Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Mahkeme'nin bugünkü gündeminde üniversitelerde türban serbestisi amacıyla Anayasa'nın 10 ve 42'nci maddelerinde yapılan değişikliğe CHP ve DSP tarafından yapılan itirazın görüşülmesinin bulunduğunu açıkça söylemiş değil. Ancak bu önemli davanın da bugün ele alınması bekleniyor.
Davanın önemi, yalnızca tabii karar çıkarsa- görülme sırasının AK Parti aleyhine kapatma davasına gelecek olmasından kaynaklanmıyor. Türban davası sanılanın aksine kapatma davasına sonuç ilişkisiyle bağlı değil. Yani, Mahkeme'nin 11 yargıcının kapatma davasında alacağı kararı üniversitelerde türban serbestisi kararından çıkarmak imkânsız. Örneğin Anayasa değişikliklerinin iptali, mutlaka AK Parti'nin kapatılacağı anlamına gelmeyecek; yargıçlar her dosyayı kendi gerçekliği içinde inceliyor. Zaten Anayasa Mahkemesi'ndeki kapatma davası iddianamesinde, kapatılması gereği arasında sayılan işler arasında 10 ve 42'nci madde değişiklikleri bulunmuyor.
Ancak üniversitelerde türban davasının başka önemli boyutları da var. Örneğin, Anayasa değişiklikleri onaylandığı takdirde üniversitelerde türban serbestisi önünde Anayasal engel kalmayacak. Bu durum yalnızca Türk üniversitelerindeki kuralların değişmesine değil, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) kararlarının da değişmesine yol açacak. İHAM Leyla Şahin'in üniversitede türban başvurusunu reddederken, bu durumun Türk Anayasası'na uygunluğundan yola çıkmıştı.
Kapatma davasını türban tetikledi
Üniversitelerde türban serbestisi üzerine Anayasa değişikliği, kapatma davasıyla sonuç ilişkisiyle bağlı değil, ama neden ilişkisiyle bağlı. Yüksek yargı kaynaklarından alınan izlenimler, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın 14 Mart'ta Anayasa Mahkemesi'ne başvurmasıyla sonuçlanan sürecin, türban konusunda Anayasa değişikliğine gidilmesiyle başladığını gösteriyor.
Dolayısıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Siyasi Büro'sunda zaten her parti hakkında tutulan dosyalardan AK Parti dosyasının istenip işleme başlanması için düğmeye, Başbakan Erdoğan 15 Ocak'ta İspanya'da 'Türban velev ki siyasi simge' dediğinde değil, türban Anayasa değişikliği yoluyla üniversitede serbest bırakılmak istendiğinde basılmış. Geriye, dosyada iddiaya temel olacağı düşünülen malzemeyi bir araya getirmek kalmış. Yani, siyasi bir adımın türban konusundaki hukuki çerçeveyi değiştireceğine Başsavcılık makamının kanaat getirmesiyle kapatma davası adımı atılmış. Erdoğan'ın İspanya'daki açıklaması ardından MHP lideri Devlet Bahçeli Anayasa ve yasa değişikliği önermiş, iki parti arasında 29 Ocak'ta yapılan anlaşma sonucu Meclis'te 6 ve 9 Şubat'ta yapılan oylamaları Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 22 Şubat'taki onayıyla Anayasa'nın 10 ve 42'nci maddeleri değiştirilmişti. CHP ve DSP, bu değişikliklerin Anayasa'nın değiştirilmesi teklif edilemeyecek laiklik ilkesine aykırılığını ileri sürerek iptal davası açmışlardı.
Nasıl bir mantık kurulmuş?
Yargı kaynakları durumu birkaç adımda açıklıyor:
Anayasa değişiklikleri bu konuda sözlerin ötesinde eylemin ortaya çıkması şeklinde anlaşılmış, kuvveden fiile geçildiği değerlendirilmiştir,
Refah Partisi ve Fazilet Partisi aleyhine kapatma davası açılması öncesinde de türban konusunda benzeri yasa ve Anayasa değiştirme girişimleri olduğuna bakılmıştır,
Bu durumun dava açılması için 'hukuki zorunluluk' oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
Bu gerekçelerden anlaşılıyor ki, kapatma davasının açılmış olması ile türbanın üniversitelerde serbest bırakılması doğrultusunda Anayasa değişiklikleri arasında neden bağı kurulmuş. İlginç olan, böyle bir ilişkinin hem Refah, hem de Fazilet Partisi'nin kapatma davasında savunma ekibini yöneten Mustafa Kamalak tarafından da kurulmuş olması. Kamalak, 3 Nisan'da NTV-MSNBC'ye yaptığı bir açıklamada "Mesela Refah Partisi kararı var, Fazilet Partisi kararı var. Fazilet Partisi kararında kapatma gerekçesi bir tek sebebe dayalıydı. Nedir o? Partinin temsilcilerinin üniversiteye giden kızların türban hakkının bir insan hakkı olduğunu söylemeleri" yorumunu yapmış. Bütün bu arka plan gelişmeler, Anayasa Mahkemesi'nin üniversitelerde türban konusunda alacağı kararın öneminin, AK Parti'nin kapatılması davasında alacağı kararın öneminden hiç de az olmadığını gösteriyor.
Kaynak: Radikal