Bildiride İslâm ülkelerine, uluslararası kurumlara, iş insanlarına ve vicdan sahibi tüm insanlığa yönelik acil çağrılar yer aldı.

Bildirinin tam metni şöyle:

Gazze yanıyor… Aksâ çiğneniyor… Ümmet ve insanlık ise tarihî bir dönüm noktasında..” Bismillahirrahmanirrahim Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salât ve selâm, gönderilmişlerin en şereflisi Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashabına olsun. Dinî ve insanî sorumluluğumuzun bir gereği olarak; Gazze’deki mazlumların çığlığına, dul ve yetimlerin feryadına kulak vermek, Mescid-i Aksâ’nın akîdemizdeki ve İslâmî vicdanımızdaki yüce konumunu hatırlatmak üzere Dünya Müslüman Âlimler Konferansı ikinci beyanını yayımlamaktadır. Bu beyan, ümmete ve tüm insanlığa, siyasi aktörlere, kurumlara, kuruluşlara, iş insanlarına yönelik açık bir çağrı ve acil bir eylem planıdır.

1- İslâm ülkelerinin acil görevleri

Geçiş kapıları derhal açılmalı, insani ve tıbbî yardımlar hiçbir engel olmadan ulaştırılmalıdır. Gecikmenin kendisi affedilmez bir insanlık suçudur. Mısır ve Ürdün yardımların geçişi konusunda üzerine düşeni cesaretle yapmalıdır. Bu konuda üzerlerine düşenleri yapmazlar ise Allah indinde ve gelecek nesillerin önünde sorumlu olacaklardır.

İslam dünyasını ve özgür halkları, Gazze üzerindeki zalim kuşatmayı kırmak için acilen harekete geçmeye çağırıyoruz. Bunun, gıda ve ilaç taşıyan, insanî deniz filolarının yola çıkarılmasıyla gerçekleşmesini; böylece, soykırım ve açlığa karşı küresel vicdanın sesinin duyurulmasını; Gazze’ye destek ve insanlığın acil çağrısına bir cevap olmasını istiyoruz.

Zelenski'den süreci çıkmaza sokacak açıklamalar
Zelenski'den süreci çıkmaza sokacak açıklamalar
İçeriği Görüntüle

Siyonist oluşumla tüm ilişkiler kesilmeli: siyasî, ekonomik bağlar sonlandırılmalı, büyükelçiler geri çekilmeli ve normalleşme girişimleri tamamen durdurulmalıdır. • Meşru Filistin direnişi siyasî, hukûkî ve kanunî açıdan desteklenmeli; kendi halkını ve toprağını savunma hakkı tam anlamıyla tanınmalıdır. • Konferansın açık uyarısıdır ki; Siyonist saldırıların ve sistematik aç bırakma politikasının sürmesi, Müslüman halklar başta olmak üzere dünya genelinde yeni bir halk intifadasını ateşleyecektir. • İslâm ülkeleri, yüksek düzeyli resmî heyetler oluşturarak uluslararası platformlarda güçlü diplomatik baskılar yapmalı; BM ve Güvenlik Konseyi’nde acil girişimler başlatmalıdır.

Dünya beşten büyüktür. Dünya, yalnızca beş devletin hâkimiyetindeki Güvenlik Konseyi’nden ibaret değildir. Bu beşli yapı, adil askerî müdahaleyi engellemektedir. Dolayısıyla İslâm ülkelerinin birleşik ekonomik ve askerî bir ittifak kurarak Gazze ve Mescid-i Aksâ’yı savunması artık kaçınılmazdır. Çünkü saldırganlığı durduran şey kınama bildirileri değil, caydırıcı güç dengeleridir.

2- Mescid-i Aksâ kırmızı çizgidir Konferans, tekrarlanan baskınlar, Yahudileştirme projeleri, zamansal ve mekânsal bölme girişimleri, Aksâ’nın altındaki kazıların büyük bir dinî, medenî ve insanî felakete yol açacağı konusunda ümmeti ve tüm insanlığı uyarmaktadır. Bu ihlallerin devamı, bölgedeki dengeleri sarsacak; hiçbir siyasî vesayeti veya geçici uzlaşmayı meşru kılmayacaktır.

