Dünya Bülteni/Haber Merkezi

Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in iktidarını sallayan protestolar sırasında tüm gözler Mısır ordusunun tavrına ve gücüne çevrildi.

Ülkenin en güvenilir ve istikrarlı kurumu olarak anılan ordu, aynı zamanda, en gizemli, üstü örtülü, güçlü ve dokunulmaz olanı... Kabinenin ve iktidar partisinin yenilenmesine rağmen askeri yapı her zaman aynı kaldı. Mareşal Muhammed Tantavi, hem savunma bakanı hem Askeri Üretim Bakanı olarak görev yapıyor. Genelkurmay başkanı, aynı zamanda Mısır toplumunun her köşesinde faaliyet gösteren büyük bir askeri ticari işletmenin CEO'su olarak görev yapıyor.

EKONOMİNİN KİLİDİ ASKERDE

Mısır ordusu, Türkiye'deki duruma benzer şekilde halk arasında önce İngiltere sömürgeciliğine, ardından İsrail'e karşı verilen savaşlardan dolayı kahraman olarak görülüyor ve büyük saygı görüyor. Hemen hemen tüm Mısırlı ailelerin ordunun çeşitli kademelerinde görev alan yakınları bulunuyor. Ordu yaklaşık yarım milyon üniformalı asker kadar büyük ve bir o kadar da yedek asker var. Ordu ülkenin en popüler spor organizasyonlarında da sponsor olarak popülaritesini artırıyor. Son yaşanan olaylar sırasında kendilerine ait fırınlarda üretilen ekmekleri halka dağıtması da gözlerden kaçmayan ayrıntılar arasında...

Ama bu baskın role rağmen, Mısır'da kamu askeri kurumların gerçekte nasıl işlediği hakkında çok az şey biliyor, çünkü basında asker hakkında yazı yazmak uzun zamandır kırmızı bir çizgi durumunda.. Batılı kaynaklara göre, Mısır ordusunun bütçesi yaklaşık 5 milyar dolar civarında.

Ancak, bağımsız araştırmacılar gerçekte askeri harcamaların bu rakamın dört ya da beş katı fazla olduğunu belirtiyor. Bu bütçenin 1.3 milyar dolarlık bölümü ise, Mısır'ın büyük silah sistemleri için finansman desteği sağlayan yıllık ABD askeri yardımından oluşuyor. ABD yardımı, Amerikan mal ve hizmetler için harcanmak zorunda olduğu için, aslında Amerikalı şirketlere geri ödenen bir bağış şeklinde kullanılıyor. Giderlerin denetlenmesinden sorumlu meclis komitesi polis ve askeri yetkililerden oluştuğundan, sivil gözetimi neredeydse hiç yok.

"ASKERİ İMPARATORLUK"

Öte yandan, ordunun en göze çarpan rolü aslında ekonomide ortaya çıkıyor. İlk olarak küçük silahlar ve üniformalar üretmek için 1820'lerde kurulan askeri fabrikalar, 1950'lerde İsraille yaşanan gerginliğin etkisiyle etkisini ve gücünü artırdı. Şimdilerde, askerlerin yönettiği firmaların üretim alanları bir çok kilit noktayı kuşatmış durumda: Askeri araçlar, benzin, çimento, gıda, inşaat v.s. Ordunun fazla konuşulmayan, ancak en değerli serveti olarak görülen bir başka gücü de, bu yoğun nüfuslu ülkenin en değerli malı olan kamu arazileri, ki çoğu askerlere özel siteler ve tatil beldelerine dönüştürülüyor. Askerin başka avantajları da var: Vergi ödemiyor, özel sektörün elini kolunu bağlayan bürokratik engellerle uğraşmak zorunda kalmıyor.

Mısır'daki askeri imparatorluğun ne kadar yaygın olduğu ve tahmini boyutu hakkında fazla veri yok. Uluslararası Çalışmalar ve Strateji Merkezi'nden Anthony Cordesman, Çin ordusundan biraz daha küçük olduğu yorumunu yaparken, Mısır'da uzun yıllar yaşayan Ulusal Savunma Üniversitesi profesörlerinden Paul Sullivan, ordunun, 210 milyar dolarlık Mısır ekonomisinin muhtemelen yüzde 15'ini kontrol ettiğini belirtiyor.

"ORDU ZATEN MÜBAREK'LE SORUNLUYDU"

Ordunun, Hüsnü Mübarek'ten sonra göreve geleceği iddia edilen Cemal Mübarek'in reform vaatleri, özellikle de bazı sektörlerdeki payı ile kamu arazilerindeki varlığına yönelik söylemleri nedeniyle öfkeli olduğu iddia ediliyor. Bugün protesto gösterilerine müdahale etmemeye özen gösteren askerin, 2008 yılından itibaren Mübarek ailesiyle gittikçe gerginleşen bir ilişkisi olduğuna dikkat çekiliyor.

Mısırlı uzmanlara göre, Mübarek karşıtı ayaklanma ve protestolar bir kez daha askerin kendi konumunu koruması adına fırsat yarattı. Bu süreçte başta Cemal Mübarek olmak üzere, askerin sıkıntı yaşadığı iddia edilen bir çok Mısırlı üst düzey yetkili ve iktidar partisi üyesi safdışı bırakıldı. Bu gelişmeleri izleyen uzmanlara göre, "sonuç olarak Mısır'da Batı tarzı, neo-liberal bir reform yapmak mümkün olmayacak. Askerin kontolündeki bir ekonomi ve devlet öncülüğünde bir gelişim modeli devam edecek."

"MÜSLÜMAN KARDEŞLER BİLE BULAŞAMAZ"

Askerin, herhangi bir reform girişiminden kurtulmasına ve imtiyazlarını devam ettirmesine kesin gözüyle bakılırken, yaşanacak muhtemel problemlerde okların "akıllara durgunluk veren" oranda gizli ajana sahip İçişleri bakanlığı ve kamu güvenlik kurumuna çevrileceği belirtiliyor. Ömer Süleyman liderliğindeki bu kurumların müdahaleleriyle bir yandan "asker pastasını yemeyi sürdürürken, bir yandan da halkın öfkesi rejimin diğer unsurlarına yöneleceği için kamunun genel desteğini keyfini çıkaracak." Mısır ordusu üzerine araştırmalarıyla tanınan Robert Springborg,"Hiç kimsenin, hatta Müslüman Kardeşler'in, gerçekten demokratik bir geçiş olsa bile, yakın gelecekte askere bulaşacağını sanmıyorum" diyor.

"ASKER HER ZAMAN DÜMENDE OLACAK"

Bu arada, Mısır ordusunun reforma ihtiyacı olduğu, askeri mücadele yeteneklerinin sanılandan çok daha düşük olduğu da uzun süredir dile getirilen bir gerçek.  Bununla birlikte, askerin ülkede ne tür bir rejim kurulursa kurulsun merkezde kalacağı ve etkisini sürdüreceği kesin. Springborg'a göre, protestocular belki "Mübarek'in kellesini alır, sivil yönetimin daha güçlü olmasını sağlayabilir, ancak hepsi bu. Asker her zaman dümende olacak."