ABD'yi nükleer silahların azaltılması için kampanya başlatmaya çağıran Perry, Shultz, Kissinger ve Nunn, Bush'un unuttuğu birşeyi hatırlattı: Başkalarının silah elde etmesini önlemek için önce kendi silahlarımızı azaltmalıyız
ABD başkanı Ronald Reagan ve Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov'un 1986'daki Reykjavik zirvesinde bütün nükleer silahlarını 10 yıl içinde bırakmaktan söz etmesi, bir tuzak veya başkanın stratejik gerçeklerden uzaklığının korkutucu kanıtı olarak yorumlanmıştı. Anlaşma, Reagan'ın henüz kağıt üstüne dökülmemiş olan bir füze savunma programının test edilmesini kısıtlamayı reddetmesi üzerine çökmüştü. İlerleyen günlerde, Reagan'ın danışmanları başkanın bu fikri ciddi ciddi ele aldığını reddetti -ta ki Ruslar toplantıdan alıntılar yayımlayana dek. Britanya başbakanı Thatcher, eski dostunu böyle bir aptallık yapmaktan vazgeçirmek için ABD'ye uçarken, Washington'daki yerleşik yapının sözcülerinden James Schlesinger Foreign Affairs dergisine öfkeyle, Reagan'ın yaptığının 'gündelik iyimserliğin', 'lakayıt bir hazırlığın' ve stratejik 'zorunluluklar'a karşı anlayış yoksunluğunun tehlikeli sonucu olduğunu söylüyordu.
Yaklaşık 20 yıl sonra, George Shultz, Henry Kissinger, William Perry ve Sam Nunn (yani iki eski dışişleri bakanı, bir eski savunma bakanı ve bir eski Senato Silahlı Güçler Komitesi başkanı) ABD'ye nükleer silahlara addedilen önemi azaltmaya ve dünyayı bu silahlardan arındırmaya yönelik küresel bir kampanyaya liderlik yapma çağrısında bulunuyor. Wall Street Journal'da yayımlanan iki makalede, geleneksel caydırıcılığın
artık işe yaramadığı, sonsuza dek sürecek olan nükleer iştahtan menkul korkutucu bir dünya tarif ettiler; ABD'nin bu tür tehlikelere karşı koymak için ihtiyaç duyduğu işbirliğini sağlamasının tek yolunun, nükleer silahsız dünya amacına açık bağlılıktan geçtiğini savundular. Bu bağlılığın şu siyasetlerle esteklenmesi çağrısı yaptılar: Her tür nükleer testin yasaklanması, Amerikan ve Rus füzelerinin her an ateşlenebilecek halden çıkarılması ve her iki ülkenin cephaneliğinde 'daha fazla önemli azaltmalar'a yönelik bir anlaşma.
Bu önerileri Bush yönetiminin nükleer silah siyasetinin reddedilmesinden başka birşeye yormak zor. Bush'un yardımcıları sekiz yıldır, silah kontrolü anlaşmalarıyla 'eski kafalı' diye alay ediyor ve ABD'nin kendi nükleer silahlarıyla yaptıklarıyla, diğerlerinin davranışlarını kısıtlama noktasındaki açık başarısızlığı arasında ilişki bulunduğunu reddediyorlar.
Başkan tek silah azaltma anlaşmasını 2002'de isteksizce imzaladı. Bu arada Rumsfeld döneminde Pentagon, daha kullanılabilir yeni nesil nükleer silahlar için lobi yaptı.
Berlin Duvarı'nın yıkılmasından 19 yıl sonra bugün, ABD ve Rusya hâlâ 20 binden fazla nükleer silaha sahip; binlercesi dakikalar içinde kullanılmaya hazır. Kuzey Kore nükleer silahlarını bırakmaya ikna edilebilir veya edilmeyebilir ve İran da kendi silahlarını yapması için gereken becerileri kazanıyor. Pekçok başka ülkede, bir gün bir silah elde etmelerine yarayacak nükleer enerji ve yakıt programlarına karşı ani bir heyecan söz konusu. Tüm bunların arasında, teröristlerin bir gün bir silah satın alması, bu silahı veya nasıl yapılacağına dair bilgileri çalması tehlikesi de korkutucu derecede gerçek.
Shultz, "Yönetim yaptıklarımızdan haberdar" deyip ekliyor: "Olumsuz birşey söylemediler, bunun için minnettarım." Eski dışişleri bakanı, amacın yeni başkana dünyanın cephaneliğini azaltmak ve zamanla ortadan kaldırmak amacıyla önemli bir girişimi başlatabilmesi için alan ve teknik destek sağlamak olduğunu söylüyor. Obama öneriye kucak açtı. McCain bunu yapmadı ama Ruslarla imzalanmış silah kontrolü anlaşmalarının canlandırılması ve iki ülkenin cephaneliğinde ciddi kesintiye gidilmesi çağrısı yaptı. Sekiz yıllık gözardı etme ve ret sonrası, bu durum ilerleme gibi görünüyor.
Kaynak: Radikal