3- Medyanın Filistin Davasındaki rolü

İslâmî medya başta olmak üzere tüm medya kuruluşlarına çağrımız: İşgalin suçlarını dünyanın bütün dillerinde açığa çıkarın; Filistin anlatısını hakikatin yegâne sesi olarak bütün dünyaya duyurun.

Gazze’de görevleri sırasında şehid edilen gazetecileri rahmetle anıyor ve tüm dünyaya hatırlatıyoruz. Son örnek olarak, Nâsır Hastanesi’nin bombalanmasıyla çok sayıda medya mensubunun şehadeti işgalcilerin, hakikatin sesini susturmak istediğinin en açık delilidir. • Medya, siyasî ve askeri olarak soykırımın durdurulması için kamuoyu oluşturma görevini yerine getirmeli; soykırıma karşı direniş konusunda insanî bir söylem inşa etmelidir.

4- Toplumsal hareketler ve STK’ların rolü

Resmî makamların sessiz kaldığı yerde, ümmetin bayrağını yükseltecek güç olarak halk hareketleri, öğrenciler, sendikalar ve tüm toplumsal yapılar hiçbir teklif beklemeden kendiliğinden harekete geçmelidir. • İnisiyatiften icraata geçilmeli; acziyet ve teslimiyet aşılmalı; hukuk temelli, örgütlü bir mücadele başlatılmalıdır.

İşgalin uluslararası ve ulusal mahkemelerde yargılanması için hukûkî cepheler canlandırılmalıdır.

5- İş insanları ve Gazze’nin yeniden imarı sorumluluğu

Gazze’nin imarı için kalıcı bir İslâmî fon kurulmalı; bu projelere hukûkî koruma sağlanmalıdır.

Başta Müslüman iş insanları olmak üzere vicdanlı tüm iş insanları, Filistin ekonomisini desteklemek ve boğucu mali kuşatmayı kırmak için derhal harekete geçmelidir.

6- Filistin davasına hizmet için pratik öneriler

Filistin direnişini destekleme misakı yayımlanmalı; ilmî ve siyasî kurumlar tarafından sahiplenilmelidir.

Kudüs ve Filistin dersleri, eğitim müfredatlarına dâhil edilmeli; Aksâ’nın akîdevî konumu bilinçlere yerleştirilmelidir. Üniversitelerde lisans düzeyinde Kudüs ve Filistin dersleri okutulmalı, lisanüstü programlar açılmalıdır.

Hıristiyan dünyasında soykırıma karşı yükselen vicdanlı sesler insanlığın geleceği için umut vermektedir. Bu bağlamda Vatikan, Ezher ve küresel dinî liderliklere yüksek düzeyde diplomatik ve ilmî heyet ziyaretleri düzenlenmelidir. • Siyonist savaş suçlularının yargılanması için küresel hukukî bir ittifak kurulmalıdır.

İslâm ülkelerindeki parlamentolar, Filistin’e destek veren dünya parlamentolarıyla ortak hareket etmelidir.

Aksâ’nın bir İslâm vakfı olduğu ve hiçbir müzakere veya tavize konu edilemeyeceği açıkça ilan edilmeli; bu gerçek davet ve tebliğin merkezine yerleştirilmelidir.

Sonuç olarak; Konferans ilan eder ki: İnsanlık bugün tarihî bir imtihanla ve varoluş tehdidiyle karşı karşıyadır. Kudüs ve Gazze yalnızca adalet meselesi değil, bu ümmetin izzetinin ve dine sadakatinin sembolüdür. Filistin’i yüzüstü bırakmak, “Büyük İsrail” fitnesine kapı aralamaktır. Bu kapıyı aralayanlar bunun sonuçlarıyla mutlaka karşı karşıya geleceklerdir. Dünyanın birçok ülkesinden bir araya gelen alimler olarak mesajımız ve tüm kesimlerden beklentimiz şudur: Kimse artık bilineni bilmezlikten, duyulanı duymazlıktan, görüneni görmezlikten gelmemelidir.