Obama, Bill Clinton'un Yönetimi Döneminde Tutuklanmadığı İçin Talihliydi…
Çekinerek Güney Carolina'nın siyah oyları üzerinde Hillary Clinton—Barack Obama arasındaki aile çekişmesine dâhil oldum. Her iki aday da Demokrat Parti'nin muhafazakâr kanadı olan Demokratik Liderlik Konseyi'nin (DLC) ürünüdür. Obama'nın politik hareket komitesi Umut Vakfı, DLC'nin Senato'daki temsilcilerinin yarısı için para toplarken, serbest pazar, dengeli bütçe ve orta sınıf kültürünün reklâmını yapan Amerikan Rüyası Girişimi'nin başkanı olan Clinton bir DLC yıldızıdır. Bu Amerikalıların ilerlemeyi değerlendirme tarzıdır: iktisadi faaliyet yanlısı Güneyli beyaz adam için bir araç olarak kurulan DLC, şimdi siyah bir adamı ve daha popülist Güneyli beyaz adam ırk yarışında yokmuş gibi konuşan beyaz bir kadını ileriye taşıma arenasıdır.
Clinton'un Martin Luther King yorumu ("rüyayı gerçek kılmak için bir başkanı harekete geçirdi") üzerindeki "tartışma", eğer bir fark varsa, kullandığı gelişi güzel King alıntılarının ötesine geçmekten kaçınmak için bahaneleri olan Obama'nın ırk konuşmasını sağlamak için bir zarftı. Bir beyaz medya akis odasında ırk konuşmak Clinton'a yarar. Bu, ilk olarak bilinçaltına kurnaz bir onaydır fakat bilinçaltı ırkçılık için aynı şeyi ifade etmiyor. İkincisi bu ona, Clintonların siyahlara yönelik hayali ırk tarihi ile ilgili şerh imkânı vermektedir.
Bill'in (Clinton) bildiği ne varsa Hillary de biliyor. Ve Güneyli politikacı Bill Clinton tekâmül etmek için her zaman ırk yöntemini oynadı. Pek çok kimse, 1993'te King'in son oturduğu koltukta oturarak siyahlara, siyahlar siyahlara karşı suç işlediğinden "Eğer yaşasaydı onların arasında olacak olan Dr. King"in nasıl hayal kırıklığına uğrayacağını söyleyen Bill'i unuttu. "Suç" uzun süreden beridir beyaz siyasetçiler için "onu siyahlara karşı kullanırım" işaretini vermenin kodudur. Vali Clinton ilk başkanlık yarışında ülkenin, sorun üzerinde nerdeyse ikiye bölündüğü bir zamanda ölüm cezasını destekledi. Bunu iyi şekilde sergilemek için seçimin ilk aşamasında beyin özürlü hüküm giymiş siyah bir katil olan Ricky Ray Ractor'ün infaz edilmesini sağladı.
Sonra, tam da 1992'de Güney'in ilk seçim aşamasında, Ku Klux Klan'ın ikinci evi olan Georgia'daki Stone Mountain'de beyaz hapishane giysileri giymiş siyah tutuklular grubunun önünde Georgia senatörü Sam Nunn ile birlikte poz verdi. İnsanların seçime katıldıkları gün bu fotoğraf Güney'deki gazetelerde çıktı. Bu Clinton'un ırkçıları tatmin etme tarzıydı.
Obama'nın ırk sorunlarını veya farklı olumsuz imalara sahip olan saldırı politikalarını ele alacağıyla ilgili beklentilere sahip değilim. Siyahlığı öne çıkaracağıyla ilgili beklentim de yok. O "siyah Amerika'nın başkanı" olmak için yarışmıyor (en azından şimdilik). Onun mesajı, "zenginler ve fakirler" arasında bölünen John Edwards'ın "iki Amerika"sına karşı hayali ve metaforik "bir Amerika"dır. Fakat kadınları cezp etmeye ve Edwards'ın yandaşlarını çalmaya başlamadan önce Clinton'un yaptığı gibi ileriye bakıp ilk seçim aşamasında bir genel seçim kampanyasını yürütmeye çalışmak problem doğurabilir. Obama için bunu yapmamanın anlamı siyah oylardan oluşan kendi tabi tabanını görmezden gelmektir. Yani onlara ihtiyaç duyana kadar.
