Ankara Üniversitesi Rektörü Prof Dr Nusret Aras, dünkü sükuneti
'öğrencilerin sağduyusuna' bağlıyor. Üniversitelerin bahar yarı yılı başlangıcı endişe edildiği gerginlikte olmadı. Hatta, Gazi Üniversitesi Rektörü Prof Dr Kadri Yamaç'ın ifadesiyle ortalık 'fazlasıyla
sakin' idi. Umalım siyasi gerginlik bundan sonraki günlerde de öğrencilere yansımaz, siyaset ve yargı sahnesinde kalır, oralarda çözüm bulur.
Hafta sonu Meclis'ten geçen Anayasa'nın 10'uncu ve 42'inci maddelerindeki değişiklik muhtemelen bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunuluyor. Üniversite yönetimleri de, öğrenciler gibi gözlerini Çankaya'ya dikmiş durumdaydı dün. Çankaya imzası belki öğrencilere yetecek ve 'Anayasal hakkımızdır' diye dersliklerine istedikleri kıyafette girmek isteyecekler. Ancak yönetimler açısından böyle değil. Haber sayfalarımızda bulacaksınız, Prof Aras dün iki anayasa, iki de ceza hukuku profesörüyle konuyu görüştükten sonra şu karara vardı: "Anayasa değişiklikleri tek başına uygulamaya yetmez, uygulama yasası gerekir. Bu nedenle YÖK Yasası'nın ek 17'inci maddesini beklemeliyiz. Onun yetip yetmediğini ise, değişiklik olunca değerlendirebiliriz."
Profesörler 'Meclis kararı her şeyin üzerinde' diyorlar, ama uygulamasının da Anayasa'nın ruhuna uygun olmasını bekliyorlar.
Ancak bu bekleyiş uzun sürebilir. Nedenlerine gelince;
1- Hükümet, Cumhurbaşkanı Gül anayasa değişikliklerini onaylamadan, yani değişiklikler yürürlüğe girmeden önce Ek-17'ye el atmamaya kararlı. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek dün açıkça söyledi.
2- AK Parti Meclis grubu ise, Cumhurbaşkanı'nın onayı sonrasında da Ek-17 konusunda ipe un serme izlenimi vermeye başladı. Anayasa Komisyonu Başkanı Prof Dr Burhan Kuzu, bu durumu apaçık dile getiren ilk yetkili oldu.
Tabii bu durum yalnızca üniversite yönetimlerini rahatsız etmiyor. Belki onlardan da çok MHP'yi rahatsız ediyor; en azından Meclis kulisindeki izlenim böyle. MHP, AK Parti'nin üniversitelerdeki türban değişikliğine destek verirken Ek-17'de değişiklik de istemişti. Böylece 'çene altı' tanımı ile, burka, çarşaf, peçe gibi kıyafetlere izin verilmeyecekti. Oysa AK Parti içinden şimdiden 'sokağın sesine' kulak veren ve 'Neden olmayacakmış' diyen milletvekilleri çıkmaya başladı. MHP, daha önce protokole bağlanan böyle bir konuda anayasa değişikliği yapıldıktan sonra ortaya çıkan bu görüş ayrılığına anlam vermeye çalışıyor. Bunu 'yan çizme' diye adlandıranlar yok değil.
İşin bir başka boyutu da var. CHP, yalnızca Anayasa 10 ve 42 değişikliklerini değil, (eğer yapılırsa) Ek-17 değişikliğini de Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini açıkladı. Anayasa değişiklikleri bir yana, eğer mahkeme Ek-17 değişikliğini iptal eder ve bunu laiklik koşulunun sayıldığı Anayasa'nın o 'değiştirilmesi dahi teklif edilemez' 2'nci maddesine dayandırırsa ne olacak? O zaman ya isteyen peçe, çarşaf demeden dersliklere girebilecek, ya da üniversite yönetimleri (dün büyük sağduyu örneği vererek yapmadıkları) güvenlik güçlerine başvurup engelleme isteyecekler ve üniversite karışacak.
Umalım işler o noktaya gelmez. Dünkü sağduyulu tablo gösterdi ki, hâlâ gerilimin artmaması için yapılabilecekler var. Dünkü tablo gösterdi ki, üniversitenin, yönetimi ve öğrencisiyle siyasete ve yargıya açtığı
kredi hâlâ tükenmemiş. Bu durumu değerlendirmek en çok Başbakan Tayyip Erdoğan'a düşüyor.

 

--------------------------------------------------------------------------------


Prof. Aras'ın soruları
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof Aras, dün makamında (bir yandan fakültelerden gelen vukuat raporlarını alırken) yaptığımız sohbette, "kişisel" olduğunu özellikle vurgulayarak şu görüşlerini dile getirdi:
"Ben türban ya da başörtüsü diye ayırım yapamam. Yani 'çene altı' tanımı bana anlamlı gelmiyor. Kapıya başörtüsü denetçisi mi koyacağım? Gelene "Kızım kaldır kafanı, nasıl bağladın?" mı diyeceğim. Ayrıca ben bu baş örtme konusunun tamamen dinin gereği olduğuna inanmıyorum. Din, eğer bir bütünse, başını dinin gereği için örten kızımız, kocası 'Boş ol' dediğinde, sessizce bavulunu alıp evden çıkacak mı? Ya da Allah gecinden versin babası vefat ederse, erkek kardeşinin yarısı kadar mirası kabul edecek mi? Dinin gereği olsa da, çağın gereklerine uygun olmayan durumlardan söz ediyorsak, türbanın sadece dinin gereği olduğunu söylemek bana çelişkili geliyor."

Kaynak: Radikal