Dünya Bülteni/ Haber Merkezi
II. Abdülhamit 105 yıl önce, 23 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet'i ilan etmişti. Birinci Meşrutiyet Padişahın ilk saltanat yılı olan 1876'da yürürlüğe konmuştu. Ancak Padişah, devletin içinden geçtiği savaş şartlarını gerekçe göstererek Meclis-i Mebusan'ı süresiz olarak kapatmıştı.
Meşrutiyet'in, yani parlamento düzeyinde temsili düzenin askıya alınması bu yıllar içinde II. Abdülhamit'e karşı muhalefet etmek için örgütlenen Jön Türklerin ve sonrasında İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin mücadelesini verdikleri en öncelikli amaçları haline gelmişti. Özellikle Balkanlarda cemiyet faaliyetlerini yürüten İttihatçıların ayaklanmaları Padişah'ı bu kararı vermeye zorlamıştı. 23 Temmuz sabahı komitacıların Selanik hükümet konağını işgal etmeleri üzerine II. Abdülhamit yaşanan kargaşaya son vermek istemiş ve Meşrutiyet'i ilan etmiştir.
Meşrutiyet döneminde Osmanlı siyasetine seçim, siyasi parti gibi olgular girmiş ve bu dönemde hayata geçirilen temsili düzen Cumhuriyet uygulamalarına temel teşkil etmiştir. Tarihçiler, Meşrutiyet'in ilanının klasik Osmanlı siyasi düzeninin sonu olduğu yorumunu yapmaktadırlar. Bu dönem İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Ahrar Fırkası arasındaki siyasi rekabete sahne olmuştur ve padişahın yetkileri zamanla kısıtlanmıştır. 1909'da Kanun-i Esasi'de yapılan köklü değişiklikler Padişah'ın yetkisini sembolik düzeye indirmişti.
II. Meşrutiyet döneminde, Osmanlı Devleti'nin bekası için öne sürülen çözüm önerileri bağlamında bir takım ideolojiler kamuoyunun gündemine girmiştir. Türkçülük, İslamcılık, Batıcılık olarak beliren fikir akımları çerçevesinde çok canlı bir fikir ve düşünce hayatı yaşanmıştı.
II. Meşrutiyet'in birçok uygulaması Cumhuriyet döneminde uygulanmaya devam etmiştir. 1908 yılında yürürlüğe giren seçim kanununun 1945 yılına kadar uygulanması bu duruma örnektir. II. Meşrutiyet'in ilanı 1934 yılına kadar "hürriyet bayramı" olarak kutlanmıştır.