Politikaya bir tabanla başlarsınız. Ama Obama'nın kampanyası ya bu süreci tersine çevirmeye çalışıyor ya da Obama siyah oyları kendi tabanı olarak görmüyor ya da siyahların çoğunun ırkı tercih edeceğini düşünüyor. Obama, siyahlara hitap eden radyolarda destekçilerinin çoğu siyahların bunu yapmasını istemesine rağmen tabi ki yarışta siyahların ırktan dolayı sadece kendisine oy vermelerini açıkça söyleyemez. İroni; Hillary Clinton'un açık bir şekilde siyahların sadece Bill Clinton'dan dolayı kendisine oy vermelerini istemesidir. Clinton ve Obama arasındaki çekişmenin zaman zaman çok kişisel görünmesinin nedenlerinden biri Clinton'un siyah oyları kendi doğal tabanı ve Obama'nın sırasını beklemeyip aniden ortaya çıkan bir gaspçı olarak görmesidir. Nerdeyse hayal kırıklığına uğramış bir soylu gibi o, "unutulmamalıdır ki sizin için çalışıyoruz" diyordu. Bu arada ne o ne de Obama sorunlarımızın ana nedeni ile ilgili hiçbir şey söylemiyorlar.
BET'in (Siyah Eğlence Televizyonu) kurucusu, "Bill'in Arkadaşı" Bob Johnson'ın geçmişte uyuşturucu kullanmasıyla ilgili bir diğer imasına cevap vermek Obama için tehlikeli olabilirdi. Bu, sadece uyuşturucu kullanan (kullandığı zannedilen ve satan) siyah adam tipine hayat verir. Johnson'ın yorumları, özellikle de parasını, BET üzerinden, haberleri ve toplum sorunlarını atlayıp, dansı ve rap müziğini istismardan kazanan bir adamdan geldiğinden acınası yorumlardı. Dahası, kampanyalarda söylenen birkaç şeyin özellikle de akıllı insanların nezdinde maksatsız olduklarını bilecek kadar kampanyalara katıldım. Clinton'un New Hampshire kampanyasının başkanının, Obama ve kokainden bir cümlede söz ettikten sonra yaptığı gibi Johnson da devam eder. Kral veya kraliçe için kılıcın üzerine yürümeye istekli birileri ve ilk gidenin yerini almak için bekleyen başkaları vardır.
Obama'nın avantajı uyuşturucu kullanma geçmişini rakipleri tarafından gündeme getirilmeden önce gündeme getirmiş olmasıdır. Bu oyunun kuralıdır; düşman hikâyenizi söylemeden önce siz söyleyiniz. Bu kalabalıkların çamur atmasını engellemez fakat çamur daha az yapışkan olur. Eğer Obama, kendisi gibi şanslı olmayan ve şimdi hapishanelere kilitlenmiş yüz binlerce zararsız uyuşturucu suçluları ile ilgili daha sağlam konuşsaydı onu temelsiz olmakla suçlayanlardan daha fazla destek ve güvenirlilik kazanabilirdi.
Obama, Bill Clinton'un yönetimi döneminde tutuklanmadığı için şanslıdır. Clinton göreve başladığında devir aldığından daha fazla ve daha siyah bir mahkûm nüfusu bıraktı. Clinton döneminde siyahların tutuklanma oranı, Ronald Reagan'ın sekiz yıllık döneminde gerçekleşen tutuklanma oranını aştı. Clinton'un zorunlu asgari cezalarla ilgili hiçbir şey yapmaması şaşırtıcı değildi. Orantısız bir şekilde Afro-Amerikalıları etkileyen uyuşturucu ve toz kokain arasındaki cezalandırma ayrımını değiştirmek için bir şey yapmaması şaşırtıcı değildi. Ceza kanunundaki "üç kere suç işlersen çıkarsın"ı, gözaltındakilerin mahkemeye çıkarılma hakları üzerindeki sınırlandırmaları ve federal ölüm cezasının yayılmasını başarılı bir şekilde kullandı. Göreve geldiğinde dört siyahtan biri ceza hukuku sisteminin konusuydu, görevi bıraktığında üç siyahtan biri ceza hukuku sisteminin konusu oldu. Pek çok eyalette ve özellikle de Florida'daki 2000 yılı başkanlık seçimlerini doğrudan etkileyen bir faktör olarak eski suçlular oy kullanma hakkından mahrum edildiler.
Hillary Clinton, Bill'in eşit koruma ve eşit muamele—başka bir deyişle vatandaş hakları—ile ilgili politikaları berbatken bile "Amerika'nın ilk siyah başkanı"nın eşi gibi bir imaj oluşturuyor. Bill Clinton'un bir girişimi, çoğunlukla siyah olan devlet lojmanlarındaki vatandaşların Dördüncü Ek veya mahremiyet haklarından vazgeçmelerini gerektirdi. Onun, bir suçtan dolayı suçlu bulunan insanların, birlikte yaşadıklarının da süreç içindeki hakları dikkate alınmadan oturdukları yerden çıkarıldığı, kamu lojmanlarında kalanlar için güttüğü "bir kere suç işlersen çıkarsın" politikası hala fakirler için barınma sorunu üretiyor. Bill (yalan suçlusu) ve Hillary Clinton Beyaz Saray olarak ta bilinen kamunun sübvanse ettiği evlerinden benzer biçimde çıkarılmadılar. Eğer fakir olsalardı ve şimdi eski yerlerine geri dönmeye çalışsalardı hiç şansları olmayabilirdi.
Bu insanları damlarda ölüme terk eden bir ülkedeki realitedir. John Edwards, Katrina Kasırgası'nı 2008 kampanyasına giriş bileti olarak kullandı fakat belli bir düzeyde o, Obama ve Clinton fırtınadan sonra yersizleşmiş 250,000 insanın "geri dönüş haklarını" vurgulamada yetersiz görünüyorlar. Bir "geri dönüş hakkı" dönenlerin yaşayıp çalışabilecekleri bir yeri gerektirecektir. Yersizleşenlerin çoğu fırtınadan önce kiracıydı. Onların çoğu, kendilerini nerdeyse bütün özel barındırma ve bazı devlet destekleme tarzları için yetersizleştiren güven derecesi türüne sahiplerdir. Fırtınadan önce New Orleans bölgedeki en yüksek fakirlik/suç oranına sahipti ve şu an yersiz olanların çoğu işsizdir. 250,000 kişinin önemli bir yüzdesi adli kayda sahiptir veya ailelerinden birinin adli kaydı vardır dolayısıyla New Orleans'taki güçler kamu lojmanlarını yok etmek istemeseler bile 'bir kere suç işlersen atılırsın' politikasına göre onlar iskân edilme şartlarına haiz değillerdir. Edwards, Obama veya Hillary Clinton bir kere suç işlersen atılırsın politikasını feshedecekler mi? Onlar güven şartlarının ortadan kaldırılmasını veya bu şartların düşürülmesini destekleyecekler mi? Onlar, mesken oluşturmayı veya insanlara bir ev ve temiz bir başlangıç verecekler midir?
Eğer Obama yarışta Clinton'u geçmek istiyorsa, vali Clinton'un Arkansas'ta bir vatandaşlık hakları kanununu ret etmesine benzer birçok saldırı malzemesi var. Veya başkan Clinton'un arkadaşı Lani Guinier i, ırk veya parti merkezli seçimi ortadan kaldıracak ve vatandaş hakları için ileri sınır olan birikimli oy kullanımını desteklediği için Adalet Bakanlığı'nın vatandaş hakları bölümüne gelmesini engellemesi. Fakat eğer Obama, Hillary'inin onarmaya niyetli göründüğü gerçek problemleri Hillary Clinton'u yenmek için ortaya çıkarırsa şimdi onu öven medya tarafından ırk kartını oynadığı için vahşice saldırıya uğrayacaktır. Gerçek şudur; Irk konusunun ele alınması veya Amerika'da yaşamanın yüzleştiği ırksal meydan okumaları kabul etmek, Hillary'e cinsiyet konusunu ele almasının getireceği tehlikeden daha fazlasını Obama'ya getirecektir. Son zamanlarda Clinton'un siyah destekçileri, eğer Obama, Güney Carolina'da ırk hakkında konuşmazsa hiçbir yerde konuşmayacaktır fısıltısını siyah seçmenler arasına yaydılar. Onlar haklıdır ama onlar aynı zamanda yılandır. Fısıltının sonrasında basın görüşmesinde Clinton'un "bu yarış cinsiyet yarışı değildir ve kesinlikle ümit ediyorum ki ırk yarışı da değildir" derken yaptığı yılanlık gibi.
Bununla birlikte eğer Obama, kampanyasını bir hareket olarak göstermekte ısrar ederse ona biraz vurgu katmak zorundadır. Bu, sadece Clintonların temsil ettiği "hanenin eski siyaseti" değildir; bu; Bill, politik olarak buyurgan birçok tarzda "acınızı hissediyorum" dediği için ona geçiş veren ilerlemeci pek çok siyahı ve işçi sınıfı güçlerini hareketsizleştirmeyi de içeren, arkada bıraktıkları politikaların sonucudur. Bu politikaları terk etme ile ilgili olarak "değişimi" tanımlamaya başlayan aday oyumu alır. Bu olmazsa Clinton-Obama yarış tartışması sadece çok geçmeden bitecek olan bir aile tartışmasıdır.
Kevin Alexander Gray, Güney Carolina'da bir vatandaş hakları örgütleyicisidir ve Waiting for Lightning to Strike! Adlı eserin yazarıdır. The Fundamentals of Black Politics CounterPunch Books tarafından ilkbaharda yayınlanacaktır. Kendisine [email protected] e-mail adresinden ulaşılabilir.