durumunda. Erken uyarı sisteminin koordineli bir şekilde yürütülmesi ve Şam çevresinde dağınık bulunan SAM füzeleri üzerine kapsamlı bir saldırıda bulunmak da verimli bir ilerlemenin kaydedilmesinde yardımcı olabilir. Amerika daha önce de buna benzer operasyonlar yapmış ve başarılı olmuştu. Bu şekilde yürütülecek operasyonlar bir veya iki hafta içerisinde sonuçlanabilir ve olabildiğince en az hasarla başarı sağlanabilir.

Bir sonraki aşamada, ABD ve müttefikleri tarafından üzerinde çalışılan operasyonel senaryolar ve bu senaryoda rejim güçlerinin elinde bulundurduğu imkanların analiz edilmesiyle oluşacak bir değerlendirme mekanizması kullanılarak araştırmalar yapılabilir. Bazı operasyonların özel hedefler olabilir. Bir takım riskler alarak Esad’ın gücünü zayıflatmak ve insani yarımların daha kolay ulaşmasını sağlamak gibi. Bu gelişmeler iyi bir ölçekte değerlendirildiğinde belki de, Amerikanın Suriye üzerine kapsamlı veya sınırlı bir hava saldırısı gerekli bile olmayabilir.

 

Kaynak: Washington Middle East İnstitue

Